Okul bahçesindeki banklardan birinde Meyra'yla karşılıklı oturmuş, ellerimizdeki tostları kmeririyorduk. Bir yandan da önüme test kitabını açmıştım ve çözmüş olduğum soruların üzerinden geçiyordum. Mirat'a verilmiş sözüm vardı. Bu yola birlikte atılmıştık. Onu yarı yolda bırakmayacak ve kendimi kanıtlayacaktım."Sana da birdenbire ne olduysa böyle..." dedi Meyra garip bir sesle. Klasik, gurur duymak yerine aşağılayıcı ve kuşkulu ses tonunu seçen akraba tavrıydı bu. Duymazlıktan geldim.
"Yarışma varmış!" diye bir ses duyunca birden irkildim. Deniz gelmiş pat diye yanımıza oturmuştu. Eliyle dağınık saçlarını karıştırıp bana baktı direkt. "Ses yarışması. Sadece son sınıflar arasında olacakmış. Kazanan kişi de okulun müzik grubuyla birlikte isterse mezuniyette şarkı söyleyecekmiş."
Meyra da heyecanla bana baktı. İkisinin beklenti dolu bakışları altında uyandığımı hissederek önümdeki kitabı kapattım.
"Katılmam ya..." diye mırıldandım düşünceli bir şekilde.
"Saçmalama," dedi Meyra. Sonra beni boş verircesine iç çekerek Deniz'e baktı. "O öyle diyor ama katılır. Nasıl başvuru yapacakmışız?"
"Müzik hocasına isim yazdırmanız gerek," dedi ve bana baktı Deniz. "Bence katılmalısın. Sesinin güzel olduğunu biliyorum," derken göz kırpmıştı. Bayık gözlerle ona baktım.
"Sağ ol." dedim varla yok arası bir sesle. Beklediği tepkiyi alamamış gibi etrafına bir bakış attı. Az sonra da onu çağıran arkadaşlarının yanına gitmişti. O gidince Meyra ahtapot gibi koluma sarıldı.
"Kesinlikle katılman lazım. Dört yıllık lise hayatında hiçbir etkinliğe katılmadın, ot gibi okuyup geçindin. Güzel bir anı kalmış olur işte."
Hemen naz yapıp da itiraz etmedim. Biraz sessiz kalarak düşündüm. Hiçbir eksi yönü yoktu. Utancımı kırabilirsem katılırdım bence. "Olur," dedim Meyra'ya.
Nasıl olduğunu anlamadan öğle arasında kendimi yarışma için isim yazdırıyorken bulmuştum. Yarışma dediğim de öyle okulun izleyeceği bir deneme değildi... Müzik hocaları ve birkaç öğrenci olacaktı sadece. Kazanan kişi de mezuniyette şarkı söyleyecekti. Sadece kendimi denemek istemiştim. Meyra'yla okul çıkışı bahçede yürürken, "En son ilkokulda 23 Nisan gösterisi için şarkı söylemiştim galiba." dedim şok içinde.
"Abartma," dedi gözlerini devirerek. "Yedinci sınıftayken 19 Mayıs için de türkü söylemiştin."
Önce ciddi mi diye ona baktım, gülmediğini görünce daha fazla korktum. Uzun zamandır insanların karşısında şarkı söylemiyordum. Umarım ki heyecandan bayılmazdım. Meyra servisine binerken ben de okul bahçesinden çıktım. Bakışlarımı alışılagelmiş bir hareketle etrafta gezdirirken yürümeye devam ediyordum. Gözlerim Mirat'ın gözleriyle buluşunca yürümeyi keserek yanıma gelmesini bekledim. Yanıma gelince de daha buna kalkışmamış olsa bile çantamı çıkarıp ona verdim taşıması için. Yüzüme bakakaldı.
"Al al," dedim. "Sana haberlerim var." Şaşkınca elimdeki çantayı aldı. Yürümeye başladık. "Şarkı yarışmasına katıldım." dedim heyecanla.
Birkaç saniye yüzüme bakakaldı, sonra çok komik ve ince bir espri yapmışım gibi güldü. Yüzüm düşerken ona bakmaya devam ettim. "Bir dakika," dedi gülmeyi keserek, "ciddisin?"
"Seni!" dedim öfkeyle, "öldüreceğim!" Sertçe omzuna vurdum. "Nesi komik bunun?"
"Hiçbir şeyi!" dedi hızla. Yüzüne şaşkın bir ifade hâkimdi. "Hiç beklemiyordum Efsa. Sen en son 23 Nisan gösterisinde şarkı söylememiş miydin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Papatyalar
Teen Fiction"Yemin ederim ki," diye fısıldadığını duydum saçlarımın arasına, "sana dair her şey bir papatya gibi. Her hareketin, kokun, sözlerin, gülüşün bile papatyayı hatırlatıyor bana. Sen benim bu hayatta tanıdığım en duru şeysin." 100221 | Tamamlandı.