"Merhamet ve gerçek birbiriyle karşılaştılar; erdemlilik ve barış birbirini öptüler. Gerçek yeryüzünden ortaya çıktı ve erdemlilik cennetten aşağı baktı. Evet, Yaradan iyi olanı verecek ve topraklarımız ürün verecek."
Hz. Davut'un İlahileri 85
Her Şey Belli Bir Zamandaki Görüntüsüne Göre Değil, Gelişim Ölçüsüne Göre Değerlendirilir.
İyi veya kötü, realitedeki her şeyin ve dünyadaki en zararlı şeyin bile, var olmaya hakkı vardır ve dünyadan sökülüp atılmamalı, yok edilmemelidir. Bizler sadece iyileştirmeli ve yenilemeliyiz; çünkü yaratılışın işleyişini herhangi bir şekilde gözlemlediğimizde, bu bize onun işlemcisinin ve Yaradan'ın yüceliğini ve mükemmelliğini öğretmeye yeterlidir. Dolayısıyla, lüzumsuz ve yersiz diyerek yaratılışın herhangi bir unsurunda hata ararken çok dikkatli olmalıyız, çünkü bu o unsuru "yöneteni" kötülemek olur.
Yaradan'ın; yaratılışı yarattığında, onu tamamlamadığı bilinen bir şeydir. Realitenin her köşesinde, genelde ve özelde, onun yoktan büyümenin tamamlanmasına kadar yavaş gelişim yasaları içinde devam ettiğini görebiliyoruz. Bu nedenle; büyümenin başlangıcında meyve acı tat verdiğinde bu meyvenin bir eksikliği olarak kabul edilmez, zira hepimiz nedeni biliyoruz: Meyve henüz gelişimini tamamlamamıştır.
Realitenin her elementinde böyledir: Herhangi bir element bize kötü veya zararlı olarak göründüğünde bu, sadece o elementin kendini ifadesidir yani hâlâ geçiş sürecindedir, gelişim sürecindedir. Bu yüzden, onun kötü olduğuna karar veremeyiz ve onda bir eksiklik bulmak bizim için akıllıca değildir.
"Dünya Yenilikçilerinin" Zayıflığı
Nesiller boyunca, dünya yenilikçilerinin zayıflığını anlamanın anahtarı budur. Onlar; insanı düzgün işlemeyen ve tamire ihtiyacı olan bir makine gibi, yani bozuk parçalarını çıkarmak ve onları iyi parçalarla değiştirmek olarak gördüler ve tüm dünya yenilikçilerinin eğilimi budur; insan türündeki her türlü zararlı ve kötü şeyin kökünü kazımak. Eğer Yaradan onlara karşı durmasaydı onlar şimdiye kadar kesinlikle insanı tümüyle yok edip sadece iyi ve faydalı olan şeyleri yaşarlardı.
Sadece Yaradan; kimsenin, O'nun hâkimiyetindeki tek bir şeyi yok etmesine izin vermeden, sadece hâkimiyetindekileri yenileyip, faydalı ve iyi hale getirdiği ve yaratılışındaki tüm unsurları titizlikle gözettiği için, yukarıda bahsedilen tüm yenilikçiler yeryüzünden yok olacaklar; ancak kötü eğilimler yok olmayacak. Onlar yaşamaya devam eder ve olgunlaşana dek dönüştürmeleri gereken dereceleri sayarlar.
O zaman kötü nitelikler, iyi ve faydalı olanlara dönüşürler; tıpkı Yaradan'ın onları ilk başta hissettiği gibi. Ağaçta duran ve bekleyen, günleri ve ayları sayan bir meyve gibi... Olgunluğunun tamamlanmasına kadar beklemeye devam etmeli; o zaman meyvenin tadı ve tatlılığı herkese bariz olacak.
Ödüllendirileni Hızlandıracağım, Ödüllendirilmeyen Kendi Zamanında...
Yukarıda bahsettiğimiz ve tüm realiteye yayılmış olan gelişim yasasının yukarıdaki cennetin yönetiminin gücü vasıtasıyla, yani dünyada yaşayan insanların iznini sormadan, tüm kötülüğün iyi ve faydalı eylemlere geri döndürüleceği garanti edilmiştir. Bununla beraber; Yaradan insanın eline bilgi ve yetkiyi bıraktı ve insanın, yukarıda bahsedilen gelişim yasasını kendi otorite ve yönetimi altında kabul etmesine izin verdi. İnsana, gelişim sürecini arzuladığı gibi, özgürce ve zaman sınırlarından tümüyle bağımsız olarak hızlandırma yeteneği sundu.
Buradan, yukarıda bahsedilen gelişim sürecinin işleyişinde hareket eden iki otorite olduğu sonucu çıkıyor: Biri, zararlı ve kötü olan her şeyi iyi ve faydalı hale çeviren cennetin otoritesidir ki bu ancak bu zaman içinde, kendi yolunda bocalayarak ve uzun süre sonunda olacak. Bir de dünyanın otoritesi vardır. "Evrimleşen nesne" yaşayan bir varlık olduğunda, "gelişim baskısı" altındayken yolunu acımasızca oyan, korkunç ıstıraplardan geçer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kabala Bilimi
SpiritualNeden buradayız? Gelecekte bizi neler bekliyor? Acı çekmekten kurtulup nasıl kendimizi huzurlu ve güvende hissederiz? Bunlar hepimizin cevaplamak isteyeceği sorular. Kabala ilmi bu ve daha pek çok soruya cevap verir. Kabala, bizim her soruyu sormam...