•Chap:25; Halen Beni Seviyor Musunuz?•

6K 588 1.1K
                                        

Selamlar!

Nasılsınız?

Aranızda Taehyung beyciyimizi sevmeyenler varmış. Seçin birini bakalım kim kimi tutuyor. Ama lütfen yapın olur muuu???

TeamGguk;

TeamTae;

Uyarı yapmayı sevmiyorum, gördüğünüzde şaşırın ya da hissedin gelecek olan şeyi istiyorum ve bu yüzden de bundan sonra uyarı yapmayacağım. Kitabın yetişkin içerik olduğunu zaten biliyorsunuz ki ben o işareti koyarak bu uyarıları en başta yapmış oluyorum. Bu ilk ve son olsun (¬‿¬)

Uyarı! Bu bölümde cinsel içerik vardır.

Keyifli okumalar.

....

Kral Jeongjong'un saltanatının üçüncü senesi, sene 948 

"Küçük Bey! Küçük Bey!" Arkamdan gelen Chaeyoung'un hızlı adımları ve bağırışıyla o tarafa dönmüştüm. Taehyung'un beni bırakıp gittiği o küçük bahçedeydim, üç yıldır her gün olduğu gibi. Taehyung'un yeni başkent için saray inşasına mesul olmaya gittiğini Prens Jimin'den öğrenmiştim bir şekilde. Üç yıl boyunca hiç buraya Damiwon'a uğramamış, beni görmeye gelmemişti. 

Onu beklerken her günüm sanki daha da acı verici oluyordu.

Chaeyoung'a dönüp, yaşanmışlıkların getirdiği bir olgunlukla, sakin bir sesle "Artık koşma demiştim." dedim. Chaeyoung ise hala o çocuksu heyecanıyla yerinde kıpır kıpırdı. Kocaman bir gülümsemesine bakıp, sakin bir ifadeyle söylenmiştim. "Kıdemli saray hanımısın artık. Ağır başlı olmalısın." Chaeyoung elini önemsiz dercesine sallayıp yüzündeki gülümsemeyle "Hemen gelmelisiniz. Hoş bir konuğumuz var." demişti.

"Hoş bir konuk mu?"

"İki senedir uzaklarda olduğundan elbet hoş karşılanmalı." İki senedir uzakta mı? Yoksa o mu?

Birden bacaklarıma yüklenip saraya doğru koşmaya başladım. Onu bu sefer de göremezsem bir daha hiç göremezdim.

....

Sarayın içine girip misafirleri ağırladığım odanın önüne gelmiştim. O gittiğinden beri hazır hissediyordum bu yüzden de ikili ahşap kapıyı açarken tereddüt dahi etmemiştim. Kapıyı açıp içeriye girdiğimde, geniş pencerenin önünde zırhı ile ellerini arkasında bağlayıp dışarıyı izleyen bedeni gördüm.

Hayal kırıklığı ile bir nefes verdiğimde, yaşadığım duyguyu yüzüme yansıtmadım hatta dudaklarımda küçük bir gülümseme yer edinmişti. Pencere önündeki bedenin yanında geldiğimde doksan derece eğilip selam vermiştim. Bana dönen bakışlarını hissediyordum. Prens Yeonjun bana dönüp gülümsediğinde, "Uzun zaman oldu." diyerek odadaki sedire oturmuştu. 

"Uzun zaman oldu."

Hızlıca ona sıcak çay servisi yaptığımda eliyle çaprazını gösterip "Otursana." demişti. Çaprazına yavaşça oturup gözlerini kapayarak çayını içen Generale bakmıştım. Yıllar onu bir hayli göze hitap eder hale getirmişti. Taehyung'u andıran yüzü daha keskin bir hal almış, uzun siyah, gür saçları uzamıştı. Atar topar Damiwon'a geldiği daha üzerinden çıkarmadığı tozlu zırhıyla belli oluyordu. Memnun bir ifadeyle çayı yudumladıktan sonra "Sırf bu çayı içebilmek için herkesten iki gün erken gelmiştim aslında. Ne var ki Baek ağabeyimin kabrinin yanından geçerken yanına uğramaktan kendimi alamadım. " diye konuşan Generalle "Bunu yapmanıza sevindim." demiştim tebessümle.

İfadesi heyecanlı bir hal aldı. "Yengeme de gururla gösterdim. Ondan daha çok iş başardım diye." Kısık sesle kıkırdamıştım, karşımdaki alfanın tatlılığına. "Başkomutansınız artık. Biraz çocukluk ettiğini düşünmüyor musunuz?" Yeonjun birden durgun bir biçimde "Yokluğumda saraydan ayrılmış olabilirsin diye korkmuştum." dediğinde, sanki küçük kardeşimle konuşuyormuş gibi sesimi inceltip "Kalkıp nereye gidebilirim ki?" demiş ve gülümsemiştim. 

𝐿𝑜𝑣𝑒 𝐹𝑟𝑜𝑚 𝑇𝘩𝑒 𝐹𝑢𝑡𝑢𝑟𝑒 & 𝑇𝑎𝑒𝑔𝑔𝑢𝑘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin