Geç gelen bir bölümdü çünkü ben hikayenin gidişatı hakkında kafa patlatmakla meşguldüm. Ama diğer bölümlere oranla daha eğlenceli ve güzel bir bölüm yazmaya gayret gösterdim.Ki yazarken de çok eğlendim.
BURAYI OKUYUN :)
Bu bölüm sizden en beğendiğiniz yerlere yorum yapmanızı istiyorum. Anlatımda en çok nereyi beğendiğinizi öğrenmek için. Hayalet okuyucularımdan da tam performans bekliyorum.O yıldız butonuna bastığınızda Liam'ı rüyalarınıza yolluyorum haberiniz olsun ona göre :D
“ Ne zaman istersem mi? “ Dudakları yukarı kıvrılırken “ Her zaman… “ diye mırıldandı ve tam başka bir şey diyecekken bir anda durakladı. Kısa bir süre sonra geri çekilirken kulaklarını dört açmış etrafı süzüyordu. İşte o an girdiğim transtan çıkıp ne olduğunu anlamıştım. Buraya doğru gelen at sesleri vardı gittikçe yaklaşıyorlardı. Seslere bakılacak olursa çok da küçük bir grup sayılmazlardı. Liam beni arkasına çekerken şansıma gerçekten de lanetler savurdum. Şu anda olmak zorunda mıydı?
Kısa bir süre sonra görüş alanımızı dolduran askerler Liam’ın arkasında kalmak için beni zorlarken kendime gelmeye çalışıyordum. Ama Liam’ın sesiyle bunu başarmış ve arkasından ayrılmayı akıl edebilmiştim.
“ Gerçekten mi? Tam da uygun zamanı buldunuz. “
13. Bölüm
Atlardan ve at arabalarından oluşan grup önümüzde durduğunda ve Liam’ın yarı kızgın yarı alaylı sesini duyduğumda onun arkasında durarak ne kadar aptalca bir şey yaptığımın farkına vardım ve onun az önce kollarını yana açmış savunma pozisyonuna geçmiş bedeninin ardından kafamı yana uzatarak öne çıktım.
Hadi ama… Bunu tahmin etmeliydim zaten. Lord Wesley askerlerin ortasında duruyordu ve onun hemen ardında da Kral Leonard boy gösteriyordu. Muhtemelen şu arkadaki şaşaalı arabanın içinden de birazdan Eleanor ve Edalene çıkardı.
“ Geldik mi? Bu sefer gelmiş olalım lütfen. Çoook sıkıldım. “
Arabanın içinden gelen çocuk sesiyle yüzümdeki şaşkın ifadenin yerini tuhaf bir tatmin duygusu aldı ve Edalene’in sesini duymamla gülümsemem de ortaya çıktı.
“ Edalene, bak burada kim varmış. “ Leonard’ın gülerek söylediği şeyle arabanın kapısı açıldı ve içinden saçı başı dağılmış bir Edalene çıktı. Anlaşılan yol ona yaramamıştı.
“ Elenaaaa! “ Beni görünce koşarak üstüme atlayan bedeni zorlukla tutabildim ve Liam geri düşmemem için beni tutmak zorunda kaldı.
Ben de kahkahalarımı gizleyemezken Edalene beni öpücüklere boğmakla meşguldü.
“ Kıskanıyorum ama ben neyim burada? “ Edalene Liam’ı hatırlayarak onun kucağına zıplayıp aynı sevgi gösterisini ona da sergilerken bakışlarımı Leonard’a çevirdim.
“ Hoş geldiniz. Biz de av partisine çıkmıştık. Güzel bir tesadüf oldu. Bize katılmak ister misiniz?”
“ Bence isteyen kalsın ve benim gibi yorgunluktan ölenler de bir an önce sıcak suyla buluşacağı konforlu saray odalarına kavuşmak için yola koyulsun. “ Eleanor’dan başkası değildi bunu söyleyen.
“ Elena hayatım nasılsın?” Beni zarif bir şekilde kucakladı ve Liam’a sarılıp oğlunu özleyen bir anne sıfatıyla detaylıca süzdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELDAR'IN VARİSİ- II
Ficción históricaOthrellion'da başlayan hikayenin Neméth'de hayat bulmasına tanık olmaya hazır mısınız?