Selamun Aleykum 🌿
Medya | Bölüm Resmi
Bölüm şarkısı |
Özdemir, Sözün bittiği yer (Fon)•••
"Çünkü ben seni..."
Derin bir nefes daha aldı genç adam. Bu sefer söyleyecekti. Ne olursa olsun diyordu artık.Fakat beklemediği bir şey oluyor ve çelik kapı bir kaç anahtar çevrilme sesiyle aniden açılıyordu.
Dilara ise kapının hareketlenmesiyle bir kaç adım geriye gitmek zorunda kalıyordu.İçeri giren Emame karşısında gördüğü, ağabeyi ve arkadaşına önce selam veriyor daha sonra da bir şey aklına gelmiş gibi duruyordu aniden. Bu ikisi burada ne yapıyordu böyle? Tekrardan incelemeye aldığı iki gencin surat ifadeleri, Dilara'nın ağladığını belli eden kızarmış gözleri ve yanaklarındaki yaş izleriyle neye uğradığını şaşırıyordu.
"Dilara? Ne oldu?"
Başını önüne eğen genç kızla bu sefer ağabeyine bakıyordu Emame. Genç adamın da gözlerini kaçırıp saçlarını karıştırması iyice geriyordu kardeşini. Neler olmuştu da bu hale gelmişlerdi? Anlayamıyordu.
Tekrar Dilara'ya dönüp bir elini kızın omzuna koyarak tam sorusunu yenileyecekken, genç kızın eli ağzında aniden evden çıkmasıyla kala kalıyordu Emame. Ne olduğunu deli gibi merak ettiğinden ağabeyini kolundan tutup odasına çekiştiriyordu. Olanları öğrenmeden asla rahat edemeyecekti.
•••
Ertesi güne yine omzundaki bir ton yükle uyanıyordu genç kız. Akşam amcasıyla, olanları yani Kaan'ın dediklerini konuşmuş ve genç adamın dizinde hüngür hüngür ağlamıştı gece yarısına kadar. Asaf ise sevmiyor ve istemiyorsa evlenmemesi gerektiğini söyleyip durmuş, ama genç kızın bu vasiyet konusunda aşırı hassas oluşunu gördüğünde kabuk bağlamayacak bir yaranın da oluştuğunu anlamıştı. Peki ya Emir ile ne olacak, diye düşünüyordu genç adam. Daha tazecikken, dalından kopan gül misali açamadan solacak mıydı sevgileri? Çok zordu, çok...
Ders biter bitmez çıkıyordu Dilara amfiden. Hoş derse de girdiği söylenemezdi ya bu ruh haliyle. Bedeni oradaydı ama ruhu yatak döşek kıvranıyordu sanki. İstemiyordu evlenmeyi, istemiyordu Kaan'ı. Kaçıp gidesi, bu anlamsız yüklerden kurtulası vardı. Ama nasıl yapardı? Öylece hiçbir şey olmamış gibi nasıl yaşardı sonra?
Koridorda dalgın dalgın yürürken yolunu kesen bir adamla adımlarını durdurmak zorunda kalıyordu. Gözleri, adamın göğsünden yüzüne kaydığında yüreğinin çırpındığını hissediyordu genç kız. Zira bu adam yüreğine kelepçelediği Emir'den başkası değildi.
Emir ise kendinden bağımsız hareket eden ayaklarına karşı gelemezken, bal rengi gözlerde tutuklu kalıyordu. Bütün vücudunu saran bu duygunun ne olduğunu dünkü konuşmada daha iyi anlamıştı. Öyle ki genç kızı sarıp sarmalama, yaralarına merhem olma isteği her geçen gün daha da artıyordu içinde. Lakin başkasıyla evlenmeye niyetlenen birinden O'na hayır gelir miydi artık?
"Hocam, bakar mısınız?"
Tiz bir sesin uyarı göndermesiyle, hayal aleminden çıkıyordu iki genç de. Dilara elinde tuttuğu kitapları daha sıkı kavrarken, geçip gidiyordu Emir'in yanından. Emir sesin geldiği yönü bulmaya çabalarken, genç kızın kaybolmasıyla kala kalıyordu bir başına. Ne diye önüne geçiyordu ki zaten kızın? Ne konuşacaklardı daha?
Öte yandan Emame fişek gibi dersten çıkan arkadaşını merak ediyordu. Dün ağabeyiyle konuştuğundan, genç kızın neden bu hâlde olduğunu anlıyordu. Kaan'la neden evlenmek istediğini bilmese de tuhaf şeyler olduğunun farkındaydı. Gözler yalan söylemezdi. Görüyordu ağabeyine nasıl baktığını. İçi burkuluyordu Dilara'nın bu haline. İmtihanları hiç kolay değildi dostunun. Elbette imtihanı gönderenin, yardımını da göndereceğinden şüphesi yoktu. Ona düşen kızcağızın derdine ortak olmak ve yükünü hafifletmekti şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U MESRUR [✔️]
Espiritual"S-sen, sen bana böyle şeyler soramazsın. Yalandan sözlendik diye benim üzerimde söz söyleme hakkına sahip değilsin." Bir yandan konuşuyor, bir yandan da göz yaşlarını siliyordu genç kız. Bu ne tezat bir ilişkiydi? Kalbi yanıyordu Emir'in, duyduklar...