Selamun Aleykum 🌿
•••
Çakıl taşları, harabe evler ve ıssız bir sokak...
Kulak tırmalayan çakıllara, istisnasız her hafta katlanıyordu Muhammed Emir. Aradığını bulmadan da katiyen rahat etmeyecekti. Bu sır açığa çıkmadan ona rahat yoktu.
Üç senedir aşındırdığı sokağı yine, yeniden eli boş arkasında bırakıyordu genç adam. Bulamıyordu bir türlü. Ne iz ne de bir delil yoktu ortada. Bu kadar sene bulamaması ise artık umutsuzluğa sürüklüyordu bedenini, ruhunu.
Lakin ümit kesmek bir müslümana yakışmazdı. Yaşıyorsak hala umudumuz vardı. Bunu biliyordu genç adam.
Babasının bir cinayete kurban gittiğine ne kadar eminse, umutsuzluğa düşmemesi gerektiğine de o kadar emindi.Söylesenize, bir insan maganda kurşunuyla hayatını kaybetse vücudunda dayak izleri ne arardı? Bunun kadar basit bir cevabı Emir de biliyordu Elbette. Ama bir şekilde bu olayın üzeri birileri tarafından örtülmüş, adli tıp raporu bile değiştirilmişti.
Emir böyle olduğuna inanıyordu.
Eli boş döndüğü her hafta babasının kemiklerinin sızladığını düşünüyordu genç adam. Bu düşünce onu ucu görünmez bir öfkeye gark ederken içine yayılan kor ateşi dindirmek ise bir hayli zorlaşıyordu.
Karanlığın sonu aydınlıktı elbet. Bu kadar sabretmiş ve bir şeylerle mücadele etmişken Vazgeçmeyecekti. Az kalmıştı, hissediyordu.
Genç adam hastane raporlarına ulaşmaya çalışıyordu bir yandan. Yakın arkadaşı Bilal, babasının raporlarının alındığı hastanede ilk görevine başlamış, Uzman Doktor olmuştu. Bu sırrın açığa çıkmasını en az dostu kadar istiyordu Bilal. Ahmed amcasının az emeği yoktu üzerinde.
"Bilal. Hayır ağabey, yine bir iz yok."
Elindeki telefonu, canını almak ister gibi sıkıyordu genç adam. Canını almak istedikleri ne kadar başka olsa da, hıncını bir yerlerden çıkarması gerekiyordu. Eve döndüğünde daha sakin bir adam olup, kız kardeşine bunları belli etmemesi gerekiyordu.
Yansa da tütmeyecekti.
O'na emanet edilene, gözü gibi bakacaktı.Bilal'in O'nu bir şekilde teselli edişini dinliyordu yine. Bulacağız diyordu dostu. "Az kaldı. Artık buradayım ve bu sırrı çözeceğim."
Rabb'ine her gün ettiği şükürleri tekrar sıralıyordu Emir. O'na böyle sadık bir dost verdiği için.
•••
Emame karşısında oturan, gözlerini kendinden başka her yerde dolaştıran Dilara'ya anlamazca bakıyordu. Yaklaşık beş dakikadır kampüsün içindeki kafede oturuyorlardı ama hala neden orada olduklarını ve ne konuşacaklarını bilmiyordu genç kız.
"Dilara. On beş dakika sonra dersimiz var biliyorsun. Artık konuşsak mı?"
Tedirgin tedirgin etrafta dolanan bakışlarını, Emame'nin konuşmasıyla ona çeviriyordu genç kız. Hala, tam olarak konuya nasıl gireceğini kestiremiyordu. İçindeki çıkmaz sokak, onu bilmediği yerlere savuracak diye korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U MESRUR [✔️]
Spiritual"S-sen, sen bana böyle şeyler soramazsın. Yalandan sözlendik diye benim üzerimde söz söyleme hakkına sahip değilsin." Bir yandan konuşuyor, bir yandan da göz yaşlarını siliyordu genç kız. Bu ne tezat bir ilişkiydi? Kalbi yanıyordu Emir'in, duyduklar...