Öncelikle merhaba! Minik bir değişiklik yapmam gerekti. İsterseniz yeniden okuyabilirsiniz.
Telefonun kilidini açtım ve hemen bildirime dokundum. Savaş olduğunu tahmin ettiğim profile baktım. Yaklaşık 680 takipçili bir hesabı vardı. Profili gizli olduğu için sadece minik fotoğrafını görebildim.
Bende ona takip isteği attım. Anında bana geri döndü.
Telefonu komodinin üstüne bıraktım,odadan çıktım. Bıraktığım tepsi alınmıştı. Yavaş adımlarla babamın yanına doğru ilerledim. Babam yatağında uyuyordu. Yavaşça üstüne bir battaniye örttüm. Kapısını sessiz olmaya çalışarak kapattım. Akşam yemeğini yeni yememe rağmen acıkmıştım. Bu yüzden mutfağa doğru ilerledim. Tam mutfak kapısını açacakken bir ses duydum."Yeter artık! Benimle oynamandan bıktım usandım!"
"Ben seninle oynamıyorum Cemile! Sana dürüstçe hislerimi söylüyorum ama umrunda değil! Sarhoştum diyorum kızım anlasana!"Sesler bazen net bazen ise boğuk boğuk geliyordu. Muhtemelen Cemile ve Yusuf kavga ediyorlardı. Onlara karışmak istemedim ve bahçeye doğru ilerledim. Gül bahçesinin az ilerisinde elma ağaçları vardı. Bahçıvan Servet amca her zaman elma ağaçlarının yanında bekçilik eder, onlara çocuğu gibi bakardı.
Ağaçtan elma toplayan Servet amcanın yanına gittim ve sepetinden bir elma aldım. Servet amca ile bir sohbete daldık.🍎 2 gün sonra...
Sabah erkenden kalkmıştım. Günlük sporu bugün sadece bir saat ile sınırlandırdık. Son kez dosyaları ve sunumu kontrol ettikten sonra babamla kahvaltı masasına oturduk ve hızlıca kahvaltı yaptık.
Toplantı Savaş'ın ofisinde olacaktı. Toplantıdan önce Cemile ile birlikte alışveriş yapmıştık. Cemile bana sade bir elbise seçmişti. Sunum için en pratik ve güzel elbise olabilirdi.
(Temsili elbise)
Makyajımı da Cemile yardımı ile yaptım. Her zamanki gibi pastel tonlarda hafif bir makyaj yaptım. Elbisemin renginde, sivri burunlu bir topuklu giydim.
Arabaya bindiğimizde biraz heyecanlıydım. Savaş'ın beni sunum yaparken izleyecek olması beni heyecanlandırıyordu.Savaş'ın ofisi Taksim'deydi. Ofis İstiklal caddesinin arka sokaklarından birindeydi. Sokak siyah takım elbiseli korumalar ile kuşatılmıştı. Arabayla girilemeyecek kadar dar olan sokağın başında indik. Birkaç dakika sonra ofisin kapısına ulaştık. Korumalar bize yolu gösterdiler.
Girişte danışmanın sağ tarafında kalan asansöre doğru yöneldik. Babam,ben ve iki koruma asansöre bindik. Adamlardan biri 6 yazan düğmeye bastı. 6. Kata çıktık. Sol tarafta siyah elbiseli bir kadın elinde dosyalar ile bekliyordu. Bizi görünce hemen gülümsedi.
"Merhabalar. Ben Eslem. Savaş Bey'in asistanlığını yapıyorum. Toplantıda sizinle olacağım. Lütfen beni takip edin."
Eslem uzun boyluydu. Siyah elbisesinin derin bir göğüs dekoltesi vardı. Elbise dizinin birkaç karış üstündeydi. Siyah topuklu ayakkabıları yürüdüğünde durmadan kendini belli etmek istercesine ses çıkarıyordu. Sarı saçları sıkı bı topuz yapılmıştı.Birlikte toplantı odasına girdik. Elimdeki dosyaları masaya koydum. Getirdiğim bilgisayarı odadaki projeksiyon cihazına bağladım. Babam oturmuş bizim dosyalar ile ilgileniyordu. Ekrem Bey de yine aynı şekilde elindeki kahveyi yudumlayarak elindeki kağıtları inceliyordu. Ekrem Bey'in yanında bugün etkilemem gereken iki sponsor vardı. İkisi de sabırla oturup sunumu bekliyorlardı. Eksik tek kişi Savaş'tı.
Tam kolumu kaldırmış saate bakarken bütün karizmasıyla Savaş içeri girdi.
Siyah takım elbisesinin altına da siyah bir gömlek giymişti. Çok yakışıklı duruyordu.
Beni görünce kısa süreliğine gözleri parladı, sonra ise eski ciddi haline geri döndü. Yerine oturduğunda herkesin hazır olduğunu düşünerek sunumu oynattım.
Odaklanmış bir şekilde durmadan konuşuyordum. Dersime iyi çalıştığımı belli etmek istediğim için, sponsorların merak ettikleri şeyleri sormalarını istiyordum. Onların her sorusuna da bir cevabım vardı.Sponsorların dikkatini çektiğimi anlayınca daha sevecen bir yüzle anlatmaya başladım. Grafiklerin olduğu sayfayı açtım. Tam ağzımı açacakken asistan kızın Savaş'a bakışını gördüm. Resmen onu yemek ister gibiydi. Ona doğru eğilirken dekoltesi daha da açılmıştı. Sürekli elleri Savaş'ın kollarında geziyordu. Savaş'ın sinirlendiği belli oluyordu. Gözleri kahverengiye dönmüş, yüzü donuk bir şekilde elindeki evraklara dönüktü. Sağ eliyle tuttuğu kağıtları sinirle sıktı. Kağıdın bir tarafı buruşmuştu.
Başta cidden sinirlenmiştim, Savaş kızın elini çekmiyordu. Fakat bunu fazla sürdürmek aptalca olacağı için hemen sunuma geri döndüm. Grafikleri tek tek açıkladım. Sponsorların soruları grafikler arttıkça zorlaşıyordu. Sorulara cevapları verirken bazen tereddütte kalıyordum. Bunu anlamamaları için dua etmeye başladım ve sunuma devam ettim.Sunumu son bir soru ile bitirdim. Sponsorlar memnun görünüyorlardı. Sondaki tereddüt beni riske atabilirdi. Bunları düşünürken bilgisayarımı toplamaya devam ettim. Tam bilgisayarımı almış yerime geçerken asistan kızın elinin farklı yerlere gittiğini görmemle birlikte bütün modum yerle bir oldu. Savaş benim sağ tarafımda oturuyordu. Kızın elini masanın altından böylece görebiliyordum. Sinirimi bastırmak için elime bir kalem aldım ve oynamaya başladım.
Babam ve Ekrem Bey sponsorlarla birlikte sunumu ve şirketi konuşuyorlardı. Hepsinin dikkati ellerindeki kağıtlardaydı.
Benim dikkatim babamlardan çok o kadındaydı. Asistan kız en sonunda elini Savaş'ın kasıklarına getirdiğinde dayanamadım ve elimdeki tükenmez kalemi kızın eline sapladım. Kızın elinde kanama bile olmamıştı. Minik bir acıydı sadece. Kız o minik acıyla inledi. Herkes gözünü asistana çevirince bende gülerek cevap verdim. "Ah sorun yok sorun yok. Kusura bakmayın." Dedim. Bunun üzerine babamlar konuşmaya devam ettiler. Savaş'ın kıvrılan dudağını görebiliyordum. Bu beni daha da sinirlendirdi.
Sessizce sponsorların iyi yorumlarını dinledim ve onlara gülümsedim.
En sonunda sponsorlar sunumumu çok beğendiklerini ve anlaşmayı imzalayacaklarını söylediler. Asistan kız birtakım belgeleri getirdi ve sponsorlara verdi. Sponsorlar büyük bir mutlulukla ve güvenle belgeleri imzaladılar.
Sponsorları uğurladıktan sonra Ekrem Bey ve babam kahve içtiler. Yalnız olmak istediklerini söyleyince bende mecburen Savaş'ın odasına girdim. Oda boştu. Klasik bir ofis odasıydı. Masaya doğru yöneldim. Masada bir çerçeve vardı. Fotoğrafta ise ben vardım. Bunu görünce şoka girdim. Neden bunu yapmıştı?
Sessizce geri geri yürümeye başlamıştım ki birine çarptım. Arkamı döndüğümde Savaş bana sinsi bir şekilde gülüyordu. Beni kendine çekti ve saçlarımı koklamaya başladı. Burnunu yüzümde gezdirdi ve sigara kokan nefesini üstüme verdi. Burunlarımız sanki kedilerin tanışmak için yaptıkları gibi hareket ediyordu. Gözlerimi kapattım ve kendimi ona teslim ettim. Yavaşça dudaklarım dudakları ile buluştu. Usulca öpüşüyorduk. Elleri dar olan elbisemin üstünde geziniyordu. Sırtımdaki kemiğin üzerinde yavaşça yukarı çıkıyordu parmakları. Benim kollarım onun omzundan ensesine uzanıyordu. Saçını parmaklarımla kavradım ve sertçe geriye doğru çektim. "O kızı kov..."
Bu sözlerim üzerine boğuk bir şekilde güldü. "Kovuldu bile yavrum."
Bana yavrum dedikten sonra içimde bir kıpırtı oldu. Onu kendime daha da çok çektim ve öpmeye başladım.
Savaş beni kucağına aldı ve dağınık masasının üstüne oturttu. Birlikte başka bir dünyaya gidip geliyorduk.Zaman geçtikçe Savaş beni ele geçiriyordu. Beni bir şekilde kendine çekiyor ve kendi elleriyle boğuyordu. Ve ben her seferinde ölmekten zevk alıyordum.
Birden kapı gürültüyle açıldı. İkimizde kafamızı hızlıca çevirdik. Babam ve Ekrem Bey sinirli bir şekilde bize bakıyordu. İkisinin de yüzünde hiç görmediğimiz bir sinir ve şok vardı. Babam kıpkırmızı olmuştu.
"Seni niye evlendiremediğimiz belli oldu Beyefendi!"Merhaba nasılsınız? Bu bölümü yazarken cidden zorlandım ve birçok kez silip yeniden yazmak durumunda kaldım. Umarım keyifli bir bölüm olmuştur. Vote atmayı unutmayın ⭐⭐⭐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık ve Aydınlık
Literatura FemininaKapıcı kızı Aslıhan bir gün ailesi yüzünden başka bir adamla evlenmek zorunda kalır, ancak onunla gerçekten evlenecek midir? Yoksa bir mafyanın yardımı ile bu durumdan kurtulacak mıdır... Klişelerin aksine, karakterlerin ruhlarını hissedeceğinize g...