Ayşe ve Ali Bölüm 14

1.4K 52 0
                                    


   Ali kapıyı açtı. Kulübeyle ilgilenen yaşlı adam bir ihtiyaç var mı diye sormaya gelmişti. Ali teşekkür edip gönderdi. Ayşe'nin ayakta olduğunu gördü.

"Neden ayaktasın?"

"Panikledim sanırım."

    Ali, Ayşe'ye baktı. Onun neden tanıdık geldiğini anlıyordu şimdi. Leyla'ya o kadar çok benziyordu ki. Saçları, yüzü, gülümsemesi... Güllerin arasından ona şefkatle gülümseyen kadın gitmiş, yerine Ayşe gelmişti. Nasıl bakabiliyordu böyle! Tutku, aşk, hayranlık... ' Kendine gel Ali' dedi kendi kendine.

"Görevliymiş sadece. Otur Ayşe, lütfen. Devamını dinlemek istiyorum."

"Fransa'da halamla birlikte kalıyordum. Şık döşenmiş büyük bir dairede yaşıyordu. Fransız bir hizmetçisi vardı. Bana iyi davranırdı halam. Her gün okuldan gelince bir şeyler atıştırır hemen odama geçerdim. Ödevlerimi hızlıca yapar, akşam yemeğine kadar günlüğü okurdum. Yemekten sonra da okurdum. Uyumadan önce de. Bulduğum her fırsatta. Bitince tekrar ve tekrar... Annemi hissediyordum o günlükte. Benimle konuşuyordu, bana anlatıyordu sanki yaşadıklarını. Senden çok fazla bahsettiğini fark ettim günlükte. Seni beğeniyor, takdir ediyordu. Merhametini, cesaretini, kendine güvenini... Seni sevmişti, çocuğu erkek olursa sana benzesin istemişti. Sonra okudukça ben de seni sevmeye başladım. Seni merak ettim, seni özledim, sonra daha çok sevdim. O yaz Yasemin geldi Fransa'ya. Araştırdık, o Ali'nin Ali Özbey olduğunu öğrendik. Kafasını kırdığım çocuk olduğunu da resimlerden anladım. Ailece verdiğiniz bir röportajda resmin vardı tanıdım hemen. Aileler düşman da olsa ben sevmeye devam ettim. Seninle ilgili bulduğum her şeyi biriktirdim. Yazılar, haberler, resimler. Ne bulursam. Yaseminle de yazışıyorduk seninle ilgili öğrendiği her şeyi yazardı bana. Böyle böyle yıllar geçti. Ben büyüdüm, aşkım da büyüdü. Başka kimseyi sevemedim, olmadı yapamadım. Bir beklentim de olmadı hiçbir zaman. Babamın ailene olan nefretini bilerek büyüdüm ben. Bu yüzden seni sadece uzaktan sevmekle yetindim. Mutlu olduğunu bilmek yetecekti bana. Türkiye'ye dönmeyi de düşünmedim bu yüzden. Bir gün seni görme arzuma yenilmemek için. Sen kalbimde yanan bir ateş olarak kalacaktın hep. Sonra... Geçen ay Melis'le evleneceğini öğrendim. Birgün evleneceğini zaten biliyordum. Evlenmelisin de. Çocukların olmalı. Mutlu bir ailen olmalı. Ama o Melis değil Ali. O sana layık değil. Nedenini söyleyemem ama değil. Senin karşına bu yüzden çıktım. Uyarmak için, iyiliğin için. Sonra da çekip gidecektim. Ama başaramadım o gece..."

"Ayşe! Neler anlatıyorsun böyle. Bu, bu hayal edebileceğimden öte bir aşk. Böyle karşılıksız ve uzaktan beni nasıl bu kadar sevebildin? Seni ilk gördüğümden beri sende farklı bir şey olduğunu anlamıştım. Aşkını gözlerinde, teninde, dudaklarında hissettim ama bu büyüklükte olabileceğini düşünemezdim."

"Melis'le evlenmeyeceksin değil mi? Sebebini lütfen sorma, anlatamam!"

"Artık herhangi biriyle de evlenmem mümkün değil Ayşe. Sana aşıkken bu nasıl olabilir? Bunu kendime bile itiraf edemiyordum. Ama artık biliyorum. Kitapçıda bana uzattığın elin kalbime değdi."

   Ali kontrolünü kaybetmekte olduğunu, yine Ayşe'ye doğru çekilmekte olduğunu hissetti. Ali ona doğru eğildi. Yüz yüzeydiler. Ayşe'nin yanan yüzünü ellerinin arasına aldı, gözlerine baktı.

"Ayşe, bana sen geldin."

   Ayşe, burada Ali'yle yalnız olduğunu şimdi anlıyordu. Kendini o kadar anlatmaya odaklamıştı ki, bunu fark edememişti bile. Yasemin bilerek mi böyle ayarlamıştı yoksa? Ayşe'nin kalbi heyecandan deli gibi atıyordu. Yüzü Ali'nin ellerindeydi. Sadece o ve Ali vardı yeryüzünde.

"Ayşe, bana sen geldin..."

"Sana geldim Ali..."

BİR ÖMRÜ BİR AŞKA ADAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin