[23] AFFEDEBİLECEK MİSİN?

5K 457 255
                                    

Bu bölüm güzel okurum hilalstarr a ithaf edilmiştir.

•••

"Ah anne ah! Bıkmayacaksın değil mi?"

Genç kadın hem söyleniyor hem de dolabından çıkardığı bordo elbisesini askısından kurtarmak için uğraşıyordu. Hayır anlayamıyordu. Bu annesinin derdi neydi, şu yaşına kadar anlayabilmiş değildi babaannesiyle. Şimdi de tutturmuştu 'Ben bu kadınla aynı evde kalmam' diye...

Evlilik hazırlıklarının ilk günlerinde alıp gelmişti Asaf annesini buraya. Yaşlı kadın da, evlatları burada tek başlarına olduğundan geri dönmeye gerek yok diyerek, pılısını pırtısını toplayıp öyle gelmişti Antalya'ya. Devamlı olarak burada kalacağını da henüz öğrenen Meliha Hanım her zaman yaptığı gibi fındık kabuğunu doldurmayacak bir şeyden olay çıkarmış ve büyüğüm demeden kavga etmişti kayınvalidesiyle.

Birbirinden haz etmeyen bu iki kadın arasında olansa bizim komutan oğlumuza olmuştu. Asaf her iki tarafı da idare etmeye çalışsa da bir türlü becerememiş, en sonunda çareyi yeğenini çağırmakta bulmuştu. Biliyordu, yeni evliydi onlar rahatsız etmek hiç doğru değildi lakin olaylar daha da büyümeden yapacağı başka bir şey yoktu genç adamın.

Muhammed Emir'se çoktan üzerine beyaz bir tişört altına da siyah bir jean pantolon geçirmiş karısının tatlı sinirini izliyordu elleri kucağında, sırtı duvarda. Dudağının bir kenarı bu görüntüye dayanamayıp hafifçe yukarı kıvrılırken karısının elindeki elbiseyi, fermuarını açmadan askısından çıkarmak için uğraşını bir müddet izledikten sonra yerinden keyifle doğrulup, gönül süsünün hemen önüne geliyordu.

"İki koca kadın, ben sizinle nasıl baş edeceğim acaba? O değil de..."

Dilara yarım kalan sözleri ve elinden alınan elbise ile şaşkınca boş ellerine bakarken anlamazca başını kaldırdığında hemen önünde, ona keyifle göz kırpan kocasına değiyordu hareleri. Yüreği yine yakıtını doldurmuşlar gibi hızlanmaya başlıyordu Emir'in bu hareketinden sonra. Cidden şuan nabzı kaçtı, çok merak ediyordu genç kadın.

Her baktığında yeniden aşık olduğu adamın siyah saçları darmadağın dursa da, başka adamların özenerek yaptığı saçlarla kıyas bile edilemeyecek cinstendi Dilara için. Fakat firar eden bir tutamını üfleyerek geri iten Emir, karısının kaşlarını kaldırışını ve aşk kokan bakışlarını fark etmiyor, elbiseyi askıdan kurtarmakla uğraşıyordu.

Kocasının ellerine inen irisleri unuttuğu elbiseyi hatırlatıyordu genç kadına. Adamın ellerinde bir şahesere dönüşen askılık, fermuardan kurtulunca kayarak yerle bütünleşiyordu nihayet.
Bunu da düşünememiş olamazsın be Dilara!
İç sesi haklıydı. Şu bir günde yaşadıkları en basit eylemi dahi yapamayacak hale getirmişti genç kadını. İçindeki enkaz dışını da tarumar etmeye yemin etmişti sanki.

"İşte bu kadar."

Emir elbiseyi karısına uzatırken, sevdiğinin karmaşık duygularla boğuştuğu belli olan yüzünde gezdiriyordu harelerini. Bir kez daha kendine bilip bilmediğini bütün hakaretleri sıralarken, genç kadının elinde elbise öylece beklediğini son anda fark ediyordu. Dalgalanan duygularını bir kenara itip "Güzelim, niye bekliyorsun? inmeyecek miyiz aşağıya?" Diye soruyordu, alacağı cevaptan korkarken.

RUH-U MESRUR  [✔️]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin