10- dix
Boynumun iki tarafına püskürttüğüm parfümü yerine bıraktığımda, aşağıdan gelen seslerle gitme vaktinin geldiğini fark etmiştim. Siyah, üzerinde simli parıltıların olduğu maskeyi saçımın üzerinden bağladım ve belime uzanan saçlarımı tek omzumda topladım. Merdivenleri indiğimde, üzerimdeki bakışları hissetmek sertçe yutkunmama sebep oldu.
"Sen bizimle gelmiyor musun?" Babamın irdeleyici bakışlarını üzerimde hissettiğimde mideme giren krampı yok sayarak başımı aşağı yukarı salladım. "Sizinle geliyorum."
Balo salonu epey kalabalıktı. Birbirinden gösterişli maskelerin kapladığı yüzlere baktım. Dudağıma yerleştirdiğim sahte gülümsemeyi karşıma çıkan herkese gönderiyor, ortamdan ne kadar rahatsız olduğumu az çok belirttiğimi düşünüyordum.
Babam Patrick Lorenz'in buz mavisi bakışlarını nerede görsem tanırdım. Bana bakıyordu. Yanındaki adama verdiği cevapla adamın bakışları bana döndüğünde kaşlarım çatılmıştı. İnsanların arasına sızıp elimdeki şampanyadan birbiri ardına yudumlar alırken çantamdaki telefondan gelen titreşimi hissettim.
Bir Yeni Mesaj, Adrien:
Çok güzelsin. (8.34 pm)
Dudaklarıma ansızın bir gülümseme yayılırken, sırtımdan kaynar suların boşaldığını hissediyordum. O burada mıydı?
Marianne: Burasın?
Adrien: Evet.
Bakışlarımı insan yığınına çevirdiğimde, sanki tanıyacak gibi onu aramamı saçma bulsam da anlık bir refleksti, bu.
Adrien: Başkan Lorenz'in konuştuğu kişiyi tanıyor musun?
O adam güvenlik bakanı Saltzman, Mari.
Senin peşinde. Bu gece dikkatli ol ve sakın pot kırma kedicik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DETAY- TEXTING +18
Short StoryHareketleri bariz bir şekilde hızlandığında onu en derinlerimde hissediyordum. İçimden çıktığında omuzlarım hayal kırıklığıyla düşmüştü fakat belimi sertçe kavrayıp beni yüz üstü çevirdiğinde dudaklarım şaşkınlıkla aralanmıştı. Ardımızda sırlardan ö...