Ali kapıyı çekip paslı süngüyü yerine taktı tekrar. Ayşe'ye dönüp baktığında aşık bakışlarla kendisini izlediğini gördü. Gözleri kızarmıştı ama yüzündeki hüzün de dağılmıştı.
"Vapur saati yaklaştı Sevgilim. Seni iskeleye bırakayım."
"Hayır Ali, çok kalabalık şimdi. Sokağın başında ayrılalım."
El ele tutuşup sokağın başına kadar yürüdüler.
"Gitme zamanı." Dedi Ayşe.
Ali, Ayşe'yi kendine çekip dudaklarından öptü. Sarıldı. Tekrar öptü.
"Hiç bırakmak istemiyorum seni."
"Ben de Ali. Ama gitmem lazım artık. Bırakmazsan artık gidecek gücü kendimde bulamayabilirim."
Ali Ayşe'yi kollarının arasından bıraktı. Elini tutup öptü.
"Bırakmak zorunda olduğum için bırakıyorum. Şimdilik."
"Hoşça kal Sevgilim."
"Güle güle Sevgilim."
Ayşe arkasına bakmadan yürüdü. Dönüp bakarsa Ali'den ayrılamayacağını hissetti. Ayrılmak her seferinde niye daha da zorlaşıyordu? "Dönüp bakma Ayşe sakın." Dedi kendi kendine. Hiç arkasını dönmeden vapura kadar yürüdü...
Ali, Ayşe'nin arkasından gidişini izledi. Öfkelendi kendisine. Sevdiği kadının gidişini izlemek zorunda kalmanın güçsüzlüğünü hissetti. O sırada telefonu çaldı. Metin'di.
"Efendim Metin?"
"Abi biliyorum Ayşe'ylesin ama şu proje için de sana acayip ihtiyacımız var. Malum sunum da yarın."
"Biliyorum Metin. Birkaç saate oradayım."
Ali telefonu kapatıp hemen yan taraftaki kapıya yöneldi. Bu, onların köşküydü. Kapının kilitli olmadığını gördü, zili çalmaktan vazgeçti. Süngüsünü çekip bahçeden içeri girdi.
Bahçede yürümeye başladı. Çocukluğundan beri gelmemişti. Bahçe bakımlıydı, yeni sulandığı belli oluyordu. Küçükken buralarda koşturan çocuğu düşündü. Zaman ne garip şeydi.
Evin arka kısmına geçtiğinde küçük havuzun biraz ilerisinde Amcası Engin'i gördü. Bir güneş şemsiyesinin gölgesinde rahat ve geniş bir koltukta oturmuş bir şeyler okuyordu. Yan tarafındaki sehpada bir kahve fincanı duruyordu. Biraz daha yaklaştı Ali.
"Amca?"
Amcası kafasını çevirip bu aniden gelen misafire baktı.
"Tanıyamadım?"
Yıllar sonra ilk kez görüyordu amcasını. Şakaklarına kırlar, yüzüne ufak çizgiler yerleşmişti. Ancak yıllar ona diz çöktürememişti. Kırklı yaşlarının sonlarındaydı ama hala gençliğindeki gibi yakışıklıydı. Hatırladığı gibiydi. Uzun boylu ve yapılıydı. Yüzünün keskin hatları sert bakışlarıyla tamamlanıyordu. Düz saçları kısa kesilmişti. Ali hep Engin amcasına benzetilirdi ve ne kadar haklı olduklarını şimdi bir kez daha görüyordu.
"Amca, Ali ben. Yeğenin."
"Ali ha! Ne kadar büyümüşsün."
"Evet amca yıllar geçti."
"Gel otur şöyle. Ailenden kimseyi bu kapıdan içeri sokmam normalde ama sen başkasın tabii. Seni çok severdim Ali, hatırlar mısın bilmem."
"Hatırlıyorum Amca."
Ali, amcasının yanına geçip oturdu. Amcası içeri seslendi. Az sonra yaşlı hizmetlisi geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÖMRÜ BİR AŞKA ADAMAK
RomantiekÇocukluğundan beri gizli ve büyük bir aşkla sevdiğin adamın yanlış bir kadınla evleneceğini öğrendiğinde ne yaparsın? Karşısına çıkıp konuşabilir misin? Yoksa sadece izler misin? Peki bir de aileleriniz yıllardır düşmansa? Büyük bir nefretin yangını...