Ayşe üç gündür evden çıkamıyordu. Babası ile arası yine bozuktu. Gerçi araları hiçbir zaman iyi olmamıştı ama son zamanlarda iyice kötüleşmişti. Babasının sert ve mesafeli tavrı aralarında çocukluğundan beri aşılmaz duvarlar örmüştü. Ayşe duygulu, hassas ve nazikti. Annesinin ince tabiatı ona da geçmişti.
Selim Ekinci. Ayşe'nin babası. Çok sevdiği, hayran olduğu karısı Leyla'yı çok erken kaybetmişti. O ölünce sanki tüm iyiliği güzelliği de kendisiyle götürmüştü. Yeryüzünde mutlu olacağı bir sebebi kalmamıştı. Bir daha kimseyi sevememişti. Kızı Ayşe de annesine o kadar benziyordu ki onu görmek tahammül edilmez bir acı veriyordu. Karısının gidişiyle sevgisini kızına verip onu sevip kollamak yerine aralarına uçurumlar koymuştu. Yıllar geçtikçe daha da sertleşmiş, asabileşmişti. Hele Özbeylere olan nefreti hiç dinmemişti giderek artmıştı. Sanki artık her şeyden nefret eder gibiydi.
Ayşe akşam yemeğine sofraya babasıyla oturdu. Genelde yemekler sessiz geçerdi. Zaten babası Ayşe'yle pek konuşmazdı. Ancak bu akşam o akşamlardan biri değildi.
"Söylediğim konu hakkında düşündün mü?"
"Hangi konu baba?"
"Koray ile evliliğiniz konusu."
"Düşünmeme gerek yok baba, istemediğimi söylemiştim."
"Sana ondan daha uygun bir aday yok! Olamaz da! Hayır demenin bir nedeni mi var yoksa?"
Ayşe yutkundu.
"Hayır baba, sevmiyorum Koray'ı sebep bu."
"Sevmek için önünde uzun bir ömür olacak."
"Sevmek için uzun bir ömür harcamak istemiyorum baba."
Sesi cılız çıkmıştı çünkü babasının gözlerindeki öfkenin giderek arttığını görmüştü.
"Şımarık! Teyzene her gidişinde daha da küstah dönüyorsun! Bir daha gitmeyeceksin onlara! Çık şimdi odana!"
Ayşe odasına çıkıp kendini yatağına attı. Ağlıyordu. Babası Korayla evliliğine takmıştı. Daha doğrusu Demirkan ailesi ile olan yakınlığını evlilik bağıyla pekiştirmek istiyordu. Bu onu daha da güçlü kılacaktı. Oysa Ayşe en olmaması gereken kişiye aşıktı yıllardır. Koray ı tanırdı. İyi biriydi ama onunla asla olamazdı. Babası da bu işin peşini bırakmayacaktı. Kendini çok çaresiz hissetti. Yasemin'e gitmesini yasaklamıştı bir de. Ayşe'yi dışarı mutlaka bir şoför ya da korumayla gönderirdi. Yaseminlerde kaldığı zaman hariç. Şimdi ne yapacaktı? Ali'yi hala uyaramamıştı. Ne yapacaktı şimdi?
Sonra Aliyi düşünmeye başladı. Onu düşünmek Ayşe'yi sakinleştiriyordu. Yüreğinde sevgisini hissetti. Alinin de otoriter, sert ve mesafeli biri olduğunu biliyordu. Onu annesinin günlüğünden, dergilerden, gazetelerden sayfa sayfa biriktirmişti yüreğinde. Böyle sert birine aşık olduğu için şimdiye kadar hep kınamıştı kendini. Ama her iki karşılaşmalarında onun kibar ve iyi yanını da görmüştü. Gözlerindeki ışık, dudaklarındaki sıcaklık ve şefkat... Ahhh nasıl seviyordu! Bir çözüm bulmalıydı. Ama ne? Annesinin günlüğünü aldı eline. Karıştırmaya başladı. Günlüğü okumak onu rahatlatıyordu. En sevdiği yerlerden birini açıp okumaya başladı.
"16 Mayıs 1996
Bugün adada çok güzel bir hava vardı. Güllerin arasında gezinirken karşımda Aliyi gördüm bir anda. Yine çitlerin arasında açtığı o boşluktan süzülüp gelmişti anlaşılan. Onu görmek beni mutlu ediyor nedense. "Annenin haberi var mı bakalım geldiğinden?"dedim. "Hayır. Karnın kocaman olmuş." "Evet doğuma az kaldı." Heyecanla sordu: "Erkek olacak değil mi? Senden başka hiç arkadaşım yok burada. Erkek olursa bir sürü oyun oynarız." Güldüm. "Bir kızım olacak Ali. Ama üzülme sen ona tüm oyunları öğretirsin ve ayrıca onu korursun. Kahramanı olursun. Böyle de hoş olmaz mı?'" Düşündü şöyle bir. "Kahraman olacaksam olur." "Tabii ki olacaksın. Sen onun en yakın arkadaşı ve kahramanı olacaksın." Sevindi. O sırada Sevin seslendi çitin kenarından. "Aliii! Sana kaç kere habersiz gitme dedim. Ah Leyla her fırsatta kaçıyor yanına biliyorum n'olur kusura bakma." Ali hoşça kal deyip fırladı. Güldüm. Hoşça kal küçük kahraman dedim."
Ayşe günlüğü kapattı. Ali onun kahramanıydı. Söz vermişti. Ama şimdi, onun Ali için kahramanlık yapması gerekiyordu. Onu o hain Melis'ten kurtarmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÖMRÜ BİR AŞKA ADAMAK
RomanceÇocukluğundan beri gizli ve büyük bir aşkla sevdiğin adamın yanlış bir kadınla evleneceğini öğrendiğinde ne yaparsın? Karşısına çıkıp konuşabilir misin? Yoksa sadece izler misin? Peki bir de aileleriniz yıllardır düşmansa? Büyük bir nefretin yangını...