Atalarımızın Mısır'da yedikleri o ekmek. Matza19 yemenin ıslahı (sevabı) acele gelecek kaçış ilgili olarak halka Mısır'dan ayrılmadan önce verilmişti. Ardından Matza yemenin sevabı onlara hâlâ kölelerken verildiği ve sevabın amacının kurtarılış zamanı olduğu zira aceleyle ayrıldıkları söylenir.
Bu nedenle Mısır'da çıtır yufka ekmeği (Matza) yenildiğini bugün bile hatırlamaktan hoşlanıyoruz çünkü bizler de gurbette esir edilmiş gibiyiz. Ayrıca bu Sevap ile yakında bizim günlerimizde olacak olan kurtuluşu genişletmeyi hedefliyoruz, tıpkı atalarımızın Mısır'da yediği gibi.
Bu yıl burada – önümüzdeki yıl özgür. Yukarıda bu Sevabı hedefleyerek, Mısır'daki atalarımızın Matza'yı yiyerek Sevabı gibi, kaderimiz olan garanti edilmiş kurtuluşu, uyandırabiliriz yazılmıştır.
Bizler köleydik... yazıldığı gibi "Kötülükle başlar övgüyle biter." Kötülükle ilgili olarak bir Kabalist ve Şumuel ihtilaftaydılar: Kabalist önce "başlangıçta atalarımız putperestti," dedi ve Şumuel önce "Bizler köleydik," dedi. Uygulama Şumuel'i izliyor.
Bu ihtilafı anlamamız lazım. "kötülükle başlar övgüyle biter" in nedeni şöyle yazıldığı gibidir "ışığın karanlığı geçtiği kadarıyla." Dolayısıyla, kötülük olgusunu hatırlamalıyız, yani onun vasıtasıyla Yaradan'ın bize iyiliğinin derin bilgisini edinebiliriz.
Tüm başlangıcımızın sadece kötülük içinde olduğu biliniyor, zira "hiçlik varoluştan önce gelir." Bu nedenle "vahşi merkebin sıpası insanda doğar." Ve sonunda, insan şeklini alır. Bu, Yaratılış'taki her elemente uyar ve bu ulusun da kökenindeydi.
Bunun nedeni, Yaradan'ın Yaratılışın varlığını yoktan meydana getirmesidir. Dolayısıyla, daha önce hiçlikte olmayan hiçbir yaratılış yoktur. Bununla beraber, bu hiçliğin yaratılıştaki her elementte belirgin bir formu vardır, çünkü realiteyi dört türe, cansız, bitkisel, hayvansal ve konuşan, böldüğümüzde cansızın başlangıcının tamamen hiçlik olduğunu görüyoruz.
Ancak, bitkiselin başlangıcı tamamen hiçlik değildir, sadece önceki formudur, ki kendisiyle kıyaslandığında hiçlik kabul edilir. Ve dikme ve çürüme konusunda, ki bunlar her tohum için geçerlidir, cansızın şeklinden alınmıştır. Ayrıca, hayvansal ve konuşanın hiçliğiyle de aynıdır: bitkisel form hayvansala göre hiçlik sayılır ve konuşana göre hayvansal form hiçlik sayılır.
Bu nedenle, makale bize insanın varoluşundan önceki hiçliğin hayvansal form olduğunu öğretir. Bu yüzden şöyle yazılmıştır, "vahşi merkebin sıpası insanda doğar", zira her bireyin hayvansal koşulda başlaması gerekliliktir. Ve şöyle yazılmıştır, "İnsan ve hayvan Senin esirgediklerindir, Tanrım." Ve, bir hayvana varlığını sürdürmek ve amacını gerçekleştirmesi için her şey verilmiştir ve O insanın varlığı ve amacını gerçekleştirmesi için de her şeyi sağlar.
Dolayısıyla, kendi hazırlıkları bakımından insanın hayvana üstünlüğünün nerede olduğunu anlamalıyız. Gerçekten de bu onların arzularında ayırt edilmiştir, zira insanın arzuları elbette hayvanınkinden farklıdır. Ve bu ölçüde, Yaradan'ın insanı kurtarması ile hayvanı kurtarması farklıdır.
Dolayısıyla, tüm inceleme ve araştırmalardan sonra, hiçbir hayvan türünde var olmayan ve insanın arzularındaki tek gerekliliğin Tanrısal Dvekut'a (tutunma) doğru uyanış olduğunu görüyoruz. Sadece insan türü bunun için hazır ve başka hiçbiri değil.
Bunu insan türünün varlığındaki tüm meselenin O'nun manevi çalışmasına özlem duymak için ona nakşedilmiş hazırlıkta olduğu ve hayvana üstünlüğü izler. Ve pek çokları zanaatkârlık ve politik hareketlerdeki zekânın bile büyük bir bilgelikle hayvanlar âlemindeki pek çok elementte bulunduğunu söylemiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kabala Bilimi
SpiritualNeden buradayız? Gelecekte bizi neler bekliyor? Acı çekmekten kurtulup nasıl kendimizi huzurlu ve güvende hissederiz? Bunlar hepimizin cevaplamak isteyeceği sorular. Kabala ilmi bu ve daha pek çok soruya cevap verir. Kabala, bizim her soruyu sormam...