Cemile'nin titreyen kolları beni sardı. Uzun zamandır akmayan göz yaşlarım akmaya başladı. Aylardır oradan oraya sürüklenen cansız bedenimi taşımak zor geliyordu bana. Çeşit çeşit insanlarla uğraşmış, çeşit çeşit yere girmiştim. Atalay ile başlayan bu iğrenç yolculuk babamın evinde Yusuf ile bitmişti. Neden hayatıma bilmediğim, tanımadığım erkekler yön gösteriyordu. Kendi hayatım bir nevi başkasının elindeydi. Ben sadece bana verilen rolü oynuyordum. Savaşın da dediği gibi. Özgür olduğumuzu sanıyoruz ama bize verilen oyunda zorlukla rollerimizi oynuyoruz. Üzüntülerimizi bir şeyle atmak istiyoruz. Okuyarak, oynayarak, çizerek, yazarak, can yakarak...Cemile yerinden kalktı ve sessizce kapıya doğru yöneldi. Kapının kolunu tuttu. "Geliyorum bekle."
Kapıyı sessizce kapattı ve gitti.Cemile'den...
Yıllardır sevdiğim adamı ev sahibinin kızı ile basınca şok olmuştum. Güvendiğim ve sevdiğim adam, benim bu evdeki en yakın arkadaşıma zorla taciz ediyordu...
Kapıyı kapattıktan sonra bir süre sırtımı kapıya yasladım ve koridorda tam karşımda duran tabloya baktım. Bu Yusuf'un en sevdiği tabloydu. Bir keresinde bana "Bu kız bana seni anımsatıyor. Çok güzel..." demişti. Tabloda iki yanı örgülü saçlarıyla, elinde kedi yavrusu olan bir kız vardı. Küçük kızın kırmızı uzun eteğini çimenlerin arasında kayboluyordu...Tabloya bakmayı bıraktım ve mutfağa doğru indim. Yaşadığım hayal kırıklığı midemi bulandırıyordu. Aslıhan için şu doldururken göz yaşlarıma hakim olamadım. Mutfak tezgahına tutunmaya çalıştım. Çok geçmeden dizlerimin hakimiyetini kaybettim ve düştüğüm yerde ağlamaya başladım.
Yıllar önce annem bir kazada ölünce beni yurda verdiler. Reşit olunca yurttan çıktım ve bir iş aramaya başladım. Fahrettin Bey bana bu teklifi sunduğunda hemen kabul ettim ve çalışmaya başladım.
Bir gün havuzdaki yaprakları temizlerken bir ses duydum. "Temizlikçi kız!"
Sese doğru döndüm ve karşımdaki kişiye baktım. Kahverengi gözlerini bana dikmişti. Üstünde kahve köpüğü renginde bir gömlek ve kahverengi bir pantolon vardı. Onu incelemem bitince utanarak cevap verdim. "Buyrun."
Gülümseyerek yanıma doğru geldi. Yanağındaki gamzeleri cidden çok tatlıydı.
"Sanırım kayboldum. Beni mutfağa götürür müsün?" Ona kafamı salladım ve elimdeki malzemeleri bir kenara bıraktım. Elimdeki eldivenleri bir kenara koyup ona ilerlemesi için başımla işaret yaptım. Mutfağa vardıktan sonra isteği üzerine su ve yemek hazırladım.
"İyi kızsın valla. Gözüm tuttu seni." Onun bu sözleri bende şok etkisi yarattı. Onun bu egoist tavrı beni sinirlendirmişti. Bir şey demeden boş tabakları aldım ve yıkadım. Bütün işi bitirene kadar beni izledi. Ondan gerçekten hoşlanmamıştım.
Aradan bir süre geçmişti. Yusuf her gördüğü yerde benimle uğraşıyordu. Ne zaman eve gelse bana gizlice hediyeler veriyor, güzel şeyler söylüyordu. Bir süre sonra ona karşı minik duygular beslemeye başladım. Gizlice sohbet ederken Fahrettin Bey bizi yakalıyor ve bize kızıyordu. Fakat sonrasında biz yine bir yolunu bulup konuşuyorduk. Bana projelerinden, ailesinden ve gerçekte istediği şeylerden bahsediyordu. Beraber kendimize ait bir dünya kurmuştuk. Ona göre ikimiz harika arkadaşlardık... O benim masum hislerimden haberdar değildi...
