Derin bir konuyu açıklamaya geldiklerinde büyük bilgeler arasında bir deyim vardır: Sözlerine "Bir kısım açıklıyorum ve iki kısım gizliyorum" ile başlarlar. Bilgelerimiz kelimeleri gereksizce sarf etmemeye çok dikkat ettiler, şöyle tavsiye ettiler, "Söz bir kayadır; sessizlik iki kayadır." Bunun anlamı şudur; eğer değeri bir kaya olan paha biçilmez bir sözünüz varsa bilin ki onu söylememek, iki kaya değerindedir. Bu, geçerli bir doyum almadan gereksiz sözler sarf edenler veya etrafındakilerin gözünde latife etmiş olmak için kullananlardan bahsetmektedir. Bu kişilerin sözlerini çalışanlar tarafından da bilindiği gibi, bilgelerimizin gözünde, bu kesinlikle yasaklanmıştı. Dolayısıyla, onların bu bilinen deyimlerini anlamaya dikkat etmeliyiz.
İlmin Üç Tür Gizliliği
Manevi çalışmanın sırları üç kısma ayrılır. Her kısmın gizlilik için kendi nedenleri vardır. Bunlara şu isimler verilir: 1. Gereksiz 2. İmkânsız 3. Yaradan'ın düşüncesi O'ndan korkanlarladır Bu ilimde, bu üç kısmın incelenmesinin uygulanmadığı küçücük bir bölüm bile yoktur ve bunları teker teker açıklayacağım.
1. Gereksiz Bu, açıklanması bir fayda sağlamayacak anlamına gelir. Elbette, bu öyle büyük bir kayıp değildir çünkü burada "ne olmuş yani" olarak tanımlanan hareketlere karşı uyarmak için, sadece aklın arılığı söz konusudur, yani bunu yaptıysam ne olmuş bunda bir kötülük yok ki anlamında. Ancak şunu bilmelisiniz ki, bilgelerimizin gözünde "ne olmuş yani" en kötü yozlaştırıcı olarak nitelendirilir. Bunun nedeni, dünyadaki tüm yıkıcı insanların, geçmişteki ve gelecektekilerin, "ne olmuş yani" türünden insanlar olmasıdır. Bu, kendilerini ve başkalarını gereksiz şeylerle meşgul ettikleri anlamına gelir. Dolayısıyla, bilgeler, gereksiz şeyleri ifşa etmemesi için yol yordamında dikkatli olduğuna emin olmadıkları hiçbir öğrenciyi kabul etmezlerdi.
2. İmkânsız Bu, onların yücelik ve maneviyatlıklarından dolayı, dilin onları niteliklerine dair herhangi bir şeyi söylemeye mecbur edemeyeceği anlamına gelir. Dolayısıyla, bunları kelimelerle giydirme teşebbüsü maneviyat çalışanları sadece yanlış yönlendirebilir ve hatalı bir yöne çevirebilir ki bu günahların en büyüğü sayılır. Bu nedenle, bu konularda herhangi bir şeyi ifşa etmek için Yukarıdan izin gerekir. Kabala ilminin gizliliğinin ikinci kısmı budur. Ancak, bu izin de açıklama gerektirir.
