1.{VEDA GECESİ}

1.7K 57 200
                                    

Başlama tarihi ve saati...♡

Oy ve yorum lütfen...♡

"Bana gelince;
Ben, dümdüz giderken, birden sana kıvrılan bir yol gibiyim."
-İlhan Berk-

●●●

Hızlanmış nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken eğilmiş ve ellerimi hafifçe büktüğüm dizlerime yaslamıştım. Her an yakalanabileceğim farkındalığıyla gümbürdüyen kalbime kulaklarımı tıkadım ve koşabileceğim kadar hızlı koşmaya devam ettim. Gecenin karanlığı bir örtü gibi şehri örterken tek avantajım ve tabii ki de korkum bu karanlıktı. Aslında karanlıktan değil, karanlığın sakladıklarından korkuyordum fakat beni de saklıyor oluşu ve verdiğim kararın sonundaki özgürlük tüm korkularımı kavonozlayıp kalbimin en ücra köşelerine kaldırıyordu.

Son sürat koşmaya devam ederken ayağımın takılması ile yüzükoyun yere yapıştım.

"Ah, siktir!"

Saniyeler içinde dizimden tüm bacağıma yayılan bir sıcaklıkla yüzümü buruşturdum. Elbise giyiyor olmam ve bacaklarımı saran ince ten çorabım yaranın derinliğinde anlamsızlaşmıştı.
İçimden pantolan giymemiş olmanın pişmanlığı ile kendime kızarken, olabilecek en hızlı şekilde yerden kalktım ve koşamasam da seke seke hızlı olduğunu umduğum bir tempoda ilerlemeye devam ettim.

Sağ ayağım daha öndeyken düştüğüm için sol bacağımda hafif sıyrıklar dışında pek bir şey yoktu fakat sağ dizim sızım sızım sızlarken sıktığım dişlerim bile inlemelerimi bastıramıyordu. Karanlık ve dar sokaklar, yavaşlamış olmanın verdiği huzursuzlukla gözümde daha da korkunçlaşırken daha da hızlanmak adına kendimi zorladım.

Ara sokakların birinden çıkıp birine giriyordum. Eğer şanslıysam biri beni bulana kadar birkaç sokak kaldığını tahmin ettiğim taksi durağına ulaşabilirdim. Bitdirdiğim sokaktan sola dönerken ayağım yerdeki teneke kutuya çarptı az ilerdeki çöp konteynırından birkaç köpek birden hırlayarak kafasını kaldırdı ve gözleri anında beni buldu.

"Anan..."

Geldiğim hali umursamadan direkt arkamı döndüm ve koşmaya başladım. Arkamdaki havlama sesleri ve pati darbeleri kendini belli ederken dizimdeki yaranın baskısı hissettiğim korkunun yanında rüzgarda uçuşan yaprak kadar hafif geldi. Geldiğim yolu koşa koşa geri dönerken sokağın bitimine çok az kalmıştı.

Son bir gayretle sokağı bitirip arkama bile bakmadan taksi durağına koşmayı planlıyordum.

Yol ayrımındaki ışık huzmeleri içimi sıkıntıya boğsa da aldırmamaya yeminliydim. Yakalansam bile ışıklar oldukça cılızdı, farkedilmeden atlatabilirdim. Ki köpeklerin bir gece sokakta koşmalarına işkillenecek değillerdi, bu burda her zaman olurdu.

Işık, kendini daha da belli ederken arkama bakacak cesaretim sıfırın da altındaydı. Önümde ise ne olduğunu bilmemeyi tercih ediyordum.

Soğuktan ve biraz da adrenalinden kulaklarımın tıkandığını hissediyordum. Tek istediğim arkamdaki köpeklerden ve beni arayan lanet olasıca adamdan kurtulmaktı.

Duymanın ya da duymamanın bir önemi yoktu. Bu lanet durumdan kurtulacaktım, başka çaresi yoktu, başka bir oluru da yoktu.

Arkama bile bakmadan birkaç adım ötemdeki yol ayrımına delicesine koşuyordum. Saniyeler içerisinde ise yola ilk adımımı atmıştım.
İki ve üç...
O adım dört olmadı, olamadı.
Sol tarafımda hissettiğim ve anlamlandıramadığım âni ve güçlü darbe ile karşısına geçmek için uğraştığım yola boylu boyunca serildim.

VEDA GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin