Selamlar!
Nasılsınız?
İzmir de yaşayan ya da orada yakını olan herkese çokça geçmiş olsun.
Keyifli okumalar.
....
Kıp kırmızı bir oda. Odada ki bütün eşyalar kırmızı. Kan kırmızısı. Odayı esir alan hoş bir koku var. Benim feromon kokum olan okyanus ve bahar çiçekleriyle bergamot, sandal ağacı kokusu birbirine karışmış bir üstünlük savaşına girmişlerdi hangi koku daha yoğun olacak diyerek. Kazanan belli değil. Odanın duvarlarına bile işlemiş olan koku eşitti lakin başka bir koku daha var. Başka birinin kokusu odanın duvarlarına bizim kokumuzun, kanatlarımızın altına sığınmış. Koku odunsu bir kokuydu. Bizim kokumuzdan tamamen farklıydı ve bir o kadar da tanıdık hissettiriyordu. Sedir ve tarçın ağaçlarının altında oturuyormuşum gibi buram buram geliyordu koku. Sedir ağacı ve tarçın kokusuydu bu.
Bana hiç de tanıdık gelmeyen odada birilerinin seslerini duyuyordum. Kırmızı tüllerle gizlenmiş kocaman odanın ortasındaki yataktan gelen seslerle yavaş adımlarla geniş kırmızı yatağa doğru ilerliyordum.
Sesi bana çok tanıdık gelen birisi bir şarkı söylüyordu. Şarkı da tanıdıktı lakin ne sesin sahibini ne de şarkıyı çıkarabilmiştim.
Yatağa gittikçe yaklaşırken şarkıyı söyleyen kişinin sesini daha net bir biçimde duyuyordum. Yatağın tam dibinde durduğumda etrafı kırmızı tüllerle çevrili yatağın içinde görebildiğim kadarıyla omega bir erkek ve uyuyan bir bebek vardı. Kırmızı tül, yataktaki bedenleri tam olarak görmemi engelliyor yarı opak bir görünüm sağlıyordu.
Şarkıyı dile getiren omeganın sırtı bana dönüktü önünde ise kundak da olduğunu düşündüğüm bir bebek uyuyordu. Sırtı bana dönük olan omega yatakta bağdaş kurmuş önünde ki bebeğe uyuması için şarkı söylüyordu.
"Mevsimden dolayı dağılmış solan çiçekler
Kimsesiz, bir başına ve üzgün duruyor öylece
Yıldızların bırakıp gittiği gökyüzü üzgün
Bu yüzden yağan yağmur gibi ağlıyor
Açıp solan çiçek gibi, aynı benim yüreğim gibi
Rüzgarla anlat bana
İlk kar tanesi düştüğü zaman, umarım gerçek olur dileğim
İnanıyorum ben buna, benim içten dileğim
Eğer biliyorsan özlem dolu kalbimi
Bana kesinlikle geri dön."
Kısık bir o kadar da gür olan ses, tatlı ve nahif geliyordu kulağa bu şarkıyla beraber. Bebek halinden mutlu gibi ağzını şapırdatıp iri çekik gözlerini aralamıştı.
Saçında altından çeşit çeşit toka olan, ve yine kırmızı bir hanbok giyen, sesinden de erkek bir omega olduğu belli olan kişi şarkıyı söylemeyi kestiğin de bebek yarı açık gözlerini irice açmış başındaki bedene bakmıştı şaşırmış gibi.
Taehyung ve benim kokumun hakim olduğu odada ne işlerinin olduğu anlayamamıştım doğrusu.
Bebek dudaklarını büzüp ağlar bir ifadeye büründüğünde az önce şarkı söyleyen kişi kıkırdayıp bebeği hemen kucağına almıştı. Yaptıklarını dışarıdan bir film izlemiş gibi izliyordum ve kesinlikle oradaki varlığımı hissetmiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐿𝑜𝑣𝑒 𝐹𝑟𝑜𝑚 𝑇𝘩𝑒 𝐹𝑢𝑡𝑢𝑟𝑒 & 𝑇𝑎𝑒𝑔𝑔𝑢𝑘
FanfictionGözlerini açtığında kendini hiç bilmediği bir yüzyılda bulur. |Omegaverse~Historical Kingdom|