Sıcak kamp ateşi, havanın soğuk olmasına rağmen ısıtıcı olarak bana sarılan Jungkook ve sessiz sakin bir sohbet.Nihayet ortaklaşa, sakince konuşabileceğimiz bir alan bulabilmiştik. Yangın söndürülmüştü ama eşyalarımız her şeyimiz yandığı için otelin arkasındaki ormanda kalıyorduk. Çadır dağıtan insanlar biraz daha burda olmamız gerektiğini sabaha kurtarılan eşyalarımızı alabileceğimizi söylediği için bekleyecektik.
Jungkook'un kucağına kafamı koymuş onun saçımı okşayışıyla her ne kadar mayışsam da bugün olanları unutmak kolay değildi.
Aslında alışmam gerekiyordu. O kadar olay yaşamıştım ki.. Alışmam gerekiyordu. Seçimimi kendi içimde yapmıştım. Jungkook'la olduğum sürece her şeye alışabilirdim.
Sorun şu ki Jimin bize asla birlikte olamayacağımızı belirtmişti. Eski şizofren kız arkadaşı Nara ile olan tüm anılarını anlatırken onu dinlemeye devam ediyordum.
".. Başta sadece kardeşin için anlaşmışlardı ama sen annesini çatıdan itince onlar için tehdit oluşturan diğer kişi oldun.."
Gözlerimi kaçırdım. Katildim. İki kişiyi öldürmüştüm. Dudağımı ısırdım. Jungkook kafasını eğip bana baktı, endişeli yüz ifademi düzelttim. Bana iyi misin bakışı attıktan sonra kaşlarını çatı Jimin'e döndü.
"Eski olayları niye açıp duruyorsun? Başka iş yok mu sende?"
Jimin göz devirdi. "Deminden beri bir sürü laf atıp duruyorsun, senden büyüğüm saygılı konuş artık!"
Ben Jimin'e baktım uyarır bir ifadeyle. O da fazla tepki verdiğini anlayıp gözlerini devirdi. Jungkook beni dürttü.
"Ben markete gidiyorum, bir ihtiyacın var mı? Bu sıkıcı adamla aynı ortamda olmak insanı geriyor.." Jimin'e bakıp söylendi.
Kafamı hayır anlamında salladım. Başta beni Jimin ile yalnız bırakmak istemese de benim ona güvendiğimi görünce benim için güvenmişti sanırım, az da olsa..
Jungkook kalkıp Jimin'e hiçbir şey sormadan gidince Jimin hemen ciddi bir tavırla konuştu.
"Bugün yangın yarın daha kötü bir felaket Yuna. Bunların hepsinin tesadüf olduğunu mu sanıyorsun? Neredeyse 1 yıl oldu, o çocuğun ölüm yıl dönümü. 10 gün sonra son."
Biraz tedirgin olmuştum."Neye son? "
"Yaşamının sonu Yuna."
Durdum. Onun ciddi olduğunu biliyordum. Bu yüzden dönmüştü sanırım. Benim için. Bana bir çözüm bulamadığı için.. Son bir kez beni ikna edebilmek için.
Jimin yalan söylemezdi onu tanıyordum.
"10 gün sonra ölecek miyim yani?"
"Yuna neden anlamamazlıktan geliyorsun? Notu şu çocuğa verirsen kurtulacaksın diyorum. Tek yapman gereken bu."
Sessizce ona doğru eğildim. Jungkook gelirse ve bunları duyarsa kesinlikle olay çıkartacaktı.
"Asıl sen anlamamazlıktan geliyorsun Jimin. Ben o notu asla Jungkook 'a vermeyeceğim, birinin hayatını daha benim yüzümden kaybetmesini istemiyorum."
"Yuna-"
Jungkook'un buraya doğru geldiğini gördüğüm için Jimin konuşacağı sırada lafını böldüm.
"Hayır, Jimin. Daha fazla bu konuyu konuşmak istemiyorum. Ben kararlıyım, fikrimi değiştiremeyeceksin."
Jungkook yanıma oturup elini bacağıma koyduğunda ona baktım. Her şey yolunda mı dercesine bana bakıyordu. Kafamı salladım. Onayımı alsa da pek inanmamıştı. Fazla sorgulamayıp bir şey istememe rağmen bana aldığı sandviçi önüme koydu. Gülümseyip ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heart&head ¦ jeon jungkook
Fanfiction"Artık okul kurulu başkanı değilsin, kimse kurallarına uymak zorunda değil." "Bunu gerçekten aşman gerek Jungkook.." .... Çatıda başlayan olayın, Yuna'nın sadece bir kabus olarak düşünmesi işleri daha da zorlaştırmıştı...