Selamlar!
Yeni yılınız umarım 2020 kadar kötü geçmez. Mutlu mutlu girdik de sonra yine bize girmesin bu yıllar. MUTLU YILLAR!!💜💜
Beni önceki bölüme oy vermeyip çokça üzdünüz, resmen bir ay, yüz oy olmasını bekledim... Aklımdaki smut ve soft sahneleri yazmaktan vazgeçip en sevdiğiniz şeyi yazmaya karar verdim beklemekten sıkılıp. KAOS. Evet, bunu çok sevdiğinizi biliyorum ehehhehe. Şaka bir yana cidden hevesim kaçtı, yazasım gelmedi. Umarım bu bölüm beni üzmezsiniz.
Keyifli okumalar.
......
"Oradaki dört köşeli şeye Pegasus deniyor." Demiş ve işaret parmağımla karalık ortamda parlayan, gök yüzündeki yıldızları göstermiştim. Kızgınlığının son günüydü ve yarın sabah yine o saraya dönüp Kralla yüz yüze geleceğim için içim buruktu. Omuzuna koyduğum başıma doğru eğilip "Peg... Ne?" diye şaşkınca sorduğunda, kocaman gülümseyip ona doğru eğilmiştim. "Pe-ga-sus." Diyerek hecelediğimde sanki anlamış gibi mırıldanıp "Ha... Pes... Pesus." demişti. Tatlılığına karşı kıkırdadığımda, o da kendi şapşallığına gülmeye başlamıştı.
Hanın bahçesinde el ele ve omuz omuza oturuyorduk. Yeni evli çiftmiş gibi hissetmekten kendimi alamıyordum fakat gördüğüm kişiyle hayal dünyamdan çıkıp gerçek dünyaya dönmüştüm. Ji Mong, ellerini arkasında birleştirmiş ve olduğumuz yerde onu fark etmemizi bekliyordu.
Onun burada ne işi vardı? Yoksa yokluğum mu fark edilmişti? Hızlıca kendimi toparlayıp yüzümdeki gülümsemeyi sildiğimde Taehyung, baktığım yere dönmüştü anlamazca. Ji Mong'u gördüğü gibi parmaklarıma doladığı, parmaklarını ayırmış ve oturduğu yerden kalkarak boğazını temizlemişti. Gergin bir şekilde Ji Mong'a bakmaya devam ettiğimde Ji Mong deltanın önünde saygıyla eğilmişti.
"Mühim bir hususta konuşmamız lazım, Prens hazretleri."
Taehyung, kafasını sallayıp içeriyi gösterdiğinde, kaldığımız odaya girmiştik hemen. Taehyung ile yan yana yerde otururken Ji Mong'da karşımızda bağdaş kurmuştu. Gerginlikle ellerim istemsizce Taehyung'un cübbesine tutunmuştu. Taehyung, gerginliğimi fark etmiş olacak ki cübbesine sarılı elimi avucu içine alıp, dizimin üzerinde birleştirmişti ellerimizi. Ji Mong'un göz ucu ile ellerimize baktığını fark etmiştim. Delta tek kaşını kaldırıp "Neden geldin?" dedi.
"Kral hazretleri oldukça hasta." Demişti. "Doğu Jurchen sefirleri vergilerini getirmiş ve Kral'ı korkutmak istediklerinden gök gürültülü güzel bir gün seçmişler. Ancak sefirlerden birini yıldırım çarpacağı ve öleceği kimsenin aklına gelmemiş. Kömürleşen o cesedi gören Kral baygınlık geçirmiş. Son zamanlarda da sık sık kötü rüyalar görüyormuş. Kabuslardan kaçmak için ise hiç uyumuyormuş. Hekim baygınlık geçirdiğinde uykusuzluktan kalbinin zayıfladığını söyledi." Kaşlarım anlamazca çatıldığında bakışlarım ikili arasında gidip geliyordu. Bunları neden deltaya anlatıyordu? Kral'ın rahatsızlığı bir sırdı. Kral'la en yakınından ilgilenen biri olarak son zamanlarda kabus gördüğünü biliyordum lakin bu kadar ilerleyip rahatsızlandığını bilmiyordum. Peki ne olacaktı, rahatsızsa? "Vakit geldi artık." Diyen Ji Mong'la şaşkınca ruh eşime bakmıştım.
Ne vakti? Yoksa?..
"Prens Hoseok ve Prens Eunwoo saraydan ayrıldılar. Büyük Komutan Park ve Shinju Kang ailesi ise tüm kraliyet ordusu ve boyları idare etmeye hazır durumdalar. Bir karar vermelisiniz." Demişti Ji Mong. Prens Taehyung kafasını onaylar anlamda sallayıp "Düşüneceğim." demiş ve Ji Mong'un bizi yalnız bırakmasını sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐿𝑜𝑣𝑒 𝐹𝑟𝑜𝑚 𝑇𝘩𝑒 𝐹𝑢𝑡𝑢𝑟𝑒 & 𝑇𝑎𝑒𝑔𝑔𝑢𝑘
FanficGözlerini açtığında kendini hiç bilmediği bir yüzyılda bulur. |Omegaverse~Historical Kingdom|