•Chap:32; Sakın Beni Takip Etmeyin•

2.9K 361 415
                                    

Seelamlar!!

Aman tanrım 60K!!(⊙o ) Daha üç bölüm önce 50k oluşumuzu kutluyorduk. Ah! Hayır ağlamıyorum.

Bu arada bölüm sonundaki sorulara herkesin cevap vermesini istirham ediyorum.

Wp grubuna gelmek isteyenler dm!!

Keyifli okumalar.

.....

Güzel bir hava hakimdi Songak'a. Yaz mevsimine yeni girmiş olmamıza rağmen hava çok güzeldi. Etraftaki kuşların cıvıltı sesleri net bir şekilde duyuluyordu. Derin bir nefes almış, aldığım kokuyla huzurla dolmuştum. Ayağımın altında ezilen çakıl taşlarının ve rüzgarla sallanan ağaç yapraklarının sesi ahenkliydi. Bakışlarım sarayın içindeki göle düştüğünde, birkaç gündür sürekli olduğu gibi şimdi de başım dönmüş, ani kusma isteği gelmişti. Mide bulantılarım beni zorlamaya başlamıştı fakat şu an bunu umursayacak değildim. Yanımdaki, ellerini arkasında birleştirerek yürüyen Kral ile önemli bir hususta konuşmam gerekiyordu. Arkamızda bizi takip eden hadım ağalar ve hizmetçilerle ne kadar gizli olursa o kadar gizli bir konuşma yapacaktık.

"Seni dinliyorum." Deltanın işittiğim kalın sesiyle bakışlarımı gölden çekip ellerime, Taehyung'un bana verdiği yüzüğe çevirmiştim. "Majesteleri... Bunu size nasıl anlatabilirim bilmiyorum." Derin bir nefes alıp "Merhum Kral'ı kimin zehirlendiğini öğrendim." demiştim kısık bir sesle arkamızdakilerin bizi duyma ihtimalinden korkarak. Deltanın afallayan ifadesiyle "Kraliçe'nin, Merhum Kral'ı zehirlenmesi için kullandığı hizmetçi ile görüştüm. Omeganın ismi Im Sang Nam. Kendisi anlattı çaya ökseotu karıştırdığını. Bunu sadece kendisi ve Kraliçe biliyormuş." demiştim. Taehyung'un bana döndüğünü hissettiğimde ben de ona dönmüştüm. Çatık kaşlı, sert ifadesine baktım. "Bu omegayı nereden buldun sen? Emin misin Kraliçe'nin yaptığından?" Sorgularcasına çıkan sesiyle, kafamı onaylar anlamda sallayıp "Eminim. Benim üzerime attıkları bu suçun Kraliçe'ye ait olduğundan. Omega bana hizmet etmek için odama geldiğinde bana çayları hazırlayıp Kral'a götürmemi söyleyen o omega olduğunu anladım. Ölüm tehditleri aldığından yapmış. Zavallı kızın başka seçeneği yokmuş ben de eve gitmesine izin vererek konuşmasını sağladım." Sahiden de başka seçeneği yoktu. Bir köle olarak hayatta kalmaya çalışıyordu sadece o. Beni zehirlemeye çalıştığını tabii ki de söylemeyecektim. Zorla yaptığı bir şeyin üzerinde kalmasına izin vermezdim. Bana yapılan bir şeyin, özellikle de ne kadar kötü bir şey olduğunu öğrendiğim bir şeyin başkalarına, başkasına yapılmasına göz yumamazdım.

Taehyung tek kaşını kaldırdı. "O zaman, senin Kraliçe'den emir aldığını söyleyerek Yeon Hwa'yı cezalandırabilirim. O omeganın tanıklığı bir şeyi değiştirmez. Herhangi bir köleye bakanlar inanmaz. Özellikle de Kraliçe Hwangbo hanesine mensup biriyse. Lakin senin tanık olduğunu söylersek, benim zevcem olduğundan inanmak zorunda kalırlar ve kimse sana dokunmaz." Dediğinde kaşlarımı çatarak başımı onaylar anlamda salladım. Aslında mantıklıydı dedikleri. Benim ifademle, bir kölenin ifadesi aynı değerde değildi. 

Birden aklıma gelen şeyle bakışlarımı, gölü izleyen eşime çevirmiştim. Zihnimde yankılanan omeganın 'Size diyebileceğim tek şey, Ana Kraliçe'nin oğullarından birisi öz evladı değil ve Kral'ın Shinju'daki Kang ailesine verilmesinin ve Goryeo'da sevilmemesinin bir sebebinin olduğudur.'  cümleleriydi. Neden böyle bir şey demişti? Kral'ın annesi gerçekten de Ana Kraliçe değil miydi? O zaman bu Taehyung'un prensken yaşadıklarının nedenini açıklıyordu. "Ne düşünüyorsun? Merak etme, sen bu işi bana bırak. Ağabeyimin intikamını alacağım onlardan." Demişti delta sessizliğimden fırsat bularak. "Oh! Hiçbir şey..." Son cümlesi kafamı karıştırdığından "Onlardan mı?" demiştim.

𝐿𝑜𝑣𝑒 𝐹𝑟𝑜𝑚 𝑇𝘩𝑒 𝐹𝑢𝑡𝑢𝑟𝑒 & 𝑇𝑎𝑒𝑔𝑔𝑢𝑘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin