Selamun Aleykum 🌿
Medya | Bölüm Resmi
•••
Dalgın dalgın bulaşıkları yıkayan Emame'nin, düşüncelerinden sıyrılmasını sağlayan şey elinden alınan tabak oluyordu. Musluk kendi kendine akarken, şaşkınlıktan arınıp nihayet boşa akan suyu kapatıyordu genç kız. Daha sonra kimin bunu yaptığını anlamak için arkasına döndüğünde ağabeyini görmesi olağandı tabii ki.
Soru dolu bakışlarla Emir'e bakan genç kız, zaten sinirli olduğu ağabeyine kötü bir şey dememek için kendini zor tutuyordu. Neden o kıza sarılmıştı? Neden buna izin vermiş ve üstüne üstelik bunu Dilara'nın gözüne sokmasına neden ses etmemişti bilmiyordu. Ama bildiği bir şey varsa O'nu affetmesi zaman alacaktı.
"Dilara ile nereden geliyordunuz? Dersinizin çoktan bitmiş olması gerekmiyor muydu, ağabeycim?"
Emir'se Kiraz'ın gelişiyle yaşadığı hengame yetmezmiş gibi bir de kardeşinin O'na tavır almasına çok üzülüyordu. Öyle ki bu hüznü tüm yüzüne yansıyordu. Kaşları kalın bir ip misali kıvrım kıvrım olurken, dudakları aldığı diş darbeleriyle harita gibi olmuştu genç adamın.
Emame henüz içindeki ateş sönmeden ağabeyiyle konuşmak zorunda kalmasına derin bir "of" çekerek sitem ediyordu. Ne olursa olsun şu dünyada en son isteyeceği şey bile değildi adamın kalbini kırmak. O yüzden tek bir cevapla her şeyi halletmenin daha doğru olacağına kanaat getirip döküyordu dilindekileri.
"Dilara, Kaan ile babasının vasiyeti için evlenecekmiş ağabey. Lakin bugün beraber Kaan'ın yanına gittik ve hiçbir şeyin öyle olmadığını, bütün bu olanların, vasiyetin o adamın oyunu olduğunu öğrendik. Dilara o kadar rahatlamıştı ki... Tabii bu da uzun sürmedi. Sayende."
Genç kız son kelimesini üstün körü , gözlerini kaçırarak söylese de Emir anlayacağını anlamış ve "Göstereceğim ben o herife!" Diye kükrerken, kıpkırmızı kesilen yüzü ve boğazına oturan, antibiyotik içmiş gibi rahatsız edici yutkunuşu, ne denli karmaşık duygular içinde olduğunu da gösteriyordu genç adamın. Bu işin olmayacağına sevinse mi? Yoksa böyle bir oyun için hüzne gark olan gönül süsü için üzülse mi, bilemiyordu.
Bir ileri bir geri giden, mutfakta dört dönen genç adam, en sonunda bu volkanı püskürtmezse rahatlayamayacağını anlayıp yapacağını yapıyordu.
"Aaaaahhh!" Diyerek duvara geçirdiği yumruğu ile eklem yerlerini inanılmaz bir acının sardığını hissediyor, yine de buna aldırmadan, bu sefer siyah gür saçlarından yola yola geçiriyordu ellerini. Emame ise ağabeyinin bu denli tepki vereceğini bilememenin verdiği şaşkınlık ve canı bildiğinin bu hale gelmesinin verdiği derin hüznü iliklerinde hissediyordu.
"Ağabey tamam. Sakin ol lütfen."
Yanına varıp iki kollarından tutarak, ellerini aşağı indirmesini sağlıyordu genç kız adamın. Daha sonra güçsüz ve çaresizce acı çeken ağabeyine sımsıkı sarılıyordu. İşte Emame'nin öfkesi de bu kadardı. Sevdiklerinin acı içinde boğulmasına izin veremezdi. Muhakkak bir şey yapar ve çıkış yolu da bulurdu Allah'ın izniyle genç kız.
Emame'nin telkinleriyle salona, anneannesi ve Kiraz'ın yanına geçiyorlardı sonrasında. Hatice Hanım Kiraz'a olanları anlatmak için Emir'in de olmasını beklediğinden tam zamanı diyerek koyuluyordu işe. Emir'in ve Dilara'nın arasını asla bozdurmazdı kimseye. Dilara'yı çok sevmişti şu kısa zamanda. Kiraz'ın aksine daha olgundu Dilara. Daha edepli ve daha samimi...
"Eee Emir'im. Dilara'yı istemeye bu hafta sonu gidiyor muyuz? Okullar tatile girince dediniz, giriyor. Daha fazla uzatmadan gitmek en münasibi oğlum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U MESRUR [✔️]
Spiritual"S-sen, sen bana böyle şeyler soramazsın. Yalandan sözlendik diye benim üzerimde söz söyleme hakkına sahip değilsin." Bir yandan konuşuyor, bir yandan da göz yaşlarını siliyordu genç kız. Bu ne tezat bir ilişkiydi? Kalbi yanıyordu Emir'in, duyduklar...