BİR BİLGENİN AĞZINDAN ADLI KİTABA GİRİŞ

1 0 0
                                    

Kitaplardan ve yazarlardan bilinir ki Kabala ilmi her kişi için gerekliliktir. Ve kişi tüm manevi kitapları çalışmış olsa ve ezbere biliyor olsa ve hatta neslinde herkesten daha fazla bilgili bile olsa, eğer manevi edinime ulaşmadıysa, tekrar bu dünyaya geri dönmek ve manevi ilmin sırlarını ve gerçeğin ilmini öğrenmek zorundadır. Bu konu birçok erdemlinin yazılarında bulunmaktadır.

Zohar kitabındaki Şarkıların Şarkısı'nın yorumunda bu yazmaktadır ve şu sözleri açıklar, "Eğer sen, kadınlar arasında en adil olan, bilmiyorsan" ve bilgelerimiz bunu öldükten sonra Taht'ın huzuruna çıkan bir ruh olarak yorumladılar.

Yaradan şöyle der: "Eğer sen, kadınlar arasında en adil olan, bilmiyorsan" Kadınlar arasında en adil ve yaptıklarıyla diğer ruhlardan en erdemli olmana rağmen, eğer Maneviyatın sırlarının bilgisine sahip değilsen "kendi yolunda sürünün adımlarını izle," buradan git ve bu dünyaya asla geri dönme. "Ve çocuklarını çobanın çadırının yanında besle," toplantılara git ve Maneviyatın sırlarını hocalarımızın öğrencilerinin ağzından öğren."

Onların sözlerini anlamamız lazım, kişinin mükemmelliği gerçeğin ilmini çalışmasına bağlıdır. Peki, (bu sözlerin) Manevi ilimde açık olan anlatımlarından farkı nedir? Biz kişinin yazılardaki tüm konuları anlamakla zorunlu olduğunu ve eğer manevi ilimden bir konu eksik kalırsa bütünlüğe gelemeyeceğini yazdığını, hiç bir yerde bulamadık. Dahası, bilgelerimiz en önemli şeyin çalışma olmadığını ancak, aksiyon olduğunu yazıyorlar. Bilgelerimiz ayrıca şunu da dedi, "Birisi çok şey yapar, diğeri az, ama önemli olan kalplerini Cennete yönlendirmeleridir," ve böyle bir çok ata sözümüz vardır.

Yukarıda sözlerin derinliğini edinmek için, Zohar ve Tikkunim'da (Zohar ve Islahlar) birçok yerde bilgece ve zarafetle anlatılmakta olanları anlamalıyız: "Işık (Manevi İlim), Yaradan ve halk, birdir." Bu biraz kafa karıştırıcıdır.

Onların sözlerini açıklığa kavuşturmadan önce, kitaplardaki manevi isimler ve tanımlar ile ilgili olarak bilgelerimizin bizler için büyük bir kural tanımladığını söylemek isterim. Bunlar onların değerli sözleridir: "Edinmediğimiz hiç bir şeyi bir isimle tanımlamayız."

Açıklama: Bilinir ki O'nun ile ilgili hiç bir şekilde bir düşünce veya algı yoktur, Zohar'ın Islahları'nın başındaki "Eliyah Başladı" adlı makalede yazıldığı gibi. Bu nedenden dolayı, bırakın Yaradan'ın "Özü" hakkında bir kelime söylemeyi bunun düşüncesi bile yasaklanmıştır.

O'na verdiğimiz tüm isimler O'nun Özüne değil sadece O'ndan alt derecedekilere uzanan Işıklarına değinir. Hatta Kabala kitaplarında kutsal isimlerden Eyn Sof (Sonsuzluk – sonu olmayan), O'nun Özünden yayılan Işık olarak bilinir.

Ancak O, Kendisinden yayılan Işığının, alt derecedekiler tarafından Eyn Sof olarak edinileceğini tayin ettiği için, bizler (O'nun Işığını) bu adla tanımlayacağız. Ancak, bu O'nun Özü'nden bahsetmemektedir, zira O'nunla ilgili hiç bir şekilde bir düşünce veya algı yoktur. Dolayısıyla, eğer edinmediğimiz şeyleri bir isim ile tanımlayamıyorsak, O'nu nasıl bir isim ve kelimeyle tanımlayabiliriz ki?

Gerçeğin ilmine başlayan her yeni kişi yukarıdaki bu büyük kuralı Kabala kitaplarını incelemeden önce aklında bulundurmalıdır, yani O'nun Özünü düşünmek bile yasaktır, zira Ona içine yönelik hiç bir şekilde bir algı yoktur. Peki, O'nun edinimini işaret eden bir tanım ya da kelimeden nasıl bahsedebiliriz?

Ancak, O'ndan uzanan Işıkları incelemek ve araştırmak büyük bir sevap olarak bilinir ki bunlar kitaplardaki tüm kutsal isimler ve tanımlardır. Yaradan'a yönelen bir topluluğa ait her kişinin maneviyatın sırlarını ve O'nun tüm yaratılanlara nasıl ihsan ettiğini çalışmak ve anlamak şarttır, ki bunlar sadece gerçeğin ilminin çok az bir bölümüdür ve ruhlara ıslahın sonunda gelecek olan ödüldür.

Kabala BilimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin