34-trente-quatre

5K 164 5
                                    

34-trente-quatre

Karşımdaki ahşap eve bakarken kalp atışlarım göğüs kafesimi deliyordu. İleriye doğru irkaç adım atıp o kalp kıran sahtekâra gününü gösterebilir ya da arkama bile bakmadan gidebilirdim.

Şömineden yükselen alevler içeriye loş bir ışık kazandırıyordu. Kalçamın altında biten eteğim sağ olsun buz tutmuştum ve onca yolu geri gidecek gücüm yoktu.

Birkaç adımda kulübeye ulaştım ve kapıya yumruklar indirmeye başladım. Çok geçmeden Adrien Adams'ın çehresiyle yüz yüze gelmiştim.

Üzerinde lanet olası bir tişört yoktu. Adonis kası orada olduğunu bağırırcasına belirginleşmiş, kapıya yasladığı kolundaki damarlar ortaya çıkmıştı.

Bu lanet olası seksi şey başka gezegenden olmalıydı. Daha önce bir bedenden hem bu kadar nefret ettiğimi hem de onu delicesine arzuladığım enerjisini almamıştım.

Onu itip içeriye süzüldüğümde alaycı sesi kulaklarıma dolmuştu. "İçeri gelsene Mari, dışarısı soğuktur." İmasına karşın gözlerimi devirmekle yetinmiştim. Adımların yüksek ısı yayan şömineye ulaştı ellerimi ateşe doğru kaldırdım.

Kendine bir içki aldı ve aramızda bariz bir mesafe varken sordu. "Burada ne işin var?"

Sesimdeki oyuncu tavrı hissetmemek mümkün değildi. "Tanrı misafirine böyle davranman hiç hoş değil Mösyö Adams." Amaç onu çıldırtmaksa birkaç adım daha atmalısın Mari, diye fısıldayan iç sesime hak verdim ve küçük adımlarla ona yaklaştım. Bakışları bedenimi süzüyordu.

Adımların Adrien Adams ile aramızda çok kısa bir mesafe kalacak şekilde sona erdiğinde kendine doldurduğu viski kadehine uzandım ve kristal bardağı dudaklarıma götürdüm. Dudaklarımı bilerek onunkilerin deydiği kısma yerleşirmiştim.

"Sen akla zararsın." diye fısıldadığında kadeh dudaklarımdayken kirli bir gülümseme attım ona.

Parmak uçlarım çıplak omzuna dokunduğunda "Sense tene." diye konuşmuştum.

Adrien Adams'ın teni elimin altında bariz bir şekilde kasıldı. Eli, bileğime yerleşip beni kendinden kurtardı. "Neyin peşinde olduğunu biliyorum."

"Yaa..." Kadehi eline tutuşturup aramıza bariz bir mesafe koydum. "Oysa bir şeyin peşinde değildim."

"Beni delirtip benden intikam almak istedin."

Gülümsedim. "Delirmediğini söyleyemezsin."

"Delirdim." diye onayladı beni. Hiç beklemediğim anda aramızdaki adımları hızla kat etti. Parmakları boynuma çevrelediğinde canım hiçbir şekilde yanmamıştı, aksine hakimiyetin onda olduğunu bilmek beni tatmin etmişti.

Adrien Adams dudaklarından çıkan nefes tenimi yalarken sertçe fısıldadı. "Şimdi delirme sırası sende."

DETAY- TEXTING +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin