Bu bölüm güzel okurum 876Melike ' e ithaf edilmiştir. ✨
Medya | Muhammed Emir
•••
Zift karası dumanlar etrafı sarmıştı. Evin her yerine girip çıkıyor ve rüzgarın verdiği yönde anehkle dans ediyordu adeta. Muhammed Emir neler olduğunu anlamaya çalışsa da beyni bunu reddediyor ve sadece sevdiği kadına ulaşması gerektiği fısıldıyordu kendisine.
Karısı şuan ne haldeydi, bilmek istiyordu genç adam. Önüne ilk gelen kapıyı açıyor ve şuan için yalnızca küçük bir halısı, tül perdesi ve çalışma masası ile iki sandalyesi olan çocuk odasına hızlıca göz atıyordu. Bomboş odadan vakit kaybetmeden çıkıp kapıyı kapatarak büyük adımlarla mutfağa ulaşıyordu bu sefer de. Salon ile mutfak kapısı arasında gidip gelen gözleri ciğerini yakan bu dumanın geldiği yeri kavrarken kendini oraya, mutfağa atıyordu.
Göz gözü görmeyecek bir hale gelmiş olan mutfakta içini kaplayan pişmanlık artık endişe duygusuna evriliyordu yavaştan. Sağ eliyle ağzını ve burnunu kapatıp sol elini de dumanları dövercesine sallıyordu bir çare. Hızla inip kalkan göğsü, söküp atmak için zaman kolluyordu adeta içindeki çetrefilli hisleri. Bir kaç adım atıp önce kapağı açık olan fırını ardından da tezgaha yapışmış bir şeyler yapmaya çalışan karısını buluyordu endişeli gözleri. Ayakta olan güzel karısı için derin bir hamd ederken koşarcasına geliyordu yanına kadınının.
"Dilara?"
Genç adam önce gönül süsünün şaşkınca ona yönelttiği harelerine ardından da tezgahta duran, dumanın kaynağı olduğunu tahmin ettiği fakat ne olduğu asla belli olmayan kömür karası şeye bakıyordu. Dilara ise kocasının burnunun dibine kadar geldiğini adının seslenilmesiyle fark etmişti. Adamın gözünde böyle rezil bir duruma düşmeyi hiç istemese de olan olmuştu bir kere. Hayal kırıklığı ile tekrardan yanan böreğe indiriyordu artık ballarını genç kadın.
Bir dakika ya! O niye rezil olsundu ki? Emir'in yaptıklarının yanında, onun sakarlığının lafı mı olurdu? Zaten hepsi kocası yüzündendi. Sevdiği kadının, onun için serden geçen yüreğinin yetmeyişiydi tüm bunların sebebi.
Börekle hemhal olan düşünceleri kocasını görür görmez yeniden kırgınlık ve kızgınlıkla, ateş ve barutla dolup taşmıştı genç kadının. Öyle ki patlamaya hazırdı bütün hücreleri. Aklı, kalbi ve ruhu... Hepsi tek taraftı şimdi.Hemen arkasında, bedenine değdi değecek bir mesafede olan küskün sevdasına, daha fazla katlanamıyordu Dilara. Hem ona böylesi çirkinliği yakıştırıp hem de gelip dibinde bitmesi, ona karşı koymak istemeyen tarafı... Bütün bunlar alışık olmadığı duygulara sürgün etmişti genç kadını. Saniyenin onda biri kadar süren, lakin kadına on dakika gibi gelen bu zaman diliminde tam Emir'le tezgah arasından sıyrılıp çıkacakken kocasının aniden yan tarafına adımlayıp küçük yüzünü büyük avuçlarına alışıyla, yapacaklarını unutuyordu.
Genç adam hem okşuyor hem de iyi olup olmadığını kontrol ediyordu nazenin karısının. Ay teninde gezdirdiği hareleri, her an bir şey bulacak gibi aceleciydi de üstelik.
"Gönül süsüm... S-sana bir şey olmadı değil mi? İyi misin, hı? Bakayım, yok değil mi bir şeyin?"
Emir'in böylesi telaşla yüzüne gözüne dokunması, elalarını kocaman açıp her yerini kontrol etme çabası, hatta ellerini bile kaldırıp tek tek bakması, küçücük bir ayrıntıyı dahi kaçırmak istemeyişi, yüreğine çektiği fermuarı zorluyordu genç kadının. Değer görmek, kıymetli hissetmek her kadının hakkıydı şüphesiz. Ve her kadın bu ilgiyle yaşamak isterdi de bir ömür.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U MESRUR [✔️]
Spiritual"S-sen, sen bana böyle şeyler soramazsın. Yalandan sözlendik diye benim üzerimde söz söyleme hakkına sahip değilsin." Bir yandan konuşuyor, bir yandan da göz yaşlarını siliyordu genç kız. Bu ne tezat bir ilişkiydi? Kalbi yanıyordu Emir'in, duyduklar...