2. Bölüm
(Nerissa)
Bütün gece boyunca, işlemesi gereken planım Charles’ı ilgilendiriyormuş gibi görünmüyordu. Yanındaki kızın sürekli şuh kahkahalar atması sinirlerimi yeterince bozmuyormuş gibi arada elini Charles’ın kaslı kollarında gezdirmesi ise üstüne tuz biber oluyordu. Kalkmak için hamle yaptığım sırada, ki kalkarsam neler olabileceğini az çok tahmin ediyorsunuzdur, Elena’nın uyaran bakışlarıyla karşılaşmıştım. Bana telepati yoluyla her şey yolunda gidiyor mesajını verdiğinde, iç çekerek sandalyeme tekrar oturdum.
“ Lady Nerisa, beni dinliyor musunuz?”
Leny’nin sesiyle gerçek hayata döndüğümde gözlerimi kırpıştırarak ona döndüm.
” Ah dalmışım. Ne diyordunuz? “
Leny anlayışlı bir şekilde gülümsedikten sonra devam etti. “ Diyordum ki, burada bunalmadınız mı ? Bahçeye daha sakin bir yere çıkmaya ne dersiniz? “ Gözlerim istemsizce Charles’a takıldı fakat yanındaki kızı resmen onun dibinde gördüğümde Leny’ye döndüm tekrar ve gülümsedim.
“ Harika olur. “
Balo salonundan Leny’nin kolunda, ki kapıda dikilen Charles fark etsin diye biraz fazla yakınlaşmış olabilirim ona, çıktığımda içimden Charles’a saymakla meşguldüm. Leny bahçeye çıkarana kadar da saymaya devam etmiştim.
Leny aslında oldukça eğlenceli biriydi. Bahçede durduğumuz süre boyunca kahkahalarımı gizleyemememden de anlaşılabilirdi bu.
“ Öyle güzel gülüyorsunuz ki, kendimi büyünüze kapılmış gibi hissediyorum..”
Ah.. Ona cevap vermeye yeltendiğim sırada buz gibi bir sesle tüm gülümsemem donmuştu.
“ Ben de sen bunları söylemeye devam edersen suratını dağıtmak istiyormuş gibi hissediyorum.”
Charles’ın korkutucu sesi tüm benliğime işlerken planımı hatırlayarak oturduğum yerden aniden fırladım.
“ Sen hangi hakla buna karışabileceğini sanıyorsun ? “
Tanrım.. Bu benden asla beklenmeyecek bir çıkıştı. Ve Charles’ın da oldukça şaşırdığı belli oluyordu. Ama yine de beni takmamaya devam etmişti.
“ Ortadan kaybolman için 1 dakikan var. Yoksa yarına dağılmış bir suratla uyanacaksın. “
Leny biraz diklenmeye çalışsa da başarılı olamayınca bana üzgün bakışlar atarak ortadan kayboldu. Ne yani ! Beni bu kızgın boğayla tek başıma mı bırakmıştı?
“ Charles sabrımı taşıyorsun! Kiminle konuşup konuşmadığım seni ilgilendirmez! “
Neler oluyordu bana? İçime Elena’nın ruhu mu kaçmıştı tanrı aşkına?
“ Asıl sen benim sabrımı taşırıyorsun.Bütün gece o herifle dip dibe ne halt ettiğini sanıyorsun sen?” Ona olabilecek en öfkeli bakışlarımı yolladım ve gözlerimi devirdim.
“ Sen sanki bütün gece Mary’nin yanından ayrıldın da gelmiş bana hesap soruyorsun! Biliyor musun Charles, kime gideceksen git. Bıktım artık, beni de rahat bırak. “
Arkamı dönüp etkileyici bir çıkış yapmayı planladığım sırada yüzüme yerleşen o zafer gülümsemesi birkaç adım attıktan sonra kendimi tepetaklak, yani baş aşağı bulduğum anda yerle bir olmuştu. Çığlığım havada yankılanırken beceriksizce Charles’ın sırtına geçirdim elimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELDAR'IN VARİSİ- II
Historical FictionOthrellion'da başlayan hikayenin Neméth'de hayat bulmasına tanık olmaya hazır mısınız?