Yukarıdan İzin
Bu, Raşbi'nin Sözlerine Kapı kitabında ve Ari'nin Zohar, Paraşat Mişpatim'in 100. sayfasında açıklanmaktadır. Şöyle yazar: "Bilin ki erdemlilerin ruhlarının bazıları, Saran Işık türündendir ve bazıları da İçsel Işık türündendir. Ruhları, saran Işık türünden olanlar, manevi çalışmanın sırlarından, gizleyerek ve üstü kapalı anlatma yoluyla bahsetme gücüne sahiptirler. Böylece, onların sözleri sadece bunları anlamaya layık kişiler tarafından anlaşılır. Kabalist Şimon Bar-Yohai'nin (Raşbi) ruhu Saran Işık türündendi. Dolayısıyla, sözcükleri kıyafetlendirme ve onları pek çok kişiye anlatsa bile, sadece anlamaya layık olanların anlayacağı şekilde öğretme gücüne sahipti. Bu nedenle, ona Zohar Kitabı'nı yazma "izni" verilmişti. "Bu ilimde bir kitap yazma izni, ilimde kesinlikle ondan daha usta olmalarına rağmen, onun öğretmenlerine veya onlardan önce gelenlere 'bahşedilmemişti.' Bunun nedeni onların Kabalist Şimon Bar-Yohai (Raşbi) gibi konuları kıyafetlendirme güçleri olmamasıydı. 'Yohai'nin oğlu yolunu nasıl koruyacağını biliyordu' sözlerinin anlamı budur. Şimdi Raşbi'nin, her aklın onun sözlerini anlayamayacağını yazdığı gibi, Zohar Kitabı'ndaki büyük gizliliği de anlayabilirsiniz." Özünde onun sözleri: Gerçeğin ilmindeki konuları açıklamak Kabalist bilgenin yüceliğine veya küçüklüğüne bağlı değildir. Tersine, kendisini buna adamış bir ruhun aydınlanmasıyla ilgilidir; bu ruhun aydınlanması Yukarıdan Yüce İlmi ifşa etmek için "izin verilme" olarak kabul edilir. Dolayısıyla, bizler bu izin ile ödüllendirilmemiş kişilerin, bu ilimde açıklamalar yapmaması gerektiğini öğreniyoruz, zira kişi, bu zor konuları öğrencileri başarısızlığa uğratmayacak şekilde, uygun kelimelerle kıyafetlendiremez. Bu nedenle, gerçeğin ilminde Raşbi'nin Zohar Kitabı'ndan önce gelen bir tek kitap bile bulamadık, zira ilmin ondan önceki tüm kitapları, ilmin yorumlaması olarak sınıflandırılmaz. Bunun yerine, bunlar sadece onun sözlerini anlamaktan uzak, bilgi arayanlar tarafından da bilindiği gibi, herhangi bir sebep sonuç sırası olmayan imalardır. Şunu da eklemeliyim; kitaplardan ve yazarlardan anladığım kadarıyla Raşbi ve onun öğrencilerinin, Zohar'ın yazarlarının zamanından Ari'nin dönemine kadar, Zohar ve Tikunim (ıslahlar) kelimelerini Ari gibi anlayan bir tek yazar bile yoktu. Bu ilimde, onun döneminden önceki bilge Ramak'ın (Kabalist Musa Kordovero) kitapları da dâhil tüm derlemeler basit ipuçlarıydı. Raşbi'yle ilgili söylenenler, Ari'nin kendisiyle ilgili de söylenmeli – yani ilmin yorumlarını açıklamak için ondan önce gelenlere Yukarıdan izin verilmemişti ve ona verilmişti. Ayrıca bu, herhangi bir yücelik veya küçüklük ayrımı yapmaz, zira ondan öncekilerin erdemliliklerinin Ari'den daha yüce olması mümkün, ancak onlara bunun için izin verilmemişti. Bu nedenle, gerçek ilme ilişkin açıklamalar yazmaktan kaçındılar, sadece birbiriyle hiçbir bağlantısı olmayan kısa ipuçlarına razı oldular. Bu yüzden, Ari'nin kitapları dünyada ortaya çıkmaya başladığından beri Kabala çalışan herkes, bu ilimle ilgilenenler arasında da bilindiği gibi, Ramak'ın ve Ari'den önce gelen tüm ilk ve yüce kişilerin kitaplarından ellerini çektiler. Bu kişiler manevi yaşamlarını tamamen Ari'nin yazılarına bağladılar, öyle ki ilmin doğru yorumları kabul edilen gerekli kitaplar, sadece Zohar Kitabı, Tikunim ve bunlardan sonra gelen Ari'nin kitaplarıdır.
3. Yaradan'ın Düşüncesi O'ndan Korkanlarladır Bunun anlamı, manevi çalışmanın sırlarının sadece O'nun İsmi'nden korkanlara, O'nun Şanı'nı kalpleri ve ruhlarıyla tutanlara ve asla küfür etmeyenlere ifşa edildiği anlamına gelir. İlmin gizliliğinin üçüncü kısmı budur. Gizliliğin bu kısmı en katı olandır zira, ifşanın bu türü pek çoğunu başarısızlığa uğratmıştır. Bunların arasından, kendileri ve diğerleri için bedensel faydalar sağlamak isteyen, değersiz öğrencilerin elinden çıkmış, bozulmuş ilim kullanan, kurnazlıkları ve gizemleriyle ruh avlayan tüm baştan çıkarıcı, dedikoducu ve "nesnel" Kabalistler çıkar. Dünya bundan fazlaca acı çekti ve hâlâ da çekmekte. Gizliliğin kökünün, sadece bu kısım olduğunu bilmelisiniz. Buradan itibaren bilgeler öğrencileri sınamak için haddinden fazla katı oldular, şöyle dedikleri gibi (Hagiga 13); "bölümlerin başı sadece baş hâkime verilir ve kalbi endişeli olana," ve "Maase Bereşit çiftler arasında keşfedilmeyecek, Merkava da yalnız keşfedilemeyecek." Bunun gibi pek çok örnek var ve bu korkunun tümü yukarıdaki neden yüzündendir. Bu nedenle, bu ilimle ödüllendirilen az kişi vardır ve tüm test ve sınavlardan geçenler bile, o üç kısımdan herhangi bir şey ifşa etmeyeceklerine dair en büyük yeminleri verirler. Sözlerimi yanlış anlamayın, burada ilmin gizliliğini üç kısma ayırdım. Gerçeğin ilminin üçe ayrıldığını demek istemiyorum. Tersine, bu üç kısmın ilmin her bir detayından kaynaklandığını anlatmaya çalışıyorum, zira bunlar her zaman bu ilme uygulanmış araştırmanın üç yaklaşımıdır. Bununla beraber, burada şunu da sormamız lazım; "Eğer ilmin gizliliğinin değişmezliği bu kadar sıkı ise, bu ilimdeki binlerce derleme nereden alındı?" Cevap şu ki, ilk iki kısım ile son kısım arasında bir fark vardır. Yukarıda açıklanan nedenden dolayı, öncelikli sorumluluk, sadece yukarıdaki üçüncü kısımda yatar. Ancak, ilk iki kısım sürekli kısıtlama altında değildir. Bunun nedeni, bazen "gereksiz" olan bir konunun tersine çevrilmesidir, bir sebepten gereksiz olmaktan çıkar ve gerekli hâle gelir. Ayrıca, "imkânsız" kısmı bazen imkânlı hale gelir. Bu, iki sebepten dolayı böyledir: Ya neslin gelişiminden dolayı ya da Raşbi ve Ari'ye ve küçük ölçüde onlardan önce gelenlere de olduğu gibi, Yukarıdan izin verildiği için. Bu ilimde yazılmış olan tüm gerçek kitaplar, bu izlenimlerden ortaya çıkar. "Bir kısım ifşa ediyorum ve iki kısım gizliyorum" sözleriyle bunu demek isterler. Bu söyledikleri, kendilerinden önce gelenler tarafından keşfedilmemiş, yeni bir şey ifşa ettikleri anlamına geliyor. Bu nedenle sadece bir kısım ifşa ettiklerini, yani üç kısım gizliliğin ilk kısmını ifşa ettiklerini ve iki kısmını gizli bıraktıklarını ima ediyorlar. Bu, o ifşaya neden olan bir şeyin olduğunu gösteriyor: Ya "gereksiz", "gerekli" formunu aldı, ya da "Yukarıdan izin" bahşedildi, yukarıda açıkladığım gibi. "Bir kısım gizliyorum" deyiminin anlamı budur. Bu makaleleri okuyanlar benimkinden önceki herhangi bir kitapta katıksız içeriğiyle böyle arı bir şekilde sunulmamışsa, bunların yeni icatlar olduğunu bilmeliler. Bunları, bu konuda kendisine yetki verilmiş olan öğretmenimden ağızdan ağza aldım, yani o da kendi öğretmenlerinden ağızdan ağza aldı. Ve bunları tüm gizlilik ve ihtiyatlı koşullar altında almama rağmen, "Hareket Zamanı" makalemde sunduğum gereklilikten dolayı, "gereksiz" kısım benim için değişmiş oldu ve "gerekli" hale geldi. Bu yüzden, yukarıda açıkladığım gibi bu kısmı, tam izinle ifşa ettim. Ancak, diğer iki kısmı emredildiğim şekilde tutacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kabala Bilimi
SpiritualNeden buradayız? Gelecekte bizi neler bekliyor? Acı çekmekten kurtulup nasıl kendimizi huzurlu ve güvende hissederiz? Bunlar hepimizin cevaplamak isteyeceği sorular. Kabala ilmi bu ve daha pek çok soruya cevap verir. Kabala, bizim her soruyu sormam...