Onunla olan anları düşündükçe kalbime bir bıçak saplanıyordu. Gözyaşlarım yanaklarımda kurumaya başlayınca hemen kendime geldim ve yüzümü yıkadım. Hemen bir bardak suyu bir tepsiye koydum ve Aslıhan'ın odasına ilerledim. İçeri girdim ve ona bir bardak su verdim. Daha rahatlamış görünüyordu. Ona bir öpücük verip yatağına yatırdım. İyi geceler dileyip kapıyı yavaşça kapattım. Evden çıkıp kendi kaldığım odaya doğru ilerledim. Hizmetçiler için minik bir kulübe vardı. Toplam 5 hizmetçi o kulübede kalıyorduk. Ormanlık yerden geçerken koruma işi yapan Ayhan abiye selam verdim. " Cemile! Gel kız bakayım buraya." Yavaşça onun yanına doğru ilerledim. Gece lambasının yüzüme vurmasıyla biraz ürktüm. Sonra Ayhan abiye doğru baktım. "Ne oldu kız yüzüne! Ağladın mı yoksa?!" Biraz geriledim ve yalandan gülmeye başladım. "Ay yok Ayhan abi. Niye ağlayayım, sende bir alemsin!" Dediğime inanmayarak konuşmaya başladı. " Bak kızım. Biri sana dokunursa canını alırım. Sen benim kız kardeşimsin." Ayhan abinin beni düşünmesi hoşuma gitti. Ona minik bir gülümseme ile baktım. Tamam dercesine kafamı salladım ve kulübeye doğru yol aldım. Tam kapıyı açacakken biri beni tuttu. "Gel bakalım sen buraya!" Elimden tutup beni sürükleyen kişiye baktığımda şok oldum. Yusuf!"Nereye götürüyorsun beni bırak! Sapıksın sen! Utanmaz herif bırak kolumu!" Ona bağırıyordum. Hatta vurmaya çalışıyordum ama hiç etkilenmiyor gibi görünüyordu. En sonunda beni arabasına bindirdi ve konuşmaya başladı. "Seninle konuşmam lazım."
"O gördüklerini birine anlatma sakın. Başım belaya girer." Ona kibirli ve aynı zamanda sinirli bir şekilde baktım. "Utanmıyorsun değil mi!"
"Bak kızım. Canım bir kızı istedi, tam onu elde ederken sen geldin! Senin gibi basit bir kız nereden anlayacak bunları!" Ona bakarken gözlerim büyüdü. Ellerim titriyordu ama korkudan değil, sinirden...
"Basit bir kız ha!" "O basit kız neler yapabilir haberin vardır umarım. Bütün sırlarını anlatıp arkadaş dediğin kız basit bir kıza dönüştü demek! Bakalım basit kız başka neler biliyormuş senin hakkında?! Fahrettin Bey merak edebilir bence!"
Birden ellerimi sıkmaya başladı. Kahverengi gözleri gecenin karanlığında simsiyah olmuştu. Bütün yüzü gerilmiş ve sinirden buz gibi olmuştu. "Beni zorlama Cemile!" Bana yaklaştı ve kulağıma fısıldadı," Sen benimle oyun oynamak istemezsin."Birden ellerini bıraktı ve arabadan çekti beni. Kendisi arabaya bindi ve hızla sürdü. Arkasından bakakalmıştım...
⭐
Cemile gittikten sonra uyuyamamıştım. Elime telefonumu aldım ve numaralarda gezmeye başladım. Şu an biriyle konuşmaya ihtiyacım vardı. Derken bilinmeyen bir numara beni aradı. Yavaşca telefonu kulağıma koydum. "Alo?"
"Sevgilim, bir anda kötü hissettim. Seni aradım. Sorun ne güzelim." Arayan kişi Savaş'tı. "Savaş... Sen bana kamera falan mı yerleştirdin?"
Telefondan minik bir gülme sesi geldi. "Ben ve sen bir bütünüz Aslıhan. Sen mutlu olsan da üzgün olsan da anında anlarım. Hissederim."
"Bir şeyler oldu. Ama buradan anlatamam. Aslında hiç anlatamam. Sadece sana ihtiyacım var Savaş!" Savaş bir süre sonra cevap verdi. "Gizlice kaçsan bir şey olmaz herhalde. Camdan aşağı bak bakalım." Kıpkırmızı olmuş gözlerimle camdan aşağı baktım. Savaş asil duruşuyla camımın önündeki gül bahçesinde duruyordu. Yüzünde bir gülümseme vardı. Yemyeşil gözleri kıpkırmızı güllerle birlikte harika görünüyordu. Hemen kafamı çektim. Camı kapattım ve dolaba doğru ilerledim. Üstüme bir tayt ve sadece hırka giydim. Aşağıya doğru sessiz adımlarla yürüdüm. Gül bahçesinin yanında beni bekleyen Savaş'a doğru yöneldim.Hemen ona sarıldım. "Seni özlemiştim."
"Seni özlemiştim..." Diye tekrar etti Savaş.Merhaba! Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Artık kitap için bir düzen belirlemek istiyorum. Haftada üç bölüm koymak gibi bir fikrim var. Sizce hangi günler yeni bölüm koyayım? Vote atmayı unutmayın 😚💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık ve Aydınlık
Romanzi rosa / ChickLitKapıcı kızı Aslıhan bir gün ailesi yüzünden başka bir adamla evlenmek zorunda kalır, ancak onunla gerçekten evlenecek midir? Yoksa bir mafyanın yardımı ile bu durumdan kurtulacak mıdır... Klişelerin aksine, karakterlerin ruhlarını hissedeceğinize g...