•Chap:33; İhanetin Cezası Ölümdür Değil Mi?•

3K 369 319
                                    

Selamlar! 

Nasılsınız?

İg hesabı açtım. Biyografide ki linkten beni takip edebilirsiniz, ig: monarosa1306

Bu arada diğer bölüm final. 

Keyifli okumalar.

.....

Karşımda oturan Ji Mong'un önüne doğru ittirdim elimdeki beyaz, çiçek desenli çömleği ve küçük bir tahta sandığı. Ji Mong ona uzattığım çömleğe ve sandığa bakmış ve ardından sorgular bakışlarını bana çevirmişti. "Chaeyoung'un ailesini bulup haberdar edin lütfen. Sahip olduklarımın hepsi bu. Küllerini sarayda bulundurmam doğru olmaz. Olur da başka bir şeye ihtiyaçları olursa sağlamak için elimden geleni yaparım."

"Bunu yapmanıza hiç gerek yok aslında. Majestelerini öfkelendirmekle kalacaksınız diye endişe ediyorum." Demişti Ji Mong sakin bir sesle. Derin ve bıkkın bir nefes verip "Öldüğü ana dek ailesi için endişe edip duran bir omegaydı o kız. Dahası benden yardım istemişti... Sang Nam gibi. Majesteleri buna ses etmeyecektir." demiş ve sandığı ve çömleği alıp oturduğu yerde ayaklanan Ji Mong'a bakmıştım. Ben de ayaklandığımda, sarayın içindeki herhangi bir yerde olmamızdan dolayı yanımızdan bakanlar ve Prens Eunwoo geçmişti. Prens Eunwoo son anda Ji Mong'u fark edince adımlarını durdurmuş ve "Ji Mong!" diyerek elini omuzuna koyarak selam vermişti. 

Bakışlarım o çirkin, keyifli gülümsemesindeydi. Eunwoo bana dönüp sorgularcasına tek kaşını kaldırdığında "Chaeyoung öldü." demiştim kısık ve sert bir sesle. Prens çenesi kaldırıp bakışlarını etrafta gezdirdi umursamazca. 

"Öyle mi?"

"Böyle sakin olmamalısın. Senin yüzündendi." Demiştim kasılan çenemi zorlukla aralayarak. "'Sen' mi? Aklını kaçırmış olmalısın." Şaşkınca diyen Prensle sertçe "Pişman olacaksın. Chae'ye böyle davrandığın için... İnan ki pişmanlıktan kavrulacaksın." demiştim. Prens Eunwoo alayla kıkırdayıp sorgularcasına ona bakmama sebep oldu. Dilini dudaklarının üzerinde gezdirip ellerini beline koyarak üzerime doğru yürüdü ardından kulağıma doğru eğilip "Majestelerinin metresi olduğundan beridir dilinin ayarı da kalmadı. Değil mi?"

"M-metres?"

"Oh! Doğru, Yeon Hwa abla sana acıyıp ikinci eş olmana izin vermişti, değil mi? Benim hatam." Bakışlarım irice açtığı gözlerindeyken alayla gülümseyip yanımdan geçip gitmişti. Ji Mong tedirgince bakışlarını yüzümde gezdiriyordu. Sakin olmak adına derin bir nefes alıp Ji Mong'a hitaben "Majestelerine bundan bahsetme." demiş ve hızlıca koridorda ilerlemeye başlamıştım. 

.......

Kral'ın bakışları açılan taht salonun büyük kapısındaydı. Keyifle gülümseyip taht salonuna giren Prens Hoseok'a baktı. Prens'in arkasından gelen hadım ağanın elindeki üstü sarı bir kumaşla kapalı büyük bir kafes vardı. Kral'ın baktığı kişiye taht odasındaki bütün nazırlar ve bakanlar bakmaya başladığında Prens Hoseok her zamanki gülümsemesiyle Kral'ın önüne gelip eğilerek selam vermişti.  

"Ava gitmekten bahsettiğinizden size bir şahin getirdim."

"Oh... Şahinle ava gitmek pek eğlenceli bulduğum bir şeydir." Demiş ve eliyle üsttü örtülü büyük kafesi göstererek, ona getirmelerini sessizce emretmişti.  "Ecnebilerin bir deyişini müsaadenizle söylemek isterim." Diyen kişi tahtın iki yanında olan sıradakilerin en başında ayakta bekleyen Prens Eunwoo'ydu. Kral'a doğru dönüp konuşmuştu pek bir keyifle. "'Kardeşçe sevgi iyi niyetin esasıdır' derler. Vay canına! Bu yüzden kardeş gibisi yoktur ya! Ailedeki uyum ülkedeki uyumun habercisi değil midir zaten?" demiş ve sahte olduğu bariz bir biçimde kahkaha atmıştı. Kral Taehyung'da aynı şekilde işittiği kelamlarla sahici olmayan bir biçimde kısa bir kahkaha bırakmıştı taht salonuna. Prens Eunwoo yüzündeki gülümseme ile örtüsü açılan kafese bakışlarını çevirdiğinde yüzündeki gülümseme solmuştu. Dumura uğramış bir şekilde bakışları kafesin içindeki ölü şahindeyken taht salonunda bir uğultu boy göstermişti. Bakanlar ve Nazırların dehşet içindeki bakışları tahtın hemen önündeki kafesteydi, ölü şahinde. 

𝐿𝑜𝑣𝑒 𝐹𝑟𝑜𝑚 𝑇𝘩𝑒 𝐹𝑢𝑡𝑢𝑟𝑒 & 𝑇𝑎𝑒𝑔𝑔𝑢𝑘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin