Selamun Aleykum 🌿
•••
"Şey, Emame. Ben kendim giderim. Size hiç zahmet vermeyeyim tatlım."
Dilara karşısında gördüğü adamla afallarken, sürekli karşısına çıkmasına da bir anlam veremiyordu doğrusu. Tesadüfün de bu kadarıydı yani.
Üstelik kalbinin de aynı afallamayı yaşaması hiç iyi olmuyordu. O delici kara gözlere bakmak, teklemesine sebep oluyordu zavallının. Sadece iki gündür gördüğü ve tesadüflerin peşini bırakmadığı bu adam, oldukça etkiliyordu O'nu. Bu gerçekle yüzleşmeye ise henüz hazır değildi genç kız.
Tam ayağa kalkıp koltuktaki çantasını alıyordu ki Emame'nin de yanına adımlayıp konuşmasıyla olduğu yerde kalıyordu.
"Olur mu öyle şey Dilara? Hem anneni daha fazla kızdırmak istemezsin değil mi? Üstelik gecenin bu saatinde tek başına dışarı çıkman çok tehlikeli."
Emame ise kızın şaşkınlığını, ağabeyinin okulda hocaları olmasına veriyordu. Haksız da sayılmazdı tabii.
Dilara, Emame'nin dediklerinden sonra biraz daha ikna olsa da Emir hocanın arabasına değil binmek hayal etmesi bile yüreğinin kanat çırpmasına sebep olduğundan, yine de kendinden ödün vermeyerek konuşmasını sürdürdü.
"Gerçekten önemli değil Emame. Ben gece on iki de bile dışarıda olduğumu biliyorum. Alışkınım, bir şey olmaz bana."
Kapıda dikilmiş iki kızın konuşmalarını dikkatlice dinleyen ve Dilara'nın son söylediği şeyle beyninden ayaklarına kadar bir sıcaklık indiğini hisseden Muhammed Emir'in, boğazındaki ve alnındaki damarların şiştiğinden haberi yoktu henüz.
Boğazını temizleyip dikkatleri üzerine çekmeyi başardığındaysa, Dilara'nın tüylerini diken diken eden sözlerini sıralamaya başladı genç adam.
"Biz evimizden genç bir hanımefendiyi bu saatte tek başına gönderemeyiz. Böyle bir sorumsuzluk tabiatımızda yok. Siz evinizden ister gece birde çıkın ister dörtte, bu bizi ilgilendirmez."
Bizi ilgilendirmez derken, ne kadar umursamıyormuş gibi davransa da içi içini yiyordu adeta genç adamın.
Ne rahat insanlar vardı dünyada? Gecenin on ikisinde dışarıda olmak da neydi?Dilara ise adamın söylediği şeylerle bütün hücrelerinin ayağa kalktığını hissediyordu. Tek kaşını kaldırarak ağzından ufak bir "hıh" kelimesi çıkması ise kaçınılmaz oluyordu. Bu adam kendini ne sanıyordu Allah aşkına?
Tam ağzını açmış bir şey diyecekken Emame'nin ortamın gerildiğini anlaması ve olaya el atması bir oluyordu.
"Iıı, peki. Hadi çıkalım o zaman."
Dilara'ya dönüp tedirgince gülümseyerek kolunu sıvazladığında, kızın kalkık kaşlarını yavaşça indirdiğine şahit oluyordu genç kız. Bu, iyi bir şeydi.
"Eh, hadi!"
Emame koluna girdiği arkadaşının kapıya doğru yürümesine ön ayak olurken kapıda izbandut gibi duran ağabeyine kaşlarını çatıyordu. Bugün bir derdi vardı belli ki. Eve gelen misafire asla saygıda kusur etmeyen adam gitmiş yerine çatık kaşlı, agresif biri gelmişti. Neyse bakalım, bunu daha sonra konuşurdu onunla.
Kara gözlü çatık kaşlı, olanca heybetiyle yanından geçtiği adama ne kadar sinir olsa da Dilara, vücudunun verdiği değişik tepkileri görmezden gelmeye çalışıp dikkatleri üzerine çekmek istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U MESRUR [✔️]
Spiritual"S-sen, sen bana böyle şeyler soramazsın. Yalandan sözlendik diye benim üzerimde söz söyleme hakkına sahip değilsin." Bir yandan konuşuyor, bir yandan da göz yaşlarını siliyordu genç kız. Bu ne tezat bir ilişkiydi? Kalbi yanıyordu Emir'in, duyduklar...