Ali, şirketteki odasında bir binanın planının son düzenlemelerini yapıyordu. Ekrana bakıyordu ama gördüğü çizimler veya sayılar değildi. Aklında yine Ayşe vardı. Kaç gün geçmişti onu görmeyeli? Artık geçen zamanı tanımlayamıyordu. Temmuz muydu? Günlerden neydi? Önemi var mıydı peki? Sevdiği kadını görmeden ondan bir haber bile almadan geçen sayısız günler... Neler denememişti ki... Ayşe'nin telefonu kapalıydı. Hiçbir sosyal hesabı yoktu. Ev telefonlarına çıkmıyordu. Yasemin ise hiç yardımcı olmamıştı. Telefonu Ayşe'ye vermesi için kaç defa aramıştı onu ama Yasemin'in inadını aşamamıştı. Ali'ye vazgeçmesini, yoluna bakmasını söylemişti. Yıllardır bildiği o kararlı, korkusuz Yasemin birkaç günde bambaşka biri olmuştu sanki.
Kapı çaldı, içeri Metin girdi.
"Ali plan ne durumda?"
"Son birkaç düzenleme yaptım. Bak sen de. Sonra da sunumunu yaparız."
"Tamamdır. Sen nasılsın?"
"İyi, bildiğin gibi."
"Bu gece uyuyabildin mi?"
"Hayır, uyuyamadım yine. Uyuyamıyorum. Bazen dalar gibi oluyorum sonra irkilerek uyanıyorum. Geceleri her şey daha gerçek. Nefessiz kalıyorum Metin, boğuluyorum sanki. Sürekli bir kalp ağrısı. Ne kadar düşünmeyeyim desem de hep onu düşünüyorum. Sabah olsun diye bekliyorum sadece ve gün aydınlanınca kendimi hemen şirkete atıyorum. Kafam dağılıyor burada biraz."
"Ali uyumuyorsun, doğru düzgün yemek yemiyorsun ve sürekli çalışıyorsun. Vücudun bir noktada isyan bayrağını çekecek. Sağlığına dikkat etmen lazım."
"Elimde değil Metin. Bu nasıl bir şey anlatamıyorum ki. Bu çılgınlık diyorum bazen kendime. Bir insan bunu kendine nasıl yapar? Bunun başıma gelmesine nasıl izin verdim? Ama o kadar güzeldi ki. İyi ki diyorum sonra. Bu kedere rağmen iyi ki Ayşe'yi tanıdım iyi ki ona aşık oldum."
"Ali bu gerçekten çılgınlık. Aşk çok tehlikeli ve çok keskin bir duygu buna sende bizzat tanık oldum. Elimden geldiğince uzak duracağım."
"Çok şey kaybedersin. Aşkı tatmalısın Metin. Bazen aşkının şiddetinden kalbin göğsüne sığamaz, nefesin kesilir, kanının akışını damarlarında hissedersin. Büyülü bir şey bu. Ama acısı da o oranda yıkıcı, kül edici. Büyük bir çaresizlik ve derin bir boşluk."
"Görüyorum maalesef Ali, görüyorum. Sizinkiler nasıl peki?"
"Annem bana dargın, gerekmedikçe konuşmuyor. Bakışları kırgın. Babam da tedirgin, üzgün ve düşünceli. Selim Ekinci'nin indireceği darbeyi bekliyor. Biliyor ki böyle bir saldırıda elimiz kolumuz bağlı, şirket direkt batar."
"Haklı. Ne kadar toparlarsak toparlayalım, hala zayıfız. Piyasada ip üzerinde dengedeyiz."
"Farkındayım Metin. Ne yapacağımı hiç bilmiyorum. Sonrasını düşünemiyorum bile."
"Bekleyeceğiz sadece yapacağı hamleyi."
Ali'nin aklı yine Ayşe'ye gitti. Ne yapıyordu acaba? Bu aşka basıp geçtiği için suçluluk duyuyor muydu acaba?
"Ali, daldın?"
"Ayşe'yi düşünüyordum Metin. Bir vedamız bile olmadı. Aslında ona çok kızgınım. Nefret etmek istiyorum bu yaptıkları için ama mümkün değil. Bana ne kadar aşık bir bilsen! Dokunduğumda kuş gibi titriyor. Neden böyle yaptı aklım almıyor! Ona ulaşmak, sormak istiyorum: neden, neden böyle yaptın? Neden bize bunu reva gördün?"
"Bir açıklaması, kendince bir sebebi mutlaka vardır Ali."
"Oysa bana inan, güven demiştim. Bir yol bulacağım dedim. Korktu, beklemedi. Sonumuzu kendi elleriyle çizdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÖMRÜ BİR AŞKA ADAMAK
RomanceÇocukluğundan beri gizli ve büyük bir aşkla sevdiğin adamın yanlış bir kadınla evleneceğini öğrendiğinde ne yaparsın? Karşısına çıkıp konuşabilir misin? Yoksa sadece izler misin? Peki bir de aileleriniz yıllardır düşmansa? Büyük bir nefretin yangını...