[27] ALLAH'IN KUDRETİ

3.9K 398 196
                                    

Bölüm diğer bölümlere nazaran daha kısa canlarım. Erkenden yayınlayıp sizi merakta bırakmamak adına böyle bir şey yaptım. Umarım seversiniz.

•••

"Güzelim. Seni kaybettim diye öyle korktum ki..."

Hastane yatağında tüm sükunetiyle uyuyan güzel karısının elini tutmuş ve duymasa da Dilara'ya hitaben konuşuyordu Muhammed Emir.
Evet!
Dilara ölmemişti. Onun yaşamasına sebep olan kişiyse tam olarak yanında oturmuş baş parmağıyla pamuk ellerini okşayan adamdan başkası değildi.

Hemen vazgeçen herkese ateş püskürmüş ve doktoru yeniden kalp masajı yapması, son kez denemesi için ikna etmişti genç adam. Boşuna olduğunu, artık çok geç olduğunu anlatmaya çalışan hemşire doktor kim varsa tek bir sözüyle ezip geçmişti.

"Yaşatmak ancak Allah'ın kudretindedir. Siz O'nun kudretini mi sorguluyorsunuz?"

Bu cümleden sonra inançlı doktor bir kez daha denemeyi nihayet kabul etmişti. Fakat hiçbir ümit yoktu ona göre. Sonuçta her şey bir sebebe bağlıydı. Kalbinin çalışması için ancak mucize gerekliydi bu saatten sonra genç kadının. Besmele çekerek uyguladığı şok cihazının ardından üç saniye sonra gelen ritimle hem yoğun bakım odası hem de koridor adeta bayram havasına bürünmüştü. Haklıydı Muhammed Emir.

Allahu Teala dilerse olmaz denen olur, bitti denen hayat yeniden can bulurdu.
Amennâ ve saddeknâ...

Aradan geçen bir kaç saat diliminin ardından odaya gelip gidenler, Emir ve Dilara'nın el ele uyuduğunu gördüğü anda odadan çıkıyor ve genç çifti rahatsız etmemek için üstün bir çaba gösteriyorlardı. Aişe Dilara, göz kapaklarının üzerindeki ağırlığı bir türlü kaldırıp gün ışığına merhaba diyemezken elinin üzerinde hissettiği sıcaklığı kavramaya çabalıyordu şimdi de. Bir kaç kez parmağını hareket ettirmeyi başarırken, kocasını da uyarıyor ve endişe ile sıçramasına sebep oluyordu.

"Gönül süsüm!"

Yüreğinin boş yere göğsünü dövdüğünü anladığındaysa derin bir oh çekip, şükrederek yeniden oturuyordu kalktığı yere Emir.

"Güzel karım benim. Hadi aç gözlerini de buluşsun benim deli elalarım bal harelerinle. Çok özledi onları, çok!"

Kadınının baş örtüsünden çıkan saçlarını okşayarak geri yerine yerleştiren genç adam bir yandan da umutla bakıyordu gül yüzüne sevdasının. Neyse ki çok bekletmiyordu kalp ağrısı onu. Gözlerini açmadan dilini açıyor ve en güzel cevabı sunuyordu kocasına.

"Ballar da elaları özledi kocacığım."

Emir düzeltmekle uğraştığı şalda donup kalan elleri ve ısınan kanıyla doğru mu duydum diye bakıyordu sevdiğinin yüzüne. Ardından çok geçmeden genç kızın gamzeli çenesine indiriyordu kemikli ellerini. "Bir daha söyle." Diyordu tutkuyla, aşkla.

"Özledim." Diyordu Dilara'sı da. "Çok, çok..."

Adamın bütün duygularını birbirine geçirmeyi başarıyordu söyledikleriyle genç kadın. Öyle bir duygu yoğunluğu yaşıyordu ki Emir, dudakları her iki taraftan da yukarı doğru kıvrılıyordu. Gözleri içinde florasan yakılmış gibi parıl parıldı şimdi. Kadının yüzünün her yerinde gezdirmeye başlıyordu sonrasında büyük ellerini genç adam. Doyamıyordu bakmaya, dokunmaya.

RUH-U MESRUR  [✔️]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin