KALITSAL SERVET

2 0 0
                                    

İlk nedenin sebebi ilk maddesi olan kaynaktır. İnsan varoluştan varoluş olarak yaratılmıştır, yani atalarımızın akıllarından. Dolayısıyla, belli bir ölçüye kadar bir kitaptan kopyalamaya benzer. Bu, babalar ve atalar tarafından kabul edilmiş ve edinilmiş aşağı yukarı tüm hususların burada da kopyalandığı anlamına gelir.

Ancak fark soyut bir formda olmalarıdır tıpkı çürüyüp önceki şeklinden sıyrılmadan yayılmaya hazır olmayan tarlaya atılmış buğday gibi. İnsanın ondan doğduğu bir damla meni durumunda da aynıdır: onda da atalarının şekillerinden eser yoktur sadece soyut güç vardır.

Atalarında olgular olan aynı fikirler neyi neden yaptığının hiç farkına varmadan, kişide "içgüdü" ve "alışkanlık" denilen eğilimlere dönüşür. Gerçekten de tıpkı atalarımızdan bize maddesel mirasın geldiği gibi onların manevi kazanımları ve ilgilendikleri tüm olgular (kavramlar) da nesilden nesle geçen gizli güçlerdir.

Ve buradan da insanlarda gördüğümüz türlü türlü eğilimler yüzeye çıkar, örneğin inanma ya da eleştirme eğilimi, maddesel bir yaşam kararı verme ya da sadece fikirleri arzulama eğilimi, arzusuz bir yaşamı hor görmek, cimrilik, esneklik, küstahlık, utangaçlık vs.

İnsanlarda görülen tüm bu resimler edindikleri kendi özellikleri değildirler sadece atalarından onlara miras yoluyla verilmişlerdir. Beyinde bu kalıtımların bulunduğu özel bir yerin varlığı bilinmektedir. Bu yer "medulla oblongata" (sürdürülmüş-uzatılmış beyin) ya da "bilinçaltı" olarak adlandırılır ve tüm eğilimler burada ortaya çıkar.

Fakat, atalarımızın tecrübeler vasıtalarıyla edindikleri mefhumlar bizde sadece eğilimler olarak ortaya çıktığından tıpkı yalnızca yeni şekiller almaya layık potansiyel güçlere sahip, önceki şeklini çıkartarak çıplak kalan toprağa atılmış buğday gibi sayılırız. Bizim maddemizde bu eğilimler olguların şekillerini giydirirler. Bu ilk madde olarak değerlendirilir ve "kaynak" denilen öncelikli faktördür. Kaynağın içinde "atalara ait kalıtım" olarak tanımlanan dedelerden miras kalan eşsiz eğilimlerin tüm güçleri bulunur.

Bu eğilimlerin bazılarının negatif formda geldiğini akılda tutun, yani atalarda bulunanların tam zıtları olarak. Bu yüzden şöyle demişlerdir: "Babanın kalbinde saklı olan her şey oğlunda açıkça ortaya çıkar."

Bunun sebebi yeni bir şekil almak için kaynağın ilk şeklini çıkartmasıdır. Dolayısıyla, atalarının mefhumlarının şekillerini kaybetmeye neredeyse yakındır, tıpkı toprakta çürüyen buğdayın buğdayda var olan şekli kaybetmesi gibi. Bununla beraber, yine de diğer üç faktöre bağlıdır.

ÇEVRENİN ETKİSİ

İkinci neden değişmeyen, kaynağın kendi özelliğiyle ilgili doğrudan sebep ve sonuç hareketidir. Yani, toprakta çürüyen buğday ile açıklığa kavuşturduğumuz gibi, kaynağın içinde bulunduğu çevre, toprak, mineraller ve yağmur, hava ve güneş uzun ve aşamalı bir süreçte, durumdan duruma geçip olgunlaşana dek ekimi uzun sebep ve sonuç zinciri ile etkilerler.

Ve kaynak önceki şekline geri döner ancak kalite ve miktarda farklı olarak. Genel özelliklerinde tamamen değişmeden kalırlar; bu yüzden ondan ne yulaf ne de tahıl çıkar. Ancak, özel niteliklerinde miktarda değişirler, zira bir saptan bir ya da iki düzine sap çıkar ve kalitede de aynı çünkü buğdayın ilk şeklinden ya daha iyi ya da daha kötüdürler.

Burada da aynıdır: "kaynak" olarak insan bir çevreye yerleştirilir, yani topluma. Ve ister istemez ondan etkilenir tıpkı buğdayın çevresinden etkilendiği gibi zira kaynak sadece ham bir formdadır. Bu yüzden çevreyle ve toplumla sürekli ilişki vasıtasıyla kişi sebep ve sonuç şeklinde tek tek birbirini izleyen durumlar zinciriyle yavaş yavaş etkilenir.

Kabala BilimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin