Tuzak Bölüm 24

657 23 1
                                    


   Güzel bir yaz akşamıydı. Ayşe ve Yasemin bahçedeki hasır sandalyelerde oturuyordu. Yasemin gökyüzüne baktı. Yarım bir ay boy göstermişti bu gece. Ayşe'nin ayın döngülerine olan merakı yüzünden o da artık istemsizce gökyüzünde ne var diye bakıyordu. Gözlerini gökyüzünden ayırmadan:

"Ay birkaç gün sonra dolunaya dönecek değil mi?" diye sordu Ayşe'ye.

Yasemin Ayşe'den ses gelmeyince dönüp baktı ona. Yüzünde tatlı bir gülümseme ile elindeki telefona dalıp gitmişti. Ali'yle yazıştığı apaçıktı.

"Değil mi Ayşe?" dedi bu sefer sesini yükselterek imalı bir şekilde.

"Hıııı? Efendim Yasemin?"

"Dedim ki ay dolunaya mı dönüyor?"

"Aaa evet, ay büyüyor, dört gün sonra dolunay var. Ay büyürken enerji yükselir. Dilekte bulunmak için güzel zamanlar."

O sırada telefonuna mesaj geldi. Gülümseyerek yazmaya koyuldu tekrar.

"Aaaah Ayşe! Ali'yle yazışacaktın madem niye kilitledin beni buraya?"

"Bittiiiii. 10 dakika ara verdi çalışmaya onda da benimle yazıştı. Çalışmaya döndü şimdi."

"İyi madem. Ne çalışması bu?"

"Yarına bir proje yetiştirmeleri lazım. Metin'le çalışıyorlar hala."

"Anladım. Şu Metin de iyi çocuk."

"Hımmm demek Metin iyi çocuk."

Ayşe muzip bir gülümsemeyle Yasemin'e bakıyordu. Yasemin Ayşe'nin sesindeki imayı anladı.

"Ne var Ayşe?"

"Hiç Yasemin. Metin iyi çocuk sadece. Sevgilisi de yok bilgine."

"Eeee napayım?"

"Hiç öylesine dedim. İyi, çalışkan, yakışıklı, merhametli, zeki..."

Ayşe sayarken Yasemin araya girdi.

"Ayşe keser misin? Metin'le işim olmaz."

"Niye kestirip atıyorsun ki?"

"Gittiğimiz davette görmedin mi Ceyda'yla samimiyetini. Kur yapıyorlardı birbirlerine resmen."

"Sen görmek istediğin gibi görmüşsün bence. Metin Ceyda'dan hoşlanmıyor bile."

"Nereden biliyorsun?"

"Ali söyledi. Öylesine konuşurken laf Metine geldi. Çok zeki olduğunu ve öyle olmayan kadınlara da tahammül edemediğini söyledi."

"Kibirli yani."

"Seçici sadece."

"Neyse ne bana ne."

"Senin ne kadar zeki olduğun da eminim gözünden kaçmamıştır."

"Ayşe, sen ne zamandan beri çöpçatanlık sitesine dönüştün kuzum?"

Yasemin'in gözü o sırada eve doğru yürümekte olan birine takıldı.

"Aaaa Ayşe, Koray mı o?"

Ayşe dönüp baktı ve evin ön kapısından giren Koray'ı gördü.

"Offf, evet Koray."

"İyi neyse ki bizi farketmedi. Ayşe ben kaçıyorum."

"Hayır Yasemin, lütfen. Beni yalnız bırakma."

"Hayatta olmaz. Ne eniştemi ne de Koray'ı çekemeyeceğim."

"Yasemin lütfen. Bana bunu yapma."

"Ayşecim, çok iyi bir insan olabilirim ama mükemmel de değilim. Hadi bakalım bay bay."

"Alacağın olsun Yasemin."

Yasemin gidince Ayşe tek başına kaldı. Bugün adada geçirdiği muhteşem günü düşündü. Ali ona ne iyi geliyordu. Şimdi yanında olsa, sarılsa ona...

O sırada evin arka kapısının açıldığını duydu. Dönüp baktı; babası ve Koray'ın kendisine doğru gelmekte olduklarını gördü. "Hayaller, hayatlar" diye düşündü. Yerinden kalkıp gelenleri karşıladı.

