"Keşke hep burada yaşasak. Bu kulübede. Hep bu yatakta uyusak. Hiç ayrılmasak."
"Hiç ayrılmayacağız Ayşe."
Ayşe gülümsedi.
"Dün gece konuştun mu Koray'la?"
"Evet sevgilim. Başkasına aşığım dedim."
"Nerede konuştunuz?"
"Bahçeye çıktık, orada söyledim."
"Bahçede yalnız mıydınız?"
"Yalnız olmasak nasıl konuşabilirdim Ali?"
"Sana sırnaşmadı değil mi?"
"Tabii ki hayır. Bu kadar kıskanmana lüzum yok."
"Ne kıskanması! Sadece taşkınlık yapmasın diye. Yoksa haddini bildiririm."
Ayşe güldü. Ali'nin onu bu kadar apaçık kıskanması hoşuna gitmişti. Daha fazla üstelemek istemedi.
"Sen Melis'le ne zaman konuşacaksın Ali?"
"Bu akşam Sevgilim, bu akşam."
"O zaman bir yemeği hak ettin!"
"Ne pişireceksin?"
"Ne istersen! Aşçılığım iyidir."
"Ne kadar şanslı bir adamım. Soslu bir makarnaya hayır demem."
"Makarna mı? Beni aşağıladın resmen, inanmıyorum sana Ali!"
"Hayır sevgilim, niyetim o değildi. Bu kadar az vaktimiz varken mutfağa gömülme diye dedim."
"Sen yoksa mutfağa yalnız gireceğimi mi düşündün?"
"Ben hiç anlamam mutfaktan yalnız, beni bulaştırma nolur!"
"Hadi bakalım, giyin. Doğru mutfağa gidiyoruz. Her aşçıya bir yamak gerek."
Ayşe, Ali'ye bir önlük verdi. Salata malzemelerini yıkayıp tezgaha önüne koydu.
"Haydi bakalım."
"Sadece makarna da olurdu sevgilim salataya ne gerek var?"
"Sadece karbonhidrat olmaz. Yanına bol yeşillik lazım Sevgilim. Yani salata yapmaktan kaçışın yok."
"Maşallah benim akıllı sevgilime. Her şeyi de bilir."
Gülerek sarıldılar birbirlerine. Ayşe Ali'nin dudağına bir öpücük kondurdu. Birlikte yemek yapıyorlardı. Ali'nin hunharca kestiği salatalıklara baktı. Güldü belli etmeden. Makarna sosu yapmaya devam etti.
"Nasıl oluyor Ayşe?"
"Mükemmel."
"Doğru söyle."
"Benim için dünyanın en güzel salatası olacak."
"O zaman bir öpücüğü hak ettin. Yaklaş bakalım küçük hanım."
Ali masaya salatayı ve çatal bıçağı koydu. Dolaptan içecek çıkarıp bardaklara doldurdu. Ayşe makarna tabaklarını masaya koydu.
"Makarna efsane olmuş. Eline sağlık."
"Birlikte ilk yemeğimiz. Afiyet olsun Sevgilim."
"Birlikte bir ömür yiyeceğimiz yemeklerin ilki."
Ayşe gülümsedi. Babasını, aileleri düşünmemeye çalıştı. Onların bu masada işi yoktu. Sadece aşık olduğu adam ve o.
"Ayşe, sen benim hakkımda her şeyi biliyorsun. Ama ben seni çok az tanıyorum. Kendinden bahset bana."
"Öyle olmaz ki. Yani böyle anlat dersen birden aklıma bir şey gelmez. Şöyle yapalım bence. Sen sor ben söyleyeyim."
"Tamam. Önce teknik bilgilerden başlayalım. 6 temmuzda doğdun, 22 yaşındasın. Fransa'da eğitim gördün. Ne okudun peki?"
Ayşe gülümsedi.
"Mimarlık."
"Meslektaşız desene. Bu mesleği seçmen de etkim var mı?"
"Annem de mimarmış. Sen de öyle. Tabii etkilendim. Ama severek okudum. Severek de yapacağım bir iş. Yani içimde varmış diyelim bence."
"Annenin de mimar olduğunu bilmiyordum. Belki biliyordum da unutmuşumdur."
"Belki de. Çalışmamış hiç zaten. Babamla öğrenciyken tanışmışlar ve okul bitince de hemen evlenmişler."
"İlerde birlikte çalışabiliriz belki. Güzel olmaz mı?"
"Tabii. Özbey ve Ekinci Mimarlık. Ali, bu yemeği mahvetmek istemezdim ama bizim bir sonumuz yok. Bu yemek birlikte yiyeceğimiz birkaç yemekten biri. Belki de hem ilk hem son yemeğimiz. Ben bunları bilerek geldim sana. Bunları bilerek de gitmem gerekecek senden. Çok güzel hayaller kurup bunlara inanmak istemiyorum. Bu daha acı verici olur."
"Ayşe! Bir daha bu ayrılık sözlerini duymak istemiyorum senden. Ben de ailelerimizin durumunu biliyorum. Ailelerimiz birbirinden nefret ediyor. Hele babanın aileme karşı korkunç bir öfkesi var. Ama sen bana geldin, uzattığın elin kalbime değdi. Sana aşık oldum. Bu benim için en büyük gerçek. Ne olursa olsun biz ayrılmayacağız. Bunun için her şeyi göze alabilirim. Korkma, güven bana. Yeter ki sen elini elimden çekme."
Ayşe gözyaşlarını sildi. Gülümsedi.
"Elim hep elinde olacak, söz veriyorum."
"Ağladığını görmek istemiyorum artık Ayşe."
"Tamam. Ağlamak yok."
"Çok iyi. O zaman yemeğimizi bitirip hemen çıkalım. Yapmam gereken şeyler var biliyorsun."
Ali, Ayşe'den ayrılmamaya kararlıydı. Onunla bir gelecek kurmak istiyordu. Ama bunu nasıl yapacağını kendisi de bilmiyordu. Bu iki aile arasındaki nefreti aşkları bitirebilir miydi? Anne babasını düşündü. Selim Ekinci'yi düşündü. Hepsiyle nasıl baş edecekti? Koray gerçekten geri çekilmiş miydi? Melis ayrılık kararını nasıl karşılayacaktı? Şimdi bunları düşünme dedi kendine. Ayşe baktı. Ahhh bu kadın ona neler yaptıracaktı acaba? Kendini hep çok güçlü, sert ve dayanaklı bulurdu ama artık daha güçlü hissediyordu. Sevdiği kadını da aşkını da koruyacaktı. Aklına bir fikir geldi. Yarın... Yarın mutlaka gitmeliydi. Büyükada'ya, amcasına...
![](https://img.wattpad.com/cover/236970796-288-k528201.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÖMRÜ BİR AŞKA ADAMAK
Roman d'amourÇocukluğundan beri gizli ve büyük bir aşkla sevdiğin adamın yanlış bir kadınla evleneceğini öğrendiğinde ne yaparsın? Karşısına çıkıp konuşabilir misin? Yoksa sadece izler misin? Peki bir de aileleriniz yıllardır düşmansa? Büyük bir nefretin yangını...