"Altı yıl, kendi hayatımı unutup ben seni yaşadım. Ha, bir gün böyle seninle evleneceğimi düşündüğümden de değil." Ağlamaya yakın gülümseme sundum ona. Omzumu silktim. "Belki bir gün karşılaşırız diye." İlk karşılaşmamız geldi aklıma. Söyledim dilime düşen kelimeleri: "Bir gün tekrar çarpışırız ve ben sana tekrar kızarım diye." Hiç konuşmadı. Ne cevap verdi ne de konuyu değiştirdi. Öylece karşımda, çaresizliğimi izledi. "Niye böyle yaptın?" diye sordum. Yüreğimin üzerindeki acıyı parmaklarımla tutup avcuna bırakmak istedim. Ona kendini bırakmak istemeyen tarafım yok olmuştu sanki, tam şuan beni öldürecek bile olsa ona karşı gelemeyecek kadar güçsüzdüm. "Niye kalbimi kırdın?" İçimde bir yerlerde tutuşan bir şeyler vardı. Cayır cayır yanan, alevleri koca bir ormanı yakacak kadar güçlü olan... Bir şey vardı, nefesimi daraltıp beni yok etmeye çalışan. Bir şey vardı, ondan bana doğru gelen benden hiç gitmeyen. Bir şey vardı işte. "Özür dilerim." Dakikalardır suskunluğunu yenen şey bu cümle olmuştu. Peki ama özür dilemek neden acıları dindirmiyordu? 🍀 Paralel bir evrende #AsDor kurgusu. 🍀 04.07.21
29 parts