Tatlımlar merhaba, yeni bölümde yine birlikteyiz :)) Yeni haberler dırıdırırımm.. Her neyse kuzucuklarım geçen bölüm 555 kişiden 5i yorum yapmış sadece, hadi ama birazcık yorumu hak etmiyor muyum? Tam bir yazar tribine gireceğim şuanda o olacak, çok kötü trip attığım söylenir ona göre ;)) Şimdiden iyi okumalar, bekliyor olacağım haberiniz olsuuun :))
26. Bölüm
Kış iyice etkisini gösterip Neméth’teki her bir karışın üstünün karla bezenmesine neden olurken havalar da aynı oranda soğumuştu ama günler, sıcaklığını göstermese de ışıklarıyla aydınlatan güneşin pırıltılarıyla iç karartıcı değil de ferahlatıcı bir hal almıştı.
Kış aylarını pek sevmezdim, her ne kadar bir kış ayında doğmuş olsam da, ilkbahar ve yaz aylarını kışa tercih ederdim. Kış geldiğinde kendimi nedense kısıtlanmış ve özgürlüğü elinden alınmış bir kuş gibi hissediyordum. Dışarı eskisi kadar çıkamamam bunun en büyük nedeniydi.
Şövalyelerin talimlerini bile alt kattaki büyük toplantı salonlarından birinde yapıyorduk artık.
“ Ayakların mı hantallaşmış yoksa bana mı öyle geliyor Nate?”
Nate’le kılıç talimi yapıyorduk ve ben ne zaman onunla dövüşmeye kalksam aynı zamanda sözel tacizlerle de onu rahatsız etmekten kendimi alamazdım.
“ Saçmalama! Gayet çevik benim ayaklarım. “
Homurdanarak ve dikkatini dağıtmama engel olmaya çalışarak konuştuğunda kılıcımı ayaklarına doğru savurdum ve yerinde sıçrayıp geriye giderken tekrar bir hamle yaptım.
“ Gayet de hantalsın. Engellemesem ayakların ve bedenin ayrı uzuvlar olmaktan kurtulamayacaktı.”
Hiç de hantal değildi, oldukça etkileyici bir şekilde hamlemden kurtulmuştu ama birazcık şaka göz çıkarmazdı sonuçta…
“Ne yapmaya çalıştığını biliyorum, o yüzden boşuna uğraşma.”
Neşeyle bir kahkaha atıp kılıcımı elimde döndürdüm.
“Ne yapmaya çalıştığımı biliyorsan neden buna rağmen yaptığım şeyin senin dikkatini dağıtmasına izin veriyorsun?”
Ardından kılıcımı o ayak hareketlerime odaklanmışken pelerinini boynunda bağlayan iplere götürdüm ve tek bir hareketle keserken tatmin olmuş bir şekilde geri çekildim.
“Bunu yaptın da ne oldu sanki?” Nate yarısı yeri boylayan pelerinini üstünde atarken hızlı bir şekilde basit bir hamle daha yaptım ve o an beklediğim sahne gerçekleşti.
Nate üstüne uyguladığım gücü azaltmak için geri çekildiği sırada üstündeki pelerin ayaklarına dolandı ve o daha ne olduğunu anlayamadan kumaş yığınının arasında yeri boyladı.
Ve ben de memnun bir şekilde, kahkahamı serbest bıraktım.
“ İşte bu oldu.”
Etraftaki şövalyeler çalışmayı bırakıp Nate’e alenen gülmeye başladığında Nate bana öldürücü bir bakış fırlattı ve ardından ben de ‘ben masumum’ temalı bakışlarımı yollarken kılıcımı da yavaşça yere bıraktım.
“Elena…”
Uyarı dolu sesiyle bir adım geri çekildiğimde Nate üstündeki pelerini çekiştirerek bir kenara fırlattı ve etraftakilere de eş zamanlı olarak ürpertici bakışlar yolladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELDAR'IN VARİSİ- II
Historical FictionOthrellion'da başlayan hikayenin Neméth'de hayat bulmasına tanık olmaya hazır mısınız?