19. Bölüm
Yıldızlar üstümüzde yer değiştirirken, gölün suları rüzgârın da etkisiyle yavaşça birkaç metre ilerimizdeki kumlara vururken doğadaki hareket etmeyen tek varlık bizdik. Liam ve ben. Biz… Bu sahiplik duygusu gülümsememe neden olurken asırlar gibi gelen bir süreden sonra Liam yavaşça kıpırdandı ve kollarını gevşetti. Bana kalsa sonsuza dek böyle kalabileceğim için, Liam’ın beni sarmalayan kollarıyla aramıza mesafe girdiği için yüzümü asmadan edemedim.
“ Huysuzlanma. “ diye gülen Liam’ın nasıl olup da arkamda durmasına rağmen bunu anlayabildiğini çözememiştim.
“ Ama benim keyfim yerindeydi. “ diye mızmızlanırken Liam’la ilk defa bu derece açık konuşabilmenin verdiği mutlulukla sırıtmadan edememiştim.
“ Güzelim, benim de keyfim yerindeydi ama hazırladığım şeylerin boşa gitmesini istemem. “
Bunu dedikten sonra belimdeki elleri beni yana çekti ve o ayağa kalkıp hemen gerideki küçük yer sofrasını işaret etti. Gözlerimi devirerek bana uzattığı elini tutarak ayağa kalktım ve o oturduktan sonra tam karşısına yerleştim.
Aç değildim, ama Liam da zaten sofrayı yemeklerle donatmış sayılmazdı. Ki sofrayı incelediğimde kahkaha atmamın sebebi de buydu. Çünkü her yer çeşit çeşit tatlıyla doluydu.
“Liam.. “diye mırıldandım kahkahalarımın arasında. “Bunlar çok güzel ama beni bir süre sonra durdurman gerekecek. “
Liam gülümserken umursamazca omuz silkti.
“Benim için sorun yok. İstediğin kadar yiyebilirsin. Hatta biraz da kilo alsan hiç fena olmaz. “
İçinde fıstıklar bulunan tabaktan avcuma biraz aldım ve ona fırlattım.
“Dalga geçme. Çok ayıp…”
Liam bana oldukça müstehcen bir bakış attığında ve “ Ayıp kelimesini kullanabileceğin pek çok cümle varken bunun için kullanman bir hakaretti Elena.. “ dediğinde bu sefer ona yandaki küçük yastıklardan birini atmıştım.
Sofradaki şeylerin yarısını silip süpürdükten sonra karnımı ovalayarak gerindim. Ve ilk defa o zaman başımı kaldırıp ona bakabildim. Önündeki tabaklar neredeyse doluydu ve Liam çok az şey yemiş gibi duruyordu. Bakışlarımı tabaklardan yavaşça çıkarıp yüzüne diktiğimde utançla kızarmama engel olamadım. Anlaşılan ben yemek yerken o da gözleriyle beni yemeği tercih etmiş gibi duruyordu.
“Beni durdurman gerekiyordu.”
Liam ayağa kalkarken gözlerini devirdi.
“Durdurduğumda da demediğini bırakmıyorsun güzelim. Sen ne istediğini bilmiyorsun. “
Doğru söylüyordu çünkü bu sefer de yememle ilgili dalga geçiyor diye ona kızıyordum. Her durumda Liam’a kızdığımı fark ederek ben de ayağa kalktım ve ona yavru kedi bakışlarıyla bakmaya başladım.
“ Liaaaam.. “
Liam bana dönüp gözlerini üstüme dikerken ona hala aynı şekilde bakmaya devam ettim.
“Bu gece burda uyusak?”
Liam bu sefer gerçek anlamda gözlerini devirdi.
“ Olmaz. “
“ Lütfeeeeeen. “
Acaba kelimeleri uzatarak söylememin ve bakışlarımın gerçekten duruma bir faydası oluyor muydu merak etmiyor değildim. Eğer olmuyorsa bu şirin ifadeyi bir an önce silmeliydim çünkü ben ve şirinlik kesinlikle iğreti duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELDAR'IN VARİSİ- II
Fiction HistoriqueOthrellion'da başlayan hikayenin Neméth'de hayat bulmasına tanık olmaya hazır mısınız?