•Chap:10; Hemen Buradan Gitmen Lazım•

6.2K 876 416
                                        

Merhabalar efendim.

Bu bölümde :,( ve :D yaşayacaksınız.

Keyifli okumalar.

...

Havaların yavaş yavaş soğuması yüzünden giydiğim, beyaz kürke biraz daha sarılıp dün yağmur yağdığı için havanın soğukluğundan buz tutmuş zeminde dikkatli adımlarımı atmaya devam ediyordum.

Prens Taehyung'u o günden sonra bir daha görmemiştim. Ertesi gün Chaeyoung'la oradan geçerken Prenses Yeon Hwa başlarında iken hizmetçilerinin orayı temizlediğini görmüştüm. Oradan geçerken Prensesle o birkaç saniyede göz göze gelmiştik ve bana, benden tiksiniyormuşçasına olan bakışlarını unutamamıştım.

Bu karının Jeongguk ile ne derdi vardı?

"Heyecanlı mısın?" diye soran yanımdaki varlığını unuttuğum Yungyeom'du. Ne için heyecanlı olmam gerektiğini açıkçası bilmiyordum ama yine bozuntuya vermeyip "Hmm" diyerek onay vermiştim.

"Jeongguk seninle konuşmam gereken bir mevzu var. Be-"

Tam karşısında durduğumuz büyük kapı ve önünde bekleyen kafileyi görünce Yungyeom cümlesini yarıda keserek dikkatli adımlarla onlara doğru ilerlemeye devam etti. Prens Hoseok'un önüne geldiğimizde eğilerek selam verdik.  Ablamın yüzündeki gülümsemeyi görünce bende küçük bir gülümseme bıraktım ona doğru.

Her zaman arkamdan beni takip eden Chaeyoung yanıma gelip kulağıma eğilerek "Küçük Bey nereye gittiğimizi biliyorsunuz değil mi?" diye fısıldayarak sordu. Aslında dediğim gibi bilmiyordum bu yüzden de "Hayır, neyden bahsediliyor hiç bir fikrim yok." dedim. Chaeyoung şaşırmayı es geçip yine kulağıma doğru eğilerek "Kış geldiği için Prens Hoseok ve Zevcesi ile halka kışlık kıyafet ve erzak dağıtmaya gidiyoruz." dedi.

Başımı sallayarak onaylamış ve tam önümden ilerleyen Prens Hoseok'a bakmıştım. Aslında yakışıklı bir alfaydı, zeki ve iyi kalpli olduğu da belliydi ablamın böyle bir alfa ile evli olmasından mutluluk duymuştum. Chaeyoung'a dönmeden ona doğru eğilerek "Chaeyoung acaba hiç 4.Prensi gördün mü?" ağzımdan kaçan cümleler istemsizceydi fakat yine de bozuntuya vermeden Chaeyoung'un bana hem şaşkın hem de hınzır bir şekilde bakıp gülümsemesine bir şey demedim.

"Küçük Bey bunu neden soruyorsunuz yoksa... 4.Prense sevdalandınız mı?" dedi kıkırdayarak. Dediği saçmalık ile gözlerimi irileştirip bir şeyler demek için ağzımı aralamıştım fakat ne diyeceğimi bilemeden geri kapattım. Çünkü diyecek bir şeyim yoktu. Sadece o gün olanlardan sonra ne olduğunu merak etmiştim lakin bu benim üzerime düşen bir şey değildi. Sormam en başından saçmaydı.

"Ah!... Ben sizi anladım fakat üzgünüm ki Prensi hiç görmedim." dedi ve adımlarını hızlandırarak ablamın yanına gidip beni arkasında şaşkın bir şekilde bıraktı. Umarım aptalca bir şey anlammıştır.

...

Pazarda o kadar büyük bir kargaşa vardı ki hepsine yetişmek neredeyse imkansızdı. Herkes daha çok almak için birbirini itekleyip duruyordu ya da küçük çocuklar tezgahın altından altından tatlılar çalıyordu. Yanımda duran Yungyeom ve ben gelen köylülere kişi başı birer tane pirinç keki veriyorduk.

Eski Kore halkının bu kadar fakir olduğunu tarih kitaplarında okumuştum fakat kendi gözlerimle görmek beni gerçekten çok etkiledi. Buraya gelen her üstü başı yırtık köylüleri görünce, gelecekte artan yemeği çöpe attığım zamanları hatırlayıp kendi kendime kızıyordum. Yungyeom'un bana doğru eğildiğini görünce bende onun diyeceklerine dikkat kesilip bir yandan da pirinç keklerini köylülere eğilerek veriyordum.

𝐿𝑜𝑣𝑒 𝐹𝑟𝑜𝑚 𝑇𝘩𝑒 𝐹𝑢𝑡𝑢𝑟𝑒 & 𝑇𝑎𝑒𝑔𝑔𝑢𝑘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin