KABALA İLMİNE GİRİŞ MAKALESİNİN AÇIKLAMASI

3 1 0
                                    

DİREKT IŞIĞIN DÖRT SAFHASI

Öğrenme "Yaradan'la varlıklar arasındaki bağ" denilen izlenimle başlar, zira Yaradan'ın Kendisiyle konuşmadığımıza göre O'nu edinemeyiz. Bunun yerine, "Sizi hareketlerinizden biliriz" denir, yani edinim sadece O'ndan uzanan eylemlerdedir.

Bu bağ ayrıca "Yaratılışın amacı" olarak da adlandırılır. Bilgelerimiz O'nun arzu ve amacının O'nun varlıklarına iyilik yapmak olduğunu algıladılar. Dolayısıyla, evrimin düzeni bu izlenimden kökü BYA dünyalarının içselliğinden uzanan Adam HaRişon olan ruhlara ulaşana dek başlar.

Mecazi olarak söylemek gerekirse, Yaradan varlıklarına iyilik yapmak istediğinde onlara 100 kilogramlık haz vermek istedi. Böylece, bunu almak isteyen varlıklar yaratmak zorundaydı. Haz ve zevk almanın varlığın tam olarak özü olduğunu ve Yaratılışın "yoktan var olan" olarak adlandırıldığını öğrendik. Ve O Yaratılışı varlıklarına haz verme Düşüncesini gerçekleştirmek için yarattı.

Ve alma arzusunun doğması için dört izlenim olması gerekiyordu, zira kişi bir şeyden sadece ona duyduğu arzuya göre zevk alır. Bu nedenle Kli'ye (kap) "alma arzusu" ya da "özlem" diyoruz. Dolayısıyla, ihtiyacın ölçüsü o ihtiyacı tatmin etme özleminin ölçüsüdür.

Özlem duymanın (çok istemenin) iki koşulu vardır:

1. Kişi neye özlem duyduğunu bilmelidir. Kişi hiç görmediği ya da duymadığı bir şeyi arzulayamaz.

2. Kişi arzulanan şeye sahip olamaz, zira eğer arzusunu edinmişse ona özlemini yitirir.

Bu iki koşulun gerçekleşmesi için alma arzusunda aslında kökleriyle birlikte beş olan dört safha/izlenim ortaya çıktı. Haz ve zevk almaya uygun olan beşinci izlenime Kli denir.

Bunlar şöyle bir sıra izlerler:

1. Keter: Yaradan'ın varlıklarına iyilik yapma arzusu.

2. Hohma: Yaradan'ın varlıklarına iyilik yapma arzusu bir eksiklik – yoktan var oluş – yarattı ve bununla birlikte Işığı yarattı. Böylece, bolluk ve bu bolluğu alma arzusu birlikte geldiler. Böyle olmasının nedeni arzunun hâlâ ne istediğini bilmemesidir; bundan dolayı da dolgu maddesiyle doğdu. Ancak dolgu maddesine sahipse ikinci koşulun gerektirdiği dolgu maddesine arzuyu kaybeder. Bu izlenime Aviut'un (arzu) Behina Alef'i (ilk izlenim) denir.

3. Bina: Işık Veren'den geldiğine göre ihsan etme gücü Işığın içindedir. Dolayısıyla, sonunda Hohma formunu eşitlemeyi arzular, yani alan değil veren olmak ister. Maneviyatta bir kural vardır: "Bir formun oluşumu yeni bir izlenim olarak kabul edilir."

Böylece bu izlenime kendi adı – Bina verilir ve bu Aviut'un Behina Bet'i (ikinci izlenim) denir. Ayrıca, alt derece formunu eşitlemek isterken yayılan Işığa Or Hasadim (Merhamet Işığı) denildiğini de öğrendik ve bu Bina'yı aydınlatan Işıktır. 

Soru: Eğer Bina ihsan etmeyi arzuluyorsa neden Aviut Bet (Aviut'un ikinci derecesi) olarak kabul edilir? Tersine, Aviut'un Behina Alef'inden (Aviut'un ilk derecesi) daha arı olması gerekiyor gibi görünüyor.

Cevap: Bir benzetme ile açıklayayım: Bir kişi arkadaşına bir hediye verir ve arkadaşı bunu alır. Sonra arkadaşı tekrar düşünür ve almak istemediğine karar verir ve hediyeyi geri verir. Başlangıçta verenin etki ve hâkimiyeti altındaydı, dolayısıyla aldı. Ancak aldıktan sonra alan olduğunu hissetti ve bu his onun hediyeyi geri vermesine neden oldu.

Ders: Behina Alef'de verenin hâkimiyetinden dolayı aldı fakat yine de alan olarak hissetmedi. Ve alan olduğunu görüp hissettiğinde almaktan vazgeçti, bu Behina Bet'dir. Bir başka deyişle, o koşulda alan olduğunu hissetti ve bu yüzden verene ihsan etmek istedi. Bu nedenle Behina Bet'e Bina denir, çünkü kendisini alan olarak Hitbonena (inceledi/ gözlemledi) yaptı ve bu yüzden ihsan etmek istedi. Bu ayrıca öğretinin başlangıcının Bina'dan aşağı doğru olduğunu öğrenmemizin sebebidir.

Kabala BilimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin