Eldar'ın Varisi II - Bölüm 30

2.2K 157 10
                                    

“ GELECEKTEKİ KRALI ÖLDÜRDÜN! SAYENDE TAHTA ÇIKARTABİLECEĞİMİZ BİR ÇOCUĞUMUZ BİLE OLMAYACAK!”

Ve zafer dolu bakışlarım anında donup kalırken, iki krallığı da varissiz bırakabilecek bir hamle yaptığımı idrak ederek acıyla inledim. İşte şimdi bitmiştim!

 ( Evet anlayacağınız üzere genel kurguda birinci olduğumuz için üç bölüm art arda yayınlama sözümü gerçekleştiriyorum.)

 Multimediadaki çalışma için HandeCaner'e çoook teşekkür ediyorum ayrıca :))

                      30. Bölüm

Liam, dizlerinin üstüne çökmese de, iki büklüm olarak canının ne kadar yandığını oldukça net bir şekilde belli ederken dudaklarımı endişeyle ısırmak dışında ne yapabileceğimi bilmiyordum.

Gerçekten, ya ileride çocuklarımız olmazsa?

Aman, canım! Sanki kasıklarına tekme yiyen herkesin çocuğu olmuyormuş gibi… Hem o kadar sert vurduğumu da düşünmüyordum.

“Liam… İyi misin?”

Hafif endişeli, daha çok korkak bir şekilde ona seslendiğimde, gözleri anında bana dönmüştü.

“İyi mi? Onu öldürdün.”

Az daha boş bulunup neyi öldürdüğümü soracaktım ki, altındaki imayı anlayarak hemen ağzımı kapadım. Ama yüzümün kızarmaması için elimden gelen bir şey yoktu.

“Be-belki ölmemiştir.”

Kahretsin! Bunu söylemiş olamazdım değil mi? Biri bana vurabilir miydi? Dilimin hakimiyetini kaybetmiştim resmen.

“Ah- bilmiyorum.”

Liam doğrularak yüzünü buruşturduğunda, acaba çığlık atsam, şövalyelerim duyana kadar Liam beni öldürür mü diye plan yapmakla meşguldüm.

“Ama ölmüş mü ölmemiş kontrol edebiliriz.”

Sesindeki tonun değiştiğini, anında anlamıştım doğal olarak. Acı dolu çıkan sesi, şimdi bir hayli muzip ve eğlenceli çıkıyordu. Yani Liam, düzelmiş demekti bu.

“ Bu ancak, ölmediyse eğer bu sefer gerçekten de öldürmeme neden olur. Hala denemek istiyor musun?”

**************

Kilisedeki köylüler, at arabalarına yerleştirildiğinde, Neméth’e doğru yola çıkmıştık. Liam’ın cevabı, elbette hayır olmuştu. Öyle bir şeye kalkıştığında, söylediğimi yapacağımı biliyordu ve kendini ikinci kere riske atacak kadar da aptal değildi.

Ama bu, yol boyunca, bana saçma sapan şeyler söylemediği anlamına gelmiyordu tabii ki.

“Gerçekten… Ya çocuğumuz olmazsa?”

Yanımızda köylüler de olduğu için ağır hareket ediyorduk ve atlarımız tırıs tırıs giderken, Liam’la konuşmak için oldukça uzun bir zamanımız vardı bu yüzden.

“Cevabı çok basit bunun.”

Liam’a dönüp, hafifçe gülümsediğimde, ki bu kesinlikle masum bir gülücük değildi, Liam kaşlarını çatarak bana dönmüştü.

“Ne? Bunun bir tedavisini mi buldular yoksa?”

Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemek için yoğun bir çaba harcarken sanki çok basit bir şeyden bahsediyormuşçasına konuştum.

“Hayır benim bildiğim hala bir tedavisi yok. Ama eğer gerçekten de dediğin şey olduysa yapılacak şey çok basit olurdu.  Gider, sağlam birisinden çocuk yapardım.”

ELDAR'IN VARİSİ- IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin