[15] NİŞAN

5.3K 552 266
                                    

Selamun Aleykum 🌿

Keyifli okumalar!

•••

Gülistan'ın sarılması Asaf'a büyük bir şok yaşatıyordu. Öyle ki genç adam kuzeni odasına geldiğinde bile şaşırırken ilk defa yaşadığı bu durumla nasıl bozguna uğramazdı ki? Kuzeni de olsa haramdı O'na, namahremdiler birbirlerine. Bu... Bu çok saçmaydı. Beynindeki kırmızı ışık yanıp yanıp sönmeye başladığında kendine geliyordu Asaf. Şaşkınlıktan öylece kaldığı, hislerininse hiç bir tarafında kıpırtı olmadığı kızdan kurtarmalıydı bir an önce benliğini. Gülistan'dan epey uzun olduğundan genç kız ancak belini sarabilmişti zaten. Kalbine gelen acı bir hisle gözleri kocaman açılıyor ve bir anda iki kolundan tutup, ittirerek uzaklaştırıyordu Gülistan'ı kendinden Asaf.

Harama olan yakınlığı kalbini kızgın demir misali dağlarken, gönlünde yeni yeni filizlenen sevdasına ihanet ediyor gibi karmakarışıktı duyguları. Harama karşı ördüğü duvarlarına aniden balyozu indiren kuzenine, hiç olmadığı kadar kırgındı ruhu. Bu yaptığının İslam'la ne denli bağdaşmadığını bilmesi gerekirdi Gülistan'ın. Muhafazakar bir kızdı O. Bunu, bunu nasıl yapabilmişti, aklı almıyordu.

İçinde bir yerler sıkıntıyla kıvranıyordu sanki.
Sanki... Bir şeyler kalbini sıkıp sıkıp bırakıyordu. Haram bir kadına istemeden de olsa böylesine yakın olmanın, Allah'a olan vaadine ihanet ettiğinin gerçeğiydi şüphesiz bu sıkıntıların sebebi.

"Asaf ben..."
Mahçup gibi bir tavır sergileyen Gülistan'ın aklından geçenleri kimse bilemezdi elbette. Asaf bile...

"Gülistan! Kızım neredesin? Bir gel hele."

Nefise Hanım'ın sesiyle Gülistan içten içe derin bir nefes alırken Asaf'ın yüzüne bakmadan kapıdan çıkıyordu seke seke. Kendince Asaf'a sarılıp hasret gidermek ve adamın da O'na olan ilgisini artırmak için yapmıştı bunu. Başlarda her konuda yardımına koştuğu için, küçük bir ilgiyle başlayan muhabbeti, artık ön görülemez bir duyguya ev sahipliği yapıyordu. Gözünün önündeki Asaf'ı görmeyip de o pislik adamla olduğu için kendine sürekli kızıp dursa da nasip diyordu genç kız. Neyse ki en sonunda ona değer veren birini bulmuştu. Her koşulda yanında olan birini...

Lakin Gülistan'ın bilmediği ve anlamak istemediği bir şey vardı. Asaf onu kardeşi gibi görüyordu. Hatta Dilara nasılsa, Gülistan da öyleydi adam için. Gülistan'ın da öyle düşündüğünü sanmasıysa en büyük yanılgısıydı maalesef.

Hala kendine gelemeyen Asaf, sızlayan kalbini de almış salona geçmek için koridora ulaşmıştı. Kapısını ruhunu teslim eder gibi yavaşça kapatıp başını kaldırdığında zeytin yeşili gözlerle buluşuyordu mavileri. Aniden karşısına çıkan kızın, zeytin diye adlandırdığı gözlerinin kan çanağına döndüğünü görmek en son isteyeceği şey bile değildi oysa ki. Ne olmuştu genç kıza böyle, deli gibi merak ediyordu.

Mavi hareleri; kızın kızarmış burnu, al al olmuş yanaklarında tedirgince gezinirken az önce ki sızlamadan belki on desibel daha fazla bir sızı peyda oluyordu ruhunda. Gözlerine tekrar değdiğindeyse genç kızın, tedirgince kaçırdığı yeşillerinden ne yaptığını idrak etmesi uzun sürmüyordu Asaf'ın. Bakmamalıydı. Bu zarif hanım efendiye gözünün feri değmemeliydi. Lakin deli gibi merak ediyordu karşısında yaprak gibi titreyen nahif kıza ne olduğunu.

Emame ise gördüğü adamla afallasa da daha az evvel yaşadığı pişmanlığı unutmuş değildi. Gözlerine bir an, salisenin onda biri kadar değen mavilere karşı çırpınarak kaçıyordu yeşilleri. Olmaz, diyordu. Bir daha aynı hataya düşmek olmazdı. Tanımadığı bir adamla böyle baş başa kalması doğru değildi de zaten. Beynine verdiği komutla hareket eden ayakları, Asaf'ın gür ama bir o kadar da zarifçe söyledi ismiyle çakılı kalıyordu bir iki adım attığı yerde.

RUH-U MESRUR  [✔️]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin