Oylarınızı ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum 🤍
Keyifli okumalar ~
***
"Hadi soyun.""Ne!"
Kocaman açtığı gözleri ile kalakalmıştı Hoseok. Duyduğu kelimeyi idrak edemiyordu.
"Pansumanı kıyafetinin üzerinden mi yapmamı bekliyorsun?"
Karşısında hiç birşey yapmadan, suratına bön bön bakan, turuncu saçlı gençle bakıştı bir kaç saniye Yoongi. Hala bir hareketlenme olmadığı için sinirlenmişti. Elindeki kutuyu yatağın üzerine bıraktı sertçe.
Hoseok ise hareketlerini takip ediyordu gözleriyle. Boşta kalan beyaz ve damarlı eller gömleğinin yakasındaki ilk düğmeye ulaştığında sakındı. Elleri ile engellemek istedi fakat ellerini hareket ettirememişti. Hatta tüm vücudu kaskatı kesilmişti.
Üstten hiç bozmadığı ifadesiyle kendisine bakan soğuk kanlı prensin düğmelerini tek tek açışını izledi. Her bir düğmede vücudunun daha fazla ısındığını hissediyordu. Şakaklarında birikmeye başlayan terler, ılık bir şekilde düşüyordu kulak arkasına. Açıldıkça prensin çıplak tenine ve saç diplerine çarpan nefesi, tüm vücudunda elektrik hissi yaratıyordu. Kalbi tekliyordu. Kendi nefesini ise tutmuştu. Normal değildi. Böyle olmamalıydı.
Kahverengi büyük gözleri ile kendisine alttan bakan gence indirdi bakışlarını, düğmeleri açmayı bitirdiğinde Yoongi. Gencin göz bebekleri büyümüş ve yüzü kızarmıştı. Gözünü bile kırpmadan kendisine bakması ürkütücü gözüküyordu. Yakasına ulaşıp omzunu açacağı sırada ince parmaklar dolandı parmaklarına. Çok sıcaktı ve terlemişti. Ellerini çekip biraz uzaklaştı ve yatağın üzerine koyduğu kutuyu aldı.
Hoseok ise titreyen elleri ile sıyırdı omzunu. Sol göğsü tamamen açılmıştı. Gömleğinin açtığı kumaş tarafını hala tutuyor ve koluyla gözükmesini engellemeye çalışıyordu göğsünün. Böyle aptal bir şeyi neden yapıyordu bilmiyordu fakat şuan utanç duygusu tüm vücudunu kaplamış gibiydi. Sonuçta o da bir erkekti. Ve yaralandığında vücudunu zaten görmüş olmalıydı. Yaptığı cidden anlamsızdı. Prens merhem kutusunu açtığında indirdi kolunu turuncu saçlı genç. Açık kalan bal rengi tenine ve göğsüne kaydı bakışları Yoongi'nin. Fazla göremesede hafif belirgin kasları vardı. Koluna doğrulttuğu beyaz parmakları ile kendi tenini karşılaştırıldığında arada çok fazla fark olduğunu gördü.
Bal rengi tenin, turuncu saçları ile uyumlu olduğunu düşünmeye başladığında sertçe salladı başını iki yana. Kıkırdadığında, başını sağ tarafa çevirmiş Hoseok şaşkınca dönmüştü kendisine.
"Ne o, utanıyormusunuz yoksa?"
"N-ne haha yok canım ne utanması. Hem niye utanıcakmışım ki. Sonuçta siz de benim gibi bir erkeksiniz."
Dediği son şey kendi kulaklarına ulaştığında dudaklarını ısırdı Hoseok. Ne gerek vardı ki bunu belirtmesine!
"Doğru söylüyorsun."
Dudağındaki gülümsemesini soldurdu anında ve parmakları ile sertçe sürdü merhemi prensin iyileşmeye yeni yeni başlamış yarasına. Canı yanan Hoseok başta hafifçe sızlansa da sıktı kendisini. Yoongi o tepki vermedikçe daha sert sürdü merhemi. Kulaklarında dolanan annesinin hikayesi aklına çok daha farklı fikirler getiriyordu.
Sargı bezi ile yarayı sardıktan sonra hızlıca kapattı Hoseok gömleğini. Bir an önce kıyafetlerini değiştirip aşşağıya inmeli ve Yoongi'nin de bir an önce buradan gitmesi gerekliydi. Hızlı bir şekilde doğruldu. Kalktığı gibi kapının çalması bir olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REGNO-Sope
Fanfiction"Karşıma çıksa acımadan soluksuz bırakır, öldürürüm ellerimle.." Dedi Yoongi , ufacık dokunuşuyla paramparça olacağından habersiz bedene. *Regno;İtalyanca krallık anlamına gelmektedir. [sope+taejin]