"Merhaba Ayşe."

"Merhaba Koray."

"Kahvelerimizi bahçede içelim dedik."

"İyi yapmışsınız. Ben rahatsız etmeyeyim sizi."

"Etmezsin Ayşe, bize eşlik et lütfen." dedi babası keskin bir sesle.

"Tabii baba" dedi Ayşe.

Koray Ayşe'yle havadan sudan şöyle kısaca muhabbet etti. Ondan vazgeçmediğini şimdilik belli etmek istemiyordu. Tahmin ettiği gibi Ali de ona kafedeki sohbetlerinden söz etmemişti. Ali'nin Ayşe'yi tedirgin etmemek için bunu söylemeyeceğini biliyordu zaten. Eski tanıdığı Ali olsa mutlaka söylerdi. Kafede konuştuğu yeni Ali'nin ise mantığı duygularından sonra geliyordu. Bu da Koray'ın çok işine yarayacaktı.

Biraz sonra kahveleri geldi. Selim Bey ve Koray koyu bir iş muhabbetine daldı. Ayşe de kendi düşüncelerine... Bir ara muhabbetin yarınki ihaleye geldiğini farketti. Daldığı yerden çıktı. Aynı ihale için Ali de bu saatte hala çalışıyordu.

"Yarınki ihaleye katılmıyorsunuz sanırım Selim Amca?"

"Hayır Koray, bizim şirket için pek bir önemi yok."

"Bazı şirketler için ise çok önemli."

"Mesela?"

"Özbeyler mesela. Yarınki ihaleyi çok önemsediklerini duydum."

"Yarınki ihaleye girip onları ezebilirdim ancak bu kadar zayıflarken tadı çıkmazdı. Biraz daha toparlasınlar da şöyle ağır bir darbe indireyim."

"Selim Amca bu ilerde pek mümkün olmayabilir çünkü Ali Özbey Melis Yıldırım'la nişanlandı. Bu da arkalarını sağlama alacaklar demek."

"Şu Saadettin'e şaşıyorum. Böyle bir evliliğe nasıl izin verebiliyor? Böyle zayıf bir şirketle birleşmek! İnanıılır gibi değil."

"Melis'i kıramamıştır. Kızına çok düşkün. Ancak bu evlilik gerçekleşmeyebilir Selim Amca."

"Ne demek istiyorsun?"

"Nişanın atıldığını duydum. Ama ne kadar doğru bilmiyorum. Dedikodu da olabilir."

"Eğer bu evlilik olmazsa Koray, onlar yeni bir çözüm bulamadan tüm gücümle karşılarına çıkacağım. Girdikleri işler ne kadar küçük olursa olsun hepsinde karşılarında ben olacağım. Bugüne kadar zayıflar diye onlarla sadece kedi fare oyunu oynuyordum. Ancak şirketin başına geçen çocuk akıllı. Toparlamaya başladı. Hele ki güçlü bir evlilik yaparsa bir daha sırtı yere gelmez. O yüzden nişan atılma olayı doğruysa sonlarını hazırladılar demektir."

"Yani bu evlilik olmazsa bunca yıl ayakta kalmış Özbey'leri piyasadan siliyorsunuz Selim amca öyle mi? Hem de şirketin başında başarılı biri olan Ali Özbey varken."

"Aynen öyle Koray. O çocuk da ilerde bu günleri anarken çok başarılıydım der avunur artık."

   İkisi de güldüler. Koray dönüp Ayşe'nin yüzüne baktı.Ayşe korkuyla babasına bakıyordu. Yüzü solmuş, acı dolu bir ifade belirmişti.Koray konuyu bilerek buraya getirmişti. Ayşe'nin Özbeylerin içinde olduğu zordurumu bilmelerini istemişti. Ali'ye aşık olduğunu ve onun için fedakarlıkyapabileceğini biliyordu. Sevdiği kadının yüzündeki hüzne baktı ve Ali'yikıskandı. İçinden "İlerde Ayşe'nin yüzündeki tüm duygular benim için olacak."Diye düşündü

BİR ÖMRÜ BİR AŞKA ADAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin