"Selim Amca, merhaba. Umarım kötü bir şey yoktur" dedi Koray tereddütle. Selim Bey'in gergin suratından yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğu anlaşılıyordu.
Selim Bey bir saat önce kendisini aramış ve acilen yanına gelmesini istemişti. Sesi telefonda öfkeli ve sabırsızdı. Bu durum Koray'ı tedirgin etmişti.
"Koray, nedir bu Ali Özbey meselesi? Neler dönüyor?" dedi hala siniri geçmemiş olan Selim Bey.
Koray şaşırıp kaldı. Ne demeliydi? Tam olarak neyden bahsediyordu? Neyi ne kadar biliyordu? Temkinli olmak gerekirdi.
"Ne meselesi Selim Amca?"
"Koray benimle oynama sakın. Sen akıllı çocuksun, senin bilgin dışında bir durum olduğunu hiç sanmıyorum."
"Selim amca kusura bakmayın hala anlayamadım."
Selim İleri derin bir nefes alıp verdi. Bugün sabrının sınanma günüydü anlaşılan.
"Ali Özbey buraya gelip, Ayşe'yle birbirlerini sevdiklerini söyledi. Doğru mu bu?"
Koray hayretler içinde kaldı. Ali kontrolünü kaybetmişti anlaşılan.
"Selim Amca bir ilişkileri vardı ama Ayşe ayrıldı ondan. Hata yaptığını anladı. Zaten evlenme teklifimi kabul etmesinden belli olmuyor mu bu? Anlaşılan, Ali bunu hazmedememiş"
"Bir de gelmiş evlenmek için izin istiyor hadsiz! Benim bunlardan nasıl haberim olmaz Koray?"
"Selim Amca, eğer öğrenseydiniz Ayşe'yi Fransa'ya yollardınız. Ben de Ayşe'yi seviyorum, gitmesine razı olamazdım. Zaten Ayşe'nin hatasını er ya da geç anlayacağını biliyordum ve öyle de oldu. Bakın benimle evlenmek istiyor."
"Yine de haberim olmalıydı Koray! Bir daha böyle bir şeyi asla kabul etmem, ona göre sen de ayağını denk al!"
"Haklısınız, özür dilerim Selim Amca."
"Uğraştığım şeye bak! Ayşe'ye bunun hesabını soracağım!"
"Selim Amca bence Ayşe hiç öğrenmesin bunları. Ali aklına girmeye çalışıyor tekrar belli ki, buna fırsat vermeyelim. Hem akşam ailemle size geleceğiz hiç kimsenin tadı kaçmasın şimdi bence."
"Şimdilik bir şey demiyorum ama bir daha Ali Özbey ayağıma dolanırsa hesabını bu kez Ayşe verir ona göre!"
Selim Ekinci'nin öfkesi hala geçmemişti ancak Ali'nin karşısına dikilme cesareti, gözü pekliği ve kararlılığı içten içe hoşuna gitmişti. Gençliğini anımsattı ona. Ama o bir Özbey'di. Bu durumda yaptığı şey sadece büyük bir hataydı.
"Ali Özbey'i de un ufak edeceğim! Haddini bilmeyi öğrenecek. Piyasadan sileceğim tamamen"
"Selim Amca bunu ben de çok isterdim ama şimdi yapamayız."
"O ne demek? Kim bana engel olabilir?"
"Ayşe'ye söz verdim, Ali zarar görmeyecek dedim. Eğer böyle bir şey yaparsak Ayşe kendini suçlar ve Ali de bu fırsatı değerlendirir. Ali'nin ayağımıza dolanmasına izin vermeyelim. Biz evlenip her şey unutulunca ne isterseniz onu yaparsınız Selim Amca."
"Siz evlendikten sonra Koray, Ali Özbey sadece benim insafıma kalacak ve benim ona gösterecek bir gram bile merhametim yok!"
***
Ali ada vapurunda arka tarafta oturmuş giderek uzaklaşan İstanbul'a bakıyordu. Rüzgar yüzünü okşuyordu ancak o yine de cayır cayır yanıyordu. Geçen yılları düşündü. İnsanların kaderlerinin bir sözcükle bile nasıl değişebileceğini düşündü. Ve tozlanmış aşklar... İnsana bırakılmış ama insafa bırakılmamış aşklar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÖMRÜ BİR AŞKA ADAMAK
RomanceÇocukluğundan beri gizli ve büyük bir aşkla sevdiğin adamın yanlış bir kadınla evleneceğini öğrendiğinde ne yaparsın? Karşısına çıkıp konuşabilir misin? Yoksa sadece izler misin? Peki bir de aileleriniz yıllardır düşmansa? Büyük bir nefretin yangını...