☆10°

5.5K 377 577
                                    

°°°°°°°°°°●●●●●●●●●●●●●●●●●●●

Zorla Minho'yu evden çıkarttım. Ne kadar inatçıydı böyle! İlla gelmesi için ona bağırmam mı gerekiyordu?

Şimdi yanımda hafif dolmuş gözlerle sessiz sessiz yürüyor. Üzülüyorum. Onu bu şekilde korkutmak istememiştim fakat gelmesini çok istiyordum. Onun için o kadar hazırlık yapmıştım.

İlk olarak lunapark'a gittik. Tabii Minho'yu içeri sokmak ayrı bir uğraştı. Jeton alma bölümünün önüne geldiğimizde "Dönme dolap mı, hız treni mi?"diye sordum. Minho başını iki yana sallayıp "İkisi de değil. Yükseklik korkum var."dedi.

O böyle söyleyince lunaparkta bulunan tüm oyuncakların %99'unu elemek zorunda kaldım. Çünkü hepsi yüksekle ilgiliydi. Geriye de atlı karınca ve korku tüneli gibi şeyler kalıyordu. E onlarında eğlencesi yoktu.

Hüzünle dudak büktüm. Planımın en büyük kısmı lunaparktı. Ne yapsak diye düşünürken Minho "Pekâlâ, şu gemi gibi olan şeye binebiliriz..." dedi bana bakmadan. Gondol'a baktım. Sonra tekrar Minho'ya dönüp "Emin misin?"diye sordum. Yine bana bakmadan onayladı. İçimde bir kuşku olsa da orta sıralara doğru oturursak çok bir şey olmaz diye düşündüm ve iki jeton aldım. Ardından elini tutup gondol'a sürükledim onu.

Birlikte ortaya yakın bir yere oturduk. Ben saçlarımı topladım. Kendi güvenlik kemerimi yapmadan önce iyice onunkini yaptım ve "Hızlanınca elini kaldır çok eğlenceli oluyor."dedim heyecanla. Ardından kendi kemerimi taktım ve çalışmasını bekledim.

Yavaş yavaş hızlandı. Bir tepeye çıkıyor bir aşağı iniyorduk. Ellerimi havaya kaldırıp çığlık attım diğer herkes gibi. Yanıma baktığımda Minho'nun sımsıkı gözlerini kapatıp kaskatı bir şekilde durduğunu gördüm.

Elini tutup havaya kaldırdım ve "Kendini kasma bu kadar çığlık at bir şey olmaz!"dedim sesimi o duyabilsin diye yükselterek.
Ardından "Wooo!"diye bağırdım. Daha sonra Minho'nun diğer elini de kaldırdığını gördüm. Arada o da çığlık atıyordu.

Beş dakikanın ardından indiğimizde "Çok eğlenceliydi!"dedim mutlulukla. Minho'ya döndüğümde ise bir kahkaha attım. Saçları birbirine girmişti. Eliyle kalbini tutuyordu. Ona yaklaşıp parmaklarımın ucuna yükseldim ve saçlarını düzelttim. Bana baktı. "Çok mu korktun? O kadar kötü değildi aslında."dedim saçlarını düzelttikten sonra tekrar ayaklarımın üzerine basıp.

Cevap vermeden yüzüme bakıyordu. "Pekâlâ, belki de seni hiç bindirmemeliydim... Her neyse gel hadi."deyip yürümeye başladım.
Onu kontrol etmek için arkamı döndüğümde hâlâ aynı yerde duruyordu. "Ne bekliyorsun? Gelesene."diye seslendim.

Kendine gelip yanıma gelmeye başladı. Ben de tekrar önüme dönüp ilerledim. Az ileride pamuk şekerci görmüştüm. Hemen koşup iki pamuk şeker aldım.

Sonunda yanıma ulaşmış olan Minho'ya dönüp pamuk şekeri uzattım ve kendiminkini açmaya başlarken "Ye hadi."dedim.

Birkaç saniye baktıktan sonra açmaya çalıştı ama beceremedi. Kendi açtığım pamuk şekeri ona uzatıp "Al bunu ye."dedim ve açılmamış olanı elinden aldım.
Paketi açarken de ona yaklaşıp "Bak böyle açılıyor."deyip nasıl açıldığını gösterdim. Ardından yemeye başladım.
"Hadi sende ye. Tadı çok güzel."dedim.
Tereddüt ederek yemeye başladı ama sonra çok beğendi. Hatta bir tane daha alalım mı diye bile sordu. Ben de onu kırmayıp bir tane daha aldım.  Bu sırada da lunaparkı geziyorduk.

Gitme vaktimiz geldiğinde Minho'yu kaybetmemek için elini tuttum ve çıktık parktan.  Sonra güzel, kiraz ağaçlarının olduğu yoldan yürüdük. Son baharda olduğumuzdan yapraklar dökülmüştü ama yine de güzeldi.

PHOBIA ● Lee KnowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin