RUH-U MESRUR [✔️]

[18] EN GÜZEL ÖZÜR

Medya | Emir (Temsili Gif)

Bu bölüm zulfiye_krkmz adlı okuyucuma ithaf edilmiştir. 🌿

•••

Az önce hissettiği boğulma hissiyle baş edemeyen genç adama, üzerine bir de ateşlerde yanan yüreği eklenmişti şimdi. Çok geçmeden yaşadığı şaşkınlıktan sıyrılıp, ondan daha beter bir halde, boş boş bakan gönül süsünün yanına varıyordu hızlıca. Yine dokunamadan, karşısında durup yüreğine baharın geç gelmekte ısrar ettiği sevdiğine ulaşmaya çalışıyordu. Ayağına batan porselen kırıkları da umrunda olacak en son şey bile değildi Emir'in şuan için.

Dilara'ysa doğru duyup duymadığını tartmaya çalışıyordu. Hayır, diyordu içinde duran muhasebeci. Bu doğru olamazdı. Hiçbir hesaba kitaba uymuyordu ki bu! Nasıl olurdu? Yok yok, doğru değildi, öyle değil mi? Bu kadar şerefsiz olamazlardı! Olmamalıydılar.

İç hesabını tamamlayamadan dışarıdan gelen sese cevap veremeyen genç kızın dilinden dökülen tek cümle "Doğru mu?" Oluyordu.

Emir'in yere inen hareleri Dilara'yı çileden çıkarırken, artık taşmayı bekleyen şelaleri ilk damlasını akıtıyordu yüzüne. Kızaran gözlerine inat dik duruşunu sürdürürken, yalan olmasını umarak sinirle tekrar soruyordu sorusunu genç kız.

"Doğru mu, dedim?! Ba-babamı, Tan amcam mı öldürttü?"

Sonlara doğru istemeden kısılan sesiyle Muhammed Emir'in gözlerinin tekrar kendisine dönmesine neden oluyordu Dilara. Sanki doğru dese yıkılacaktı olduğu yere. Bir umut bekliyordu yalan ya da yanlış anlama olmasını. Lakin genç adamın gözlerinin titrediğini gördüğünde, kavrıyordu her şeyi. Tan Kara'nın nasıl bir adam olduğunu işte o an anlıyordu.

Kemiklerinden ayrılmış ete dönen bedeni Ansızın sarsılıp tutunacak yer arıyordu. Karşısında O'na dokunmaya kıyamayan sevdasının yaşadığı çöküşünse farkında değildi genç kız.

Kapı pervazına tutunarak ayakta kalmaya çalışıyordu. Zonklayan başını kaldırıp Emir'ine gönderdiği tanıdık olmayan ifadeyse ölesiye bir acı gark ediyordu genç adamın yüreğine. Hayal kırıklığı, pişmanlık ve dahası bütün karmaşık duygular kol geziyordu yüzünde gönül süsünün. Gözlerinden akan yaşlar ondan bağımsız gibiydiler sanki.

"Dilara..."

Halıya kaydırdığı gözleri söyleyecek söz bulamayan sevdiği adama değiyordu şimdi de Dilara'nın.

"Sus!"

Genç kız, içinde fokurdayan sinire, hayal kırıklığı ve aldatılmışlık hissine, karşı koyamamıştı artık. Aynı anda elini de kaldırırken ondan gerçekleri saklayan sevdasına hayal kırıklığı ile bakıyordu.

"Bunu benden nasıl saklarsın? Ne hakla?! Ben, ben hayatıma hiçbir şey olmamış gibi devam ederken sen... Sen bütün bunları bilerek yüzüme nasıl gülebildin?"

"Dilara bak, lütfen beni dinle..."

"Konuşmaya hakkın yok senin! Bugüne kadar nasıl sustuysan, bundan sonra da öylece sus lütfen."

Öfkesi bedenini dirilten genç kız, tutunduğu pervazdan yavaşça doğruluyordu nihayet. Emir'se işin içinden nasıl çıkacağını bilemeyen yüreğine, böyle olacağını biliyordum! Diye haykırıyordu adeta.