Selamlar!
Nasılsınız?
Önceki bölüm bok gibiydi sanırım... Kim ne oy vermiş ne de yorum yapmış. Üzüldüm açıkçası.
35k dedim ama bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim ncnfnfbfh. Smut değil ama uzuuun bir bölümle geldim ilk defa bu kadar uzun yazdım bu kitaba. Artık oy ve yoruma boğarsınız beniiiiii
Smut için nasipte varsaaa...
Keyifli okumalar.
......
Odamdaki bakır aynalı masamın önünde oturmuş yaptığım güzel, yarım topuza toka takıyordum. Uzun zaman sonra izin günümdü ve gidecek bir yerim vardı. Saraya geldiğimden beri ilk defa izin günümde, biri beni bir yere davet etmiş, bir yere gitmek için özenle hazırlanıyordum. İzin günlerim genelde haftanın getirdiği yorgunluğu atmak için dinlenmekle geçiyordu.
Yüzümde çok hafif bir makyaj, yarım topuzumda ise Taehyung'un bana verdiği naif gümüş toka vardı. Kulaklarımda küçük pembe çiçekleri olan bir küpe üzerimde ise bebek mavisi cübbesi olan lacivert işlemeli bir hanbok vardı. Eteği yine uzun ve kabarıktı rengi ise kar beyazıydı. Buraya ilk geldiğimde ne kadar bu tarz giyinmeyi garipsesem de artık alışmış hatta sevmeye başlamıştım. İçinde güzel olduğumu hissediyordum. Omegam rahat ve huzurluydu aynı benim gibi. Kasıntı durmuyordu üzerimde sanki en başından beri ait olduğum kimlik bu gibiydi.
Derin bir nefes almış, dudaklarıma sürdüğüm nar özünden yapılmış dudak kremini dudaklarımı birbirine bastırarak iyice yedirmiştim.
Aslında heyecanlıydım da. Onun ne diyeceğini bilmiyordum, felaket merak ediyordum. Ve söylemesini istediğim, umduğum bir şey vardı. Uzun zaman önce eş olduğumuzu öğrenmiştik lakin ben ondan uzak durmuş kalbime kilit vurmuştum. Çünkü korkuyordum. Hala korkuyordum onun taht kavgasına girmesinden, hüküm etmek için sayısız insanın canını alacağından deli gibi korkuyor ve istemiyordum.
Onda fark ettiğim en büyük şey ise bir tek zaafının olmasıydı. O da bendim. Delta olmasına rağmen bana zarar gelmesi ihtimali yüzünden bir hainin önünde diz çökmüş emri altına girmişti. Ne olursa olsun, onu sadece ben iyileştirebilir yardım edebilirdim. Gurumu okşuyor gibi görünse de deltası, omegam için her şeyi yapmaya razıydı. Benim için diz çökmeye hatta kardeşlerinin canını almaya bile ki bunu biraz geç fark etmiştim. Lakin bundan sonra onun omegası olduğumu unutmayacak, kanatlarımın altında muhafaza edecektim. Elleri zehirli olsa bile, bana tutunmasına izin verecek, kanatlarımı kendi kanatları gibi kullanmasına göz yumacaktım.
Gözlerim aynada kızarmış yanaklarıma değdiğinde aklıma gelen dünkü konuşulan şeyler yüzünden tek bir noktaya odaklanmıştı. Kral Minjae, Prens Hoseok'un dolaylı yoldan hain olduğunu söylemişti. Peki ama bu ne kadar doğruydu? Yine bir kurmaca mıydı? Fakat bunlardan daha garip olan şey ise taht salonundan çıktığımızda Prens Hosoek'un dediği şeylerdi.
Ben ona "Kralı kim neden böyle adi bir şekilde öldürdü? Umuyorum ki bunu yapan kişi de aynı şekilde acılı bir şekilde ölür." demiştim. Sözlerimde ona karşı bir itham yoktu. Sadece anın getirdiği duygularla konuşmuştum fakat Prens Hoseok "Ben kötü biri değilim. Ne yaptıysam sevdiğim ve sevdiklerim, insanlarım için yaptım." diyerek beni uzun süreli bir şaşkınlığa sokmuştu. Bütün bunlar ne demek oluyordu? Sevdikleri için mi?
Kafamı olumsuzca sallayıp değişen odamın penceresinden görünen sarayın yeşillik dolu bahçesine bakmış ardından da ayağa kalmıştım. Artık gitmek için yola koyulsam iyi olurdu onu bekletmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐿𝑜𝑣𝑒 𝐹𝑟𝑜𝑚 𝑇𝘩𝑒 𝐹𝑢𝑡𝑢𝑟𝑒 & 𝑇𝑎𝑒𝑔𝑔𝑢𝑘
FanfictionGözlerini açtığında kendini hiç bilmediği bir yüzyılda bulur. |Omegaverse~Historical Kingdom|