Ayşe'nin kaçışı Bölüm 5

1.9K 56 0
                                    


     Ayşe koşuyordu. Yine. Yıllar önceki gibi. Düşündükçe nefesi daralıyordu. Bir anda... Çekmişti kendine... Öpmüştü onu... Öpüşmüştü...Uzun uzun... Bir anda... Gerçek miydi? Yine hayallerinden biri miydi? Hayır bu gerçekti.

     Düşündükçe daha hızlı koşuyordu. Yasemin neredeydi, araba neredeydi, o nereye koşuyordu? Kaç köşe dönmüş, kaç sokak geçmişti? Evet, Ali'den kaçıyordu, ama nereye kaçıyordu? Arkasına baktı Ali'yi atlattığını anladı. Durdu bir duvara yaslanıp Yasemin'i aradı. Yasemin birkaç dakika sonra attığı konuma geldi.

"Ayşe burada ne aradığını sormalı mıyım? Kitapçı nere bura nere kızım?"

"Yasemin bence beni canlı bulduğuna şükret. Eve gidelim ya da çığlık atabileceğim bir yere."

"Ay n'oldu Ayşe? Bir şey mi dedi? İnanmadı mı Melis'in onu aldattığına. E ben dedim öylece gidip Melis seni aldatıyor deyince inanmaz dedim. Ama yoo illa gidecek kahramanlık yapacak. Bizim kız Süpermen zaten.."

"Yasemin çok güzel dırdır ediyorsun bölmek de istemem ama böyle olmadı."

"Ne oldu peki küçük hanım?"

"Hazır ol!!!"

"Eeee hadi ama!!"

"Aliiiiiiiiii... Beniiiiiiiiiii... Öptüüüüüüüüüü..."

"Nee!! Bir dakika nasıl yani? Nasıl öpmek? Öpüşmek gibi öpmek mi? Yanağından öpmek mi?"

"Dikkatli sür öldüreceksin bizi. Ya da bu kadar mutlu olduğum bir anda ölmek daha mı iyi? Bu da bir çeşit mutlu son. Karar verdim istediğin gibi sür artık hiç umurumda değil."

"Ayşe iyi misin?"

"İyi miyim sence Yasemin?"

"Şok geçiriyor gibisin daha çok. Neyse az kaldı eve girelim de konuşalım sen de sakinleş."

     Birkaç dakika sonra evdeydiler. Yasemin'in annesi de evdeydi. Onunla ayaküstü selamlaşıp koşarak yukarı çıktılar. Kadın kıkırdayarak koşan bu iki kıza şaşırıp ne karıştırıyorlar kim bilir diye söylendi. Kızlar odaya girip yine Yasemin'in odasına çıkıp yatağına oturdular.

"Evet, baştan anlat bakalım."

"Hayal gibi şimdi hepsi Yasemin. Geldi , merhabalaştık. Adımı sordu, söyledim. Tanışıyor muyuz dedi, çocukluk yılların dedim. Sonra aklıma şey geldi. Hani anlatmıştım ya kafasına taş atmıştım kanamıştı babam da bu olaydan sonra beni Fransa'ya gönderdi ve bir daha onu görmedim diye. O an delice bir merak sardı beni. Böyle bir aptallık olamaz! Bir sürü şey varken ben o an yara izi var mı diye merak ettim. Ve taşın geldiği yeri alnında bulmak için elimi uzattım. Ama tamamen bilinçsizce. Böyle bir merak nasıl bir anda geldi, ne saçmalıyordum inan hiç bilmiyorum."

"İçinde Ali'ye dair o kadar şey biriktirdin ki Ayşecim, herhangi bir anda onlardan birinin dışarı vurmuş olması normal. Sana diyorum hep yükün ağır diye. Eee neyse sonra n'oldu?"

"Elimi uzattım ya alnına o sırada yakaladı bileğimden ve kendine çekti. Göz gözeydik, nefesini yüzümde hissediyordum. Bir şeyler dedi sanırım ama hiçbir şey duymuyordum. Kulaklarım uğulduyordu. Sonra bir anda bir anda... Ahhh... Yasemin..."

"Tamam, anladık Ayşe seni kendine çekmiş öpüşmüşsünüz."

"Yasemin bu anı çok kez hayal ettim ama bu hayalden de öte. Böyle bir hissin yeryüzünde olduğunu öğrendim bugün. Aşık olduğum adam beni öptü! Bunu binlerce kez tekrarlamak istiyorum zihnimde."

"Ayşe ben bile çok heyecanlıyım yoldan beri. Ama birimizin sakin kalması gerek o da mecburen benim tabii ki. Ee sonra?"

"Hala kollarındaydım. Yüzüme baktı. Ayşe dedi. Bir eliyle yüzüme düşen bir saçı geriye attı. O sırada diğer eli de belimdeydi. Aklıma sadece koşup kaçmak geldi! Bir anda fırlayıp çıktım kitapçıdan. Tutmak istedi başaramadı. Ne kadar hızlı koştuğumu bilirsin. Bu sefer o da peşimden koşuyordu ama. Arkamdan sesleniyordu bir yandan da. Sadece koştum. Hangi noktada onu atlattım bilmiyorum. İşte kendime geldiğimde de durup seni aradım zaten."

"Ayşe niye kaçtın?"

"Bilmiyorum Yasemin. Ben hep Ali'den uzak durmayı bildim."

"Senden etkilenmiş farkındasın değil mi?"

"Ama o Melis'i seviyor. Benden neden etkilensin? Melis'e karşı ben. İmkansız. Ama beni sahiden neden öptü?"

"Ayşe kesin olarak bildiğim tek şey Ali Melis'e aşık değil. Bu 'imkânsız' lafını da bir daha duymayayım, sen Melis'ten on kat daha güzelsin. O süslü bebek sadece. Ayrıca benim bildiğim Ali Özbey ne yaptığını bilen bir adamdır. Öyle çapkınlık niyetiyle öptüğünü de hiç sanmıyorum, öyle bir tarzı yoktur. Sayende adamı kendimden iyi tanıyorum. Onu etkilemişsin, hatta aklını başından almışsın bence. Kandırma kendini. Onu sen gördün, sen öptün. Etkilendiğini sen de anladın bal gibi. Ayrıca, şu anlattığın şey, seni öptükten sonra yüzüne bakıp saçını geriye atması da çok romantik."

"Yasemin! Ali nişanlı! Nişanlı bir adamı peşinden mi kovalayacağım? Aşkımdan ölsem de olmaz."

"Ayşe yok sen iyi değilsin! Melis Ali'yi aldattı! Sen de onu kurtarmak için gittin. Yani gerçekleri öğrendiğinde nişanlı olmayacak ve sen de aşkının peşinden gidebilirsin."

"Yasemin sen hiç hiç iyi değilsin bence. Ben Ayşe Ekinci'yim. O Ali Özbey. Birbirine yıllardır düşman iki güçlü aile. Bizden aşk değil nefret hikayesi çıkar sadece. Ben Ali'yi o sinsi Melis'ten kurtarıp yine hapishaneme döneceğim."

"Birtanem, kıyamam sana. Öyle yakışıyorsunuz ki bir an ailelerimizi unuttum. Kaptırdım kendimi."

"Öyle, Yasemin baksana ben de kaptırdım. Ama bunları düşünmek istemiyorum. Aliyle olan bugünümü düşünmek istiyorum sadece."

"Ali'yi hala uyaramadın. Onu ne yapacağız?"

"İki gündür buradayım Yasemin. Babam bugün eve dönmemi bekliyor. Bir an önce gitmeliyim. Tekrar çıkabildiğimde bu sefer kesin konuşacağım. Yoksa her şey için çok geç olabilir."

"Tamam Ayşecim. Gel sarılayım küçük peri kuzenime. Ah benim kalbi ışıldayanım. Dilerim her şey mutlu olacağın bir sonla biter."

"Dilerim ki en azından kalbimin paramparça olmadığı bir sonla biter..."

BİR ÖMRÜ BİR AŞKA ADAMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin