Merhaba güzel okurlarımm, bu bölümü gece okumanızı tavsiye ederim, nedenini sormayın❤️Yorum ve oy sınırı koymuyorum çünkü çok çabucak yapıyorsunuz :D
İyi Okumalar :*
"Her işi kendim mi halletmek zorundayım!"
Merdivenleri büyük bir sinirle hızlı hızlı adımlayarak çıkmaya devam etti. Nihayet geldiğinde kapının önünde durdu ve soluklandı. Alnındaki teri silip büyük bir kararlılıkla kapıyı iyice ittirdi.
Kendini dışarıya attığında etrafına bakındığı an tam karşısında birbirlerine sarılan çifti gördüğü an öfkesi gittikçe büyümeye başlamıştı.
Dişlerini sıkıp hızlı adımlarla oraya doğru ilerlerken ikili dönüp arkasına baktı.
Mina, ablasının yaş dolu olan gözlerine baktığı an olduğu yerde duraksadı. Sinirle yumruğunu sıkarken burada olmamasını dilediği çocuk da ona ayrı bir öfkeyle bakıyordu.
Yuna oturduğu yerden kalktı ve yürüyeceği sırada Jungkook'un, Yuna'nın kolunu tutup gitmesini engellediğini görünce Mina artık her an patlayabilir bir bomba gibiydi.
Yuna kolundaki elin sahibine baktı ve güven dolu bir bakışla konuştu. "Kendi kardeşim. Ben halledebilirim."
Jungkook başta Yuna'yı bırakmak istemese de onun kararlılığını gördüğü zaman elini yavaşça ondan çekti. Yuna, kardeşine doğru dimdik bakarken onun yanına ulaştı. Artık birbirlerinin karşılarındalardı.
"Zaman doluyor.. Neden hala yapmıyorsun?" Mina, dişlerini sıkarken zar zor konuştuğunda Yuna, kardeşini baştan aşağı süzdü. Derin bir nefes aldı ve arkasında kalan Jungkook'a dönüp baktı. Jungkook kafasını sallayıp onay verdiğinde Yuna kardeşine dönüp konuşmak için hazırlandı.
Demek ki Mina gelmeden önce, ikisi konuşmuşlardı diye düşündü.
"Mina, ben ölmek istemiyorum."
Mina duyduğu cümleye inanamaz bir şekilde kocaman ağzını açarken çenesi titremeye başlamıştı bile.
"Ne.. N-ne demek.. istemiyorsun?!"Yuna gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Ne zaman kendi kafasında kesin bir karara vardıysa hep böyle davrandığını kardeşi bilirdi.
"Ben ölmeyeceğim Mina. Senin için ölmeyeceğim."
Mina, o an sanki bayılacak gibi hissediyordu. Başına büyük bir ağrı girmişti. Sorun vardı, bu sorunu çözmesi lazımdı. Ablasının böyle birşey demesini asla beklemiyordu.
"Yuna.. Yuna saçmalama. Ben.. Ben öleceğim. Kardeşinin ölmesini mi istiyorsun?"
Anlaşılan Yuna'nın hala karar aşamasında olduğu gözüküyordu. Çünkü gözlerinden düşen yaşlar yüzünden kardeşinin yüzüne bakamadı. Gözlerini etrafta gezdirdi ve ağlamamak için kendini sıkabildiği kadar sıktı.
Mina, hala ablasının dediklerine inanmadığı için acilen birşey yapması ve ablasını kontrolü altına alması gerekiyordu.
"A-abla.. Ablacığım.. Küçük kardeşin ölüm döşeğinde.. Beni o soğuk ve ürkütücü yere göndereceksin.. Bunu gerçekten yapacak mısın? Abla.."
Yuna dudağını ısırdı ve kardeşinin yüzüne baktı. Derin bir nefes aldı. "Mina.. Kendi cezanı bir başkasının üzerine yıkamazsın.. Yaptıklarından sen sorumlusun."
Mina gözlerini kocaman açıp ablasına bir adım yaklaştı ve konuştu. "A-ama.. Ben suçsuzum.. Ben hiçbir şey yapmadım.. Benim suçum yok sen de biliyorsun.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heart&head ¦ jeon jungkook
Fiksi Penggemar"Artık okul kurulu başkanı değilsin, kimse kurallarına uymak zorunda değil." "Bunu gerçekten aşman gerek Jungkook.." .... Çatıda başlayan olayın, Yuna'nın sadece bir kabus olarak düşünmesi işleri daha da zorlaştırmıştı...