●●●●●●●●●●●●●●●●●
Yanağında bir ıslaklık hissetmesiyle gözlerini açtı Minho. Tüylü bir şey onu gıdıklıyordu. Bir anlığına yüreği ağzına gelip Eun Ji zannettse de Soonie'ydi. Küçük turuncu kedisinin başını okşadı ve "Sana da günaydın."deyip yatakta hafifçe doğruldu.
Hemen yatağın yanındaki komodinin üzerinde bulunan saate baktı. Henüz dokuzdu. Hafta sonu olduğundan uzun uzun uyumayı düşünmüştü. Zaten beşte yatmıştı fakat uyanmıştı işte.
Başını tekrar yastığa bırakıp gözlerini tekrar kapattı ve biraz daha dinlendi. Bu sırada da Soonie ona sürtünmeye devam ediyordu. Eliyle onu severken aklına tekrar Eun Ji gelince hızla geri açtı gözlerini. Doğru ya, dün akşam orada kalmıştı.
Yataktan kalkıp kapıya ilerledi yavaşça. Ardından odadan çıktı ve merdivenlerin başına kadar gitti. Hiç ses gelmiyordu. Belliki hala uyuyordu. Minho aşağı inip kontrol etmeden önce tuvalete gitti ve elini yüzünü yıkadı. Ardından acıkmış olduğu için ve Soonie'yi de yedirmesi gerektiği için alt kata indi.
Salonu kontrol etmeyi de ihmal etmedi tabii.
Fakat Eun Ji yoktu. Gece aldığı battaniye katlanmış ve koltuğun kenarına konulmuştu. Minho merakla mutfağa ilerlediğinde yemek kokularıyla karşılaştı.
Masada güzel bir kahvaltı hazırlanmıştı. Ayrıca kahvaltıdan önce ve sonra içilecek ilaçlar ve su da konulmuştu. Mutfak tezgahında ise daha sonra yenilecek hemen bozulmayan yemeklerden yapılmış ve tek tek saklama kaplarına konulmuştu.
Yerde ise Soonie için mama ve su konulmuştu. Hemen Minho'nun ardından gelen Soonie yemeye başlarken Minho tüm bu hazırlanılanlara bakıyordu öylece. Hepsini Eun Ji mi hazırlamıştı? Şimdi neredeydi?
**
"Sabahın köründe seni rahatsız ettiğim için özür dilerim He Ran-ah. Ama cidden şuan gidecek bir yerim yok."
"Ahh, ne özrü canım? İyi ki geldin. De, çok hasta görünüyorsun."
Eun Ji sabahın yedisinde kalkıp Minho için bir şeyler hazırladıktan sonra üzerini değiştirip çıkmıştı evden. Onu daha fazla tedirgin etmek istememişti. Eve de dönemeyeceğinden ve gidecek bir yer bulamadığından hafta sonu sabahın köründe He Ran'a gelmek zorunda kalmıştı. Fakat He Ran çok sevinmiş ve onu hemen eve almıştı. Anne ve babası yıl dönümleri için hafta sonu tatile gitmişlerdi. Evde sadece kardeşleri vardı. Onlarda henüz uyuyorlardı.
"Önemli bir şey değil hafif ateşim var sadece."dedi Eun Ji He Ran ile onun odasına giderken.
He Ran dolabından onun giymesi için birkaç parça kıyafet çıkartırken "Geçmiş olsun. Senin için birki çayı yapayım. Sende üzerini giyin. Okul kıyafetinle kalakalmışsın."dedi ve onun saçlarını okşayıp odadan çıktı.
Eun Ji üzerini giyinirken o da dediği gibi bitki çayı yapmış ve ona götürmüştü. Birkaç yudum içtikten sonra anında içi ısınırken gülümsedi Eun Ji. "Teşekkür ederim."dedi.
He Ran sormakla sormamak arasında kalırken sadece "Ailenle mi tartıştın?"diye sordu.
Eun Ji başını salladı. "Evet dün tartıştık, okuldan sonra. Sinirliydim ben de evden çıktım.""Tüm gece nerede kaldın peki?"
"Bir parkta."dedi Eun Ji. Minhodan bahsetmek istemiyordu.
"Hiiğ! Bütün gece sokakta mı kaldın? Neden gece gelmedin ki? Tabii hasta olursun. Bu soğukta, dışarıda."deyip sitemle başını iki yana salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PHOBIA ● Lee Know
Fanfiction[TAMAMLANDI] Olay, jinofobisi* olan Lee Minho (Lee Know) ile cüretkar bir kız olan Kang Eun Ji arasında geçiyor. Bir gün annesi artık Kang Eun Ji ile baş edemeyince onu boşandığı kocasının yanına, Busan'a bir nevi sürgün ediyor. Eun Ji, babasının e...