Selamun Aleykum 🌿
Medya | Bölüm Resmi
Mahçup yazarınız geldi 🧕🏻
Canlarım sizlerden elimde olmayan sebeplerden ötürü yaşanan gecikme için çok özür dilerim. Neredeyse üç haftadır bölüm bekliyorsunuz affedin lütfen.
Ama ilk defa böyle bir şey yaşandı biliyorsunuz. Ve İnşaAllah bir daha da yaşanmaz. 🤍
•••
"Benim arabayla gideriz.""Gerek yok. Bizim araba daha geniş sıkışmayız."
"Ben kendi arabamla gitmek istiyorum belki."
"İyi, sen kendi arabanla git. Dilara'yı biz götürürüz."
"Ne demek..."
Kafalar bir Emir'e bir Asaf'a dönerken artık Hatice Hanım'ın boynu ağrımış, sabrı tükenmişti. Bu nasıl çıktığı belli olmayan tartışmaya bir el atması gerekiyordu yaşlı kadının.
Oturduğu koltuktan sakince doğrulup Asaf'ın sözünü keserek olaya müdahil oluyordu sonunda. "Tamam çocuklar. Siz karar veremeyeceksiniz belli." Dedikten sonra her zaman ki gibi elinde olan örgüsünün şişlerini düzeltip kenara koyuyor ve aldığı yaşla birlikte bozulan gözleri yüzünden taktığı yakın gözlüğünü de çıkarıyordu.
"Ayakta dikilip durmayın, hele oturun. Size bakacağım diye boynum ağrıdı canım."
Yaşlı kadının olaya el atmasıyla derin bir nefes alan Dilara ile Emame ise, birbirlerine bakıp aldıkları nefesi aynı anda hızlıca dışarı bırakıyorlardı. MazaAllah bu iki adama kalsalar tatil bitene kadar Konya'ya gidemezlerdi.
Emir Emame'nin yanına geçerken, Asaf da Dilara'nın olduğu koltuğa oturuyordu. Karşılıklı olan bu koltuklar onların birbirlerine olan anlamsız, öfkeli bakışlarını kesmekten çok artırıyordu pek tabii. Lakin iki gencin gözleri de istemsiz karşılarında oturan kızlara kayıyordu her zaman ki gibi. Gözleri kayarkense çatık kaşlar düzeliyor, harelerine bir ışık süzülüyordu adeta. Emir'in hafifçe kıvrılan dudakları bugün söylediği cümlelerin cesaretinden geliyordu belli ki. Artık bir şeyleri gizlemeye çalışmıyor, aksine bilerek olmasa da tüm sevgisini işliyordu karşısındaki kıza.
Dilara alışkın olmadığı bu bakışlarla kalbinin dolup taştığını, yerine sığamadığını hissediyordu. Her giydiği ayrı yakışan bu adam okuldan sonra giydiği normal kalıp koyu gri kot pantolonu ve bordo tişörtüyle yine aklını uçuruyordu genç kızın. Saniyelik süren bu bakışma sanki ağır çekimde çekilmiş gibiydi. Harama bakmamaları gerekiyordu o yüzden hemen çekseler de gözlerini birbirlerinden akılları da kalpleri de ayrılamıyordu bir türlü...Öte yandan sadece tek bir bakışını yakalayabilen Asaf, Emame'nin nasıl edepli bir kız olduğunu bir kez daha görüyordu. Yıllardır kimseyi konduramadığı kalbine ne de güzel yakışırdı bu yeşil gözlü kız, kim bilir? Üzerinden çıkarmadığı siyah feracesi, geniş ve uzun şalıyla kim bakarsa baksın görecek hiçbir şeyi yoktu. Ne kadar güzel bir lütuftu bu Allah'ım?
Emame ise Asaf'ın Mavi gözlerindeki derin bakışlardan bir türlü alamıyordu gönlünü. Evet, gözlerini sakındığı gibi gönlünü sakınmak kolay olmuyordu vesselam. Tek bir bakış yetiyordu, bütün güzelliği görmeye. Askeriyeden gelir gelmez onlara uğradığından hala üniformasıyla duruyordu karşılarında genç adam. Elinden gelse bu üniformayı hiçbir kadın görmesin, bir tek o görsün istiyordu Emame. Lakin bu hayalden öteye gidemeyen bir düşünceden başkası değildi. O kadar yakışıyordu ki O'na bu kıyafet, mavi gözleriyle birlikte de, yeşil ve mavinin uyumunu bir kez daha kanıtlıyordu adeta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U MESRUR [✔️]
Spiritual"S-sen, sen bana böyle şeyler soramazsın. Yalandan sözlendik diye benim üzerimde söz söyleme hakkına sahip değilsin." Bir yandan konuşuyor, bir yandan da göz yaşlarını siliyordu genç kız. Bu ne tezat bir ilişkiydi? Kalbi yanıyordu Emir'in, duyduklar...