Selamlar.
Düzenleme sırasında değiştirdiği yerler var. İsterseniz tekrar bir bakın derim. Daha sonra bölümlerde kafanız karışmasın.
Keyifli okumalar.
...
Gözlerimi yumuşacık bir yatakta açmıştım. Bakışlarımı tavana dikip son yaşadığım olayları düşünmeye başladım. Gölde boğulduktan sonra nasıl buraya geldiğimi anlamaya çalışıyordum.
En başta betanın birisi vardı bir şeyler saçmalamıştı. Yıkanan insanlar vardı. Oh!! Birde bana bakıp çığıran bir erkek omega vardı. Şimdi düşündükçe üstlerinde hanbok vardı ve benimde üzerimde pembe ve mavi etekleri yere kadar uzanan bir hanbok vardı.
Hanbok!!!!?
Düşüncelerim ile birden ayağa kalktım. Nasıl üzerimde hanbok olabilirdi? Orası veya burası neresiydi? Jeongguk kimdi?
Birden yataktan kalktığım için beynime güçlü bir ağrı saplanmıştı. Ağrının etkisi ile dengemi kaybedip tökezlemiştim ve hemen tahtadan yapılmış yatağın yine tahtadan yapılmış sütununa tutunmuştum. Çıkardığım gürültü ile biraz ilerideki pencerenin önüne oturan beden birden bana dönerek ayağa kalktı ve hızlı adımlar ile yanıma geldi.
Bana doğru gelen bedene baktıkça daha da şaşırıyorum. Kokusundan anladığım kadarı ile dişi omega tam karşımda durmuş elleri ile omuzlarımı tutup sıkmıştı. Karşımdaki omeganın bembeyaz bir teni, küçük soluk pembe dudakları ve minik bir burnu vardı, simsiyah saçlarında görkemli bir topuz vardı. Topuzunda ki tokalara, ve üzerindeki kabarık etekli bebek mavisi geleneksel hanboka baktım.
Omega onu baştan aşağıya süzmemden rahatsız olmuş gibi yerinde kıpırdanıp "Duyduğuma göre birden bayılmışsın. Haberi alır almaz yanına geldim Jeongguk. İyi misin?" dedi sakin bir tonda. Gözlerine baktığımda gerçekten endişelenmiş olduğunu anlamıştım. Tanımadığım bu -21.yüzyılda geleneksel kıyafetleri giyen- garip giyimli kadının temasından uzaklaşmak adına birkaç adım geri çekilerek, yüzüme garip bir gülümseme yerleştirdim istemsizce.
Bunlar deli olmalı, neden bana Jeongguk deyip duruyorlarsa...
"Bakın siz kimsiniz bilmiyorum ama benim adım Jungkook, ve neden buradayım nasıl buraya geldim?" Arkadaki betayı fark ettiğimde işaret parmağım ile onu göstererek "Bu beta beni neden buralara getirdi?" dedim kıkırdayarak. Yaşadığım şok yüzünden aklım yerinde değildi. Ne yaptığımın farkında bile değildim. Tepkilerimi düşünmeden bedenim bir refleks olarak veriyordu.
Kadın sanki bir şey çözmeye çalışıyormuş gibi yüzüme uzun süre bakıp "Hiçbir şey hatırlamıyor musun?" dedi. Hemen kafamı sallayıp "Hiçbir şey hatırlamıyorum lütfen bırakın gideyim, ben en son gölde boğularak öldüm." dedim, son cümlelerimi bilerek söylemiştim ki beni deli sanıp bıraksınlar diye.
Kadının kaşları hüzün ile çatılmıştı bana bakmaya devam ederken. Arkasındaki sürgülü kapı iki yana açıldığında, içeriye uzun boylu, esmer, simsiyah saçları tepesinde küçük bir topuz yapılmış bir erkek alfa girmişti. Gelen bedeni gören beta ve omega hemen eğilip selam vermişti. Omega bir kaç saniye kafası eğik bekledikten sonra yüzünü kaldırıp "Prens'im, kardeşim hiçbir şey hatırlamadığını söylüyor. Hekimde kalbinin durduğunu söylemişti. Hekimi tekrar çağıralım lütfen." dedi. Prens dedikleri kişi önüme gelip beni baştan aşağıya süzdüğünde birden bileğimden yakalayıp içeriye girdiği sürgülü kapıya hızlı bir şekilde yürümeye başladı.
Ne olduğunu anlamaz bir şekilde beni sürüklemesine izin veriyordum. Sürgülü kapıdan çıktığımız gibi kısa bir koridordan geçip bizi dışarı çıkarmıştı. Dışarıda bizi çokta büyük olamayacak bir avlu karşılamıştı. Elimi bırakıp bana döndü sessiz bir şekilde ve vereceğim tepkileri izlemeye başladı. Etrafımda bir tur dönüp nerede olduğumuza baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐿𝑜𝑣𝑒 𝐹𝑟𝑜𝑚 𝑇𝘩𝑒 𝐹𝑢𝑡𝑢𝑟𝑒 & 𝑇𝑎𝑒𝑔𝑔𝑢𝑘
FanfictionGözlerini açtığında kendini hiç bilmediği bir yüzyılda bulur. |Omegaverse~Historical Kingdom|
