[24] OK YAYDAN ÇIKTI

4.7K 416 209
                                    

Medya | Bölüm Sonu (temsili)

Bu bölüm güzel okurum Alya_krhn 'a ithaf edilmiştir.

•••

Genç kadın Emir'in sözleri üzerine eğiyordu başını yere. Haklıydı belki de kocası lakin tam olarak affettim demek de gelmiyordu henüz içinden. Ona olan aşkı birer lav olup aksa da gururu buna izin vermiyordu. Gönlü ve zihni çetrefilli bir muharebedeydi sanki.

"Sözüm kalbime geçmiyor Emir. Orası öyle kırık ki sana karşı, o parçaları bantlamak işe yarar mı bilemiyorum..."

Konuşurken yüreğine koyduğu elini sevdiği adam usulca alıp, kendi alev alev yanan göğsüne bastırıyordu. Emir'in bu hareketi Dilara'yı afallatırken, eğdiği başını kaldırıp kocasının göğsündeki ellerine harelerini çıkarıyordu genç kadın. Öyle hızlı atıyordu ki parmaklarının altındaki kalp, adamın başka bir şey demesine gerek yoktu sanki. İçindeki çağlayanlar artık zapt olunmaz bir hal almışken de itiraz cümleleri buhar olup havaya karışmıştı böylece.

"Sadece senin için böyle çarpıyor bu yürek Aişe'm."

Genç adam cümlesinin arasına kısa bir es verirken, boşta kalan diğer eliyle Dilara'sının gamzeli çenesini kavrıyordu usulca. Dokunmakla dokunmamak arası bir tutuştu sanki bu. Baş ve işaret parmağı kadınının teninde aheste aheste hareket ederken devam ediyordu yeniden konuşmasına.

"Yeniden, aşık olduğum o harelerini parlatana dek durmayacağım, o narin yüreğin beni bir gün muhakkak affedecek. Kolay olmayacak biliyorum lakin sen de şunu bil güzelim; ben zoru daha çok severim."

Sessiz ve bir o kadar da tok ses bütün odada yankı bulmuştu sanki. Adamın sözcükleri yüreğini yel değirmenine çevirirken, kocasının her rüzgarında aciz kalan ruhuna sitem etmek istiyordu genç kadın. Lakin o bakışları... Adamın o İçine işlemek istercesine, alıp başka diyarlara götürmek istercesine bakan gözleri yok muydu? Bütün sitemkârlığını duvarlara çarpa çarpa dağıtıyordu sanki.
Ben sana ne ara bu kadar aşık oldum Emir?

Daha fazla bu şekilde kalırsa dayanamayacağını anlayan genç kadın, elini usulca çekiyordu adamın göğsündeki elinin arasından. Bir adımla bütün temaslarını keserken "Ben, hazırlanayım artık. Yoksa geç kalacağız." Diyordu. Arkasına dönüp dolabının önüne giderken, ayakları geri geri gidiyordu sanki Emir'ine doğru. İçi parçalansa da, bazen arkasına bakmaması gerektiğini çok önce öğrenmişti çünkü Dilara. Yanan yüreği, köze dönmeden affedebilirdi İnşaAllah kocasını.

Emir...
O ise karısına kızamıyor, aksine gurursuz olmadığı için, sanki ona daha da bağlanıyordu. Sevmezdi o çünkü, net çizgileri olmayan, malayani insanlar hep itici gelmişti ona bugüne kadar. Belki de karısının bu her şeye rağmen kendini ezdirmeyen tarafına aşık olmuştu... Olabilirdi.

Neyse neydi. Şimdi vakit durup düşünme, ya da bekleme vakti değildi. Dilara'daki küçücük bir ışık bile yüreğini zapt edilmez bir hale getiriyordu çünkü. Şu an gidip karısını öpmemek için zor durduruyordu ayaklarını. Hemen bu odadan çıkması gerekiyordu. Söz verdiği ilk günden berbat etmek istemiyordu her şeyi.
Valizi tek eliyle yeniden kaldırıp ensesindeki saçları karıştırarak odadan çıkmayı başarıyordu nihayet genç adam.


•••

Göz açıp kapayana kadar geçen uçak yolculuğunun ardından, her iki aile de Konya'ya varmıştı sonunda. Uçaktan inip valizlerini aldıktan sonraysa Emir'in akranı olan kuzeni Yavuz ve enişteleri  karşılıyordu onları.

RUH-U MESRUR  [✔️]